6. Bölüm

28 8 1
                                    

Bölüm şarkıları: Onur Can Özcan- KibritEmircan İğrek- Saman Sarısı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm şarkıları: Onur Can Özcan- Kibrit
Emircan İğrek- Saman Sarısı

Bu bölüm için özlü sözümüz şudur:
Behçet'ler ölmez, şekil değiştirir.

Keyifli okumalar dilerim sevgilerle.

Günlerdir olduğu gibi Behçet Aydoğan kendini tekrar aynı yerde buldu. Bursa’da yeni açılan bir pavyondu. İlk başta geliş amacı arkadaşlarıyla beraber dağıtmak ve evden uzaklaşmaktı. Ancak sahnedeki kadını gördüğünden beri ondan uzaklaşamıyordu. Adı Alev’di. Alev Özer. Adı gibi Behçet’i cayır cayır yakıyordu. Onu sahnede gördüğü an öyle bir etkilendi ki, ne evde onun için ağlayan karısı ne de kimsenin bakmadığı hasta yatan kızı aklına gelmedi.

Belinden aşağı uzanan kızılın en güzel tonu saçlar, bir kuyu gibi içine çeken siyah gözlerini unutamıyordu. O ince belini sarmak, beyaz gerdanında soluklanmak istiyordu. Ama Alev onu reddetti. Bu yüzden Behçet ona daha çok çekildi. O pervasız tavırları, arsız gülüşü Behçet’in hatırından gitmiyordu.

Alev’in onu reddetmesi gururuna dokunduğu için onu sinirlendirse onu elde etme isteği içindeki ilkel arzuları perçinliyordu. Bu arzular ilk başta Emel’i gördüğünde ortaya çıktı. Emeli ilk gördüğünde o daha 18’ine girmiş bir genç kızdı. Katı bir ailenin en küçük kızıydı. Çekingen tavırları ve güzelliği kuşkusuz Behçet’i etkileyen ilk şeydi. Behçet yaklaştıkça Emel’in uzaklaşması elde etme arzusunu daha fazla perçinliyordu. O Behçet Aydoğan’dı. Baştan aşağı kusursuz bir varlıktı. Bir şeyi elde etmek istiyorsa ederdi, onun kontrolü dışında hiçbir şey gelişmezdi ve gelişmemeliydi de.

Bu yüzden Neva’dan nefret ediyordu. Onun kontrolü dışından gelişmişti ve bütün ilgiyi toplaması rahatsız ediciydi. Behçet için kendi canından kanından olan evladı değil bir rakibiydi. Behçet Aydoğan kendi kızını rakip olarak görüyordu.

Bu yüzden Emel’in tüm ilgisinin üstünde olmasını istiyordu Behçet. Emel de onun bu isteğini karşılıyordu. Artık Emel’den elde edebileceği bir şey kalmadı. Eskisi kadar genç ve güzel değil. Kendisi Emel’den yedi yaş büyük olsa da o kusursuzdu. Şimdi önünde yeni bir av vardı.

Alev şarkısını söylerken en önde oturduğu masasından ona kadeh kaldırdı. Alev yine onu yok saydı. Behçet yapacaklarının kimin hayatını etkileyeceğini umursamadı. Alev onu fark edene kadar peşinde koştu.

 Kendi elleriyle nasıl bir canavar yaratacağını, şeytanlarının ne acılar çektirteceğini bilmeden.

                                                                              ***

Farabi Mutluluğun Kazanımı kitabında der ki: “Her kalp kendi hüznünü kucaklar, anlaşılmayı bekleme.”

Bu yüzden ben de susmayı seçtim. İlk başta tüm kelimelere sustum. Yaşadığım acıyı suskunlukla atlatmaya çalıştım. Sonra sessizlik de bana yoldaş olmadı. Ötelemeye başladım ben de. Vazgeçtim her şeyden. Üzüntülerden, kırgınlıktan, sevilmekten, övülmekten. Her şeyi arkamda bıraktım. Gülümsedim, içime kapandım, yeri geldiğinde de unuttum yaptıklarımı. Ama şu an bugüne kadar yaptığım eylemlerden hiçbirini yapamıyorum.

Lotus'un ŞeytanlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin