1.9

4.2K 194 85
                                    

"Sonra da bay bay diye mesaj attım. Bana mesaj atarsa görmeyeyim diye telefonu kapattım, işte." dedim anlatınca daha fazla yerin dibine girerek.

Dün Cengo'ya her zaman yazıp ama sildiğim mesajlardan bir tanesini yazmıştım ancak yanlışlıkla ona mesajı yollamıştım. Rezildim.

"Ya bana bakın o toprak bitkiye iyi gelmiyor, diyorum. Bütün peyzajı yenilemeniz gerekecek baştan düzenleyin toprakları!" diye beni umursamayan Ceyda'ya döndüm. Kendisi peyzaj mimarı olduğu için işte bir sorun olmuştu. Bilin bakalım neyde sorun vardı? TOPARAKTA!

Ve Ceyda'nın bu toprak aşkı her yerde vardı.

"Ceyda, seni Toprak'a yollayacağım." dedim saçlarımı sinirle kulağımın arkasına sıkıştırarak. O ise masum masum gülüp telefonu kapattı. Bir gözü hâlâ telefonda olduğu için telefonu parçalayacak gibi bakıyordum, sakince telefonu çantasına koydu ve çantasını benden en uzak noktaya bıraktı. Bunları yaparken ise yüzünde dişlerini göstererek samimiyetsiz şekilde gülüyordu.

Ebru kafasını elindeki notlardan kaldırdı, bir yandan ders çalışıp bir yandan da bizi dinliyordu.

"Ne var yani bunda Beyza, bu senin gerçek yüzün, gerçek karakterin. Sadece sevdiklerine böyle davranırsın. Demek ki... Neden kendinden utanıyorsun kuzum?" diye konuşan Ebru'yu kafamı sallayarak onayladım.

"Haklısın. Ama ne bileyim işte..."

"Bak şimdi kuzum, mesajlaşma kısmına gir ve ne yazıp ne yazmadığına bak." dedi Ebru bilgece. Elime telefonu alıp mesaj kısmına girdim, Ceyda hemen yanıma yaklaştı ve ekrana baktı. Ebru ise onun bu meraklı haline göz devirip güldü.

Cengiz'den gelen mesajlara tıkladım heyecanla.

Cengiz: Beyza'm yine utandın değil mi?

Cengiz: Utanmana gerek yok. Benimle rahatça konuşabilirsin, kendini kısıtlamana gerek yok.

Cengiz mesajı sildi...

Cengiz mesajı sildi...

Cengiz mesajı sildi...

Cengiz: Anlaşılan senin geleceğin yok...

Cengiz: İyi geceler yavrum. (01.00)

Cengiz: Yavrum hâlâ mı utanıyorsun?

"Yovrom holo mo otonoyorson?" diye Cengiz'in attığı tüm mesajları sesli okuyan Ceyda'ya kahkaha attım. Sesini kalınlaştırıyordu bu yüzden kelimeleri çok garip telaffuz ediyordu.

"Yiaa bu çok tatlı ama." dedi normal sesine dönerken. Ebru gülerek onu onayladı. "Bak ben demedim mi utanmaya gerek yok, diye. O da aynı şeyi düşünüyor. Gözüm tuttu." sanki kızına damat seçen anneymiş gibi davranıyordu. Altını çizerim damat Cengiz oluyordu.

"Çocuğa cevap ver, ayıp olmasın." dedi Ceyda dibimden bilmiş bilmiş konuşarak. Tombul yanaklarını ellerimle sıktığımda yüzünü buruşturdu. "Ya! Kaç yaşıma geldim, hâlâ şunu yapıyorsunuz!" mızmızlanması onu daha tatlı yaparken yanaklarını son kez sıkıp geri çekildim. Ebru ders notlarına odaklanmıştı.

"Cevap vereceğim ama biraz ne yazacağımı düşüneyim."

Hepimiz bir kafede buluşmuştuk, yeni yerler denemeyi seviyorduk. Ve burası oldukça hoş bir yerdi. Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde Ebru gibi kafasını masaya koyarak ders çalışan birini gördüm, dikkatle ona baktığımda sarışın oğlanın Onur olduğunu gördüm. Bu çocuk Ebru'ya aşık olan, Onur'du. Tıp fakültesinde tanışmalardı, Ebru'ya baştan beri aşıktı. Ama Ebru onunla ilgilenmiyordu çünkü çocuk biraz fazla rahattı... Ebru'nun tam zıt karakteri yani.

"Oha Onur!" dedim Ebru'yu dürterek. Ebru irkilerek işaret ettiğim yere döndü, Onur'u görür görmez notlarını yukarı kaldırarak yüzünü gizlemeye çalıştı. Filmlerde olan salak ajanların saklandığı kişiler tarafından yakalanmamak için yaptığı bu davranışı Ebru yapınca, komiğime gitmişti ve kendimi tutamayarak kahkaha atmama sebep olmuştu.

"Beyza sen niye hayatımda görmek istemediğim kişileri görüyorsun? Hadi gördün niye gözüme sokuyorsun?" dedi Ebru dişlerini sıkarak.

"Aa Onur?" diye yüksek sesle konuşan Ceyda'ya kocaman gözlerle döndük. Yine telefonu ile uğraştığı için konudan uzak kalmıştı. Ama şimdi bütün kafeden duyulacak sesi ile herkesin gözü bize dönmüştü. Evet, buna Onur da dahil...

"Ebru?" dedi parlayan gözleriyle. Çocuk gerçekten Ebru'yu çok seviyordu. Onun bu hâliyle içim acıdı çünkü uzaktan görse dahi hemen seviniyordu. Aslında Ebru ile başta arkadaş gibiydiler ama Ebru'ya duygularını açınca Ebru onu reddetmişti. Ve arkadaşlıklarına mesafe koymuştu, Onur'un ümitlenmesini istemiyordu.

"Ceyda sen hangi tür toprak istiyorsun?" Ebru'nun sakin ama sinirli sesi ile yutkundu Ceyda...

Ben gülmek istesem de gülmemek için kafamı yere çevirdim. Babaannemin bana aldığı elma şekerimi düşürdüğüm üzgün anı hatırla... Gülme... Gülme...

"Selam, ne yapıyorsunuz?" dedi yanımıza yaklaşan Onur. Ebru kafasını masaya koyup kafasını notlarla örttü. "Ebru sen deve kuşu değilsin." dedi Ceyda üzgünce.

Elma şekeri... Elma şekeri- Kendimi tutamayıp attığım kahkaha ile insanlar bana değişik değişik baktı. Karnım ağırana kadar güldüm.

Onur ise her şeyi boş verip Ebru'nun yanına geçip oturdu. "Ebru sen de mi sınava çalışıyorsun?" dedi heyecanla. Ebru notların kafasından çekip hafifçe kafa salladı. "Evet," dedi mırıldanarak. Onur ise onun bu kısacık cevabına bile gülümsedi.

"Bunlar olacak." dedi Ceyda kulağıma yaklaşarak. Her zaman bunu söylerdi. Ama bana göre fazla ihtimali yoktu.

"Benim önemli bir işim var, gitmem gerekiyor." diye ayağa kalkan Ebru hızla eşyalarını topladı. Onur ise "Nereye gidiyorsun?" dedi merakla.

"Üniversiteye, gece kütüphanede çalışacağım." dedi Ebru. Onur oturduğu masaya gidip eşyalarını topladı ve hemen Ebru'nun yanına geldi. Ebru ona bön bön bakınca "Sana soracağım anlamadığım kısımlar var, bana anlatırsın. Seninle geleceğim." dedi gülerek. Ebru bize son kez sinirli şekilde baktı.

Ne yaparsa yapsın artık Onur'dan kaçışı yoktu. Bildiği için kaderine boyun eğerek "Tamam." dedi. Onur hevesle gülüp bize kafasını vererek Ebru'nun peşinden koştu.

"Ebru'nun bu kez kurtuluşu yok." dedim mırıldanarak.

"Onun da gönlü var." dedi Ceyda gülerek.

"Hayır ya alakası yok." dediğimde sen öyle san der gibi baktı.

"Ne kadar safsın bebeğim." bilmiş tavrına gözlerimi devirdim. "Ebru sadece ilişkiden korkuyor, o yüzden uzak duruyor. Onur'un davranışlarını bahane olarak sunuyor. Biliyorsun, arkadaşken sürekli onunla ne kadar eğlendiğini anlatıyordu. Çocuk duygularını açınca kaçtı." aydınlanmanın verdiği etkiyle ona şokla baktım.

Ceyda ise sadece saçlarını savurdu.

"Beyza?" duyduğum sesle arkamı döndüğümde Cengiz ve Toprak duruyordu. Şaşkınlıkla yerimden kalktım. "Tanımıyorum." deyip çıkışa yöneldim...

Yok ben bu kitaba uzun yazamıyorum... Siz istiyorsunuz ama olmuyor yavrularım. Sadece boş zamanlarımda yazıyorum ve uzunlukları bu kadar oluyor. Aslında baştan beri planladığım düzen bu şekildeydi kısa bölümler ve sık sık atılan bölümlerdi. Çerezlik bir kurgu olacak.

Ve bir konuya değinmek istiyorum, oy ve yorumlar gerçekten okunma sayısına göre düşük oluyor. Normalde bu konuya takmam ama aradaki fark beni üzüyor. Yani lütfen oy ve yorum yapın, oy vermediğiniz bölümleri oylayın yavrularım 💓💞💖

meslemervaa

BAŞKOMİSERİN KIZI | Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin