0.6

5.9K 257 160
                                    

Günün üçüncü bölümü, hızımı alamayıp bir tane daha attım kdjdjdjjdjd önceki bölümleri atlamayın:))

Ben, Ebru ve bela makinemiz Ceyda.

İki salak artı Ebru muhteşem üçlü, yine belaya doğru gidiyorduk.

Neden Ebru'ya salak demediğimi soracak olursanız, kız tıpta yüksek lisans okuyordu. Eğer salak dersem maazallah çarpılırdım falan. Ben ve Ceyda'nın zeka seviyesini onla çarparsak onun zekasına ulaşırdık.

Ceyda'nın attığı mesaj üzerine ben ve Ebru izbe sokakların olduğu bir yere gelmiştik, Ceyda'yı sokağın başında bulmuştuk. Sinirli ve heyecanlı duruyordu.

"Niye geldik buraya?" diye sordu Ebru etrafını süzerek. Kararmış havayı renkli tabelaların ışıklandırdığı sokakta mini etekli kadınların topuklu ayakkabılarla kıvırta kıvırta yürüdüğü yerde biz üçümüz mal gibi duruyorduk.

"Yavrum! Boyuna posuna kurban olurum!" diye bağıran ayyaş bir adamla yerimizde sıçradık. Kıvırtarak giden kadının arkasından bunu söylüyordu. Biz altımıza kaçıracakken kadın sadece kıkırdadı ve yoluna devam edip karanlık sokağa ilerledi.

"Ananı avradını... Sen bizi nereye çağırdın Ceyda?!" diye bağırıp ona sokuldum. Ebru da bana yaklaşmıştı, üçümüz bir daire oluşturmuş birbirimize yapışmıştık. Aklımızca kendimizi koruyacaktık.

"Toprak buraya geldi! Takip ettim, onu! Beni aldatıyor derken haklıydım bakın! Şimdi onu basacağız! Şu mekana girdi!" dedi bağıra bağıra. Heyecanla konuşuyordu. Gösterdiği mekana döndüğümde; en renkli ve parlak tabelanın aydınlattığı, kapısında iki tane izbandut gibi adamın dikilmiş olduğu, 'Neşe Pavyon' yazısıyla uzun süre bakıştım.

Hayatımda bir pavyona gitmem eksikti anasını satayım...

"Bağırma be! Zaten kafam davul gibi!" diye yere sızmış olan bir abla bize bağırdı. "Pardon abla." dedik üçümüz aynı anda. Ama sesimiz bir yerlerimize kaçmış olduğu için üçümüzün sesi, sinek vızıltısına dönüşmekle kalmıştı.

Bizi süzüp kahkaha attı, "Tiplere bak. Sizi yerler lan burada?!" dedi korkutucu bir gülümsemeyle. Hepimiz titremeye başladığımızda yine korkutucu bir kahkaha atıp "Ham!" dediğinde çığlık attık.

"Kaçalım!" dedim korkuyla.

Ebru da onay verdiğinde Ceyda "Olmaz!" diyerek diretti. "Lütfen, lütfen!" diye ısrar ettiğinde ofladık. Bize köpek bakışlarını atıyordu ve biz bu bakışa asla karşı koyamazdık.

Bizi çekiştirip pavyonun önüne getirdiğinde izbandut gibi olan adamlar kafalarını eğip bize baktı, evet kısaydık. Ama onlarda çok uzundu...

"Hayırdır ne işiniz var burada?" diye soran izbandut adama güldüm. Muhtemelen daha çok kabızlık sorunu çeken birinin takındığı ifadeye benzemişti.

"Bir Toprak'a bakıp çıkacağız da," dedim içeriye adım atarak. Adam bana bön bön bakmaya başlayınca "Ziraat mühendisiyiz beyefendi, devlet yolladı. İçeride olan, Toprak denetimini yapmamız gerekiyor." dedim ciddiyetle. Adam kafasını sallayıp kapının önünden çekildi, yani on saat uğraştıracaklardı-

Evet, adam dediklerimi mantıklı bulup kapıdan çekilmişti.

Pavyonda toprak ne gezer, devlet neden bir pavyona ziraat mühendisi yollar diye sorgulamamışlardı.

Üçümüz aynı anda birbirimize bakıp gülümsedik. Adam hâlâ bize bakıyorken fırsatı kaçırmadan içeriye sıvıştık.

Anında burnuma dolan ağır içki kokusuyla yüzümü buruşturdum, midem bulanmıştı. Ve renk renk her yere yayılan sabit durmayan ışıklar yüzünden gözlerimi kısıp etrafa bakmaya başladım.

İçeriye geçtikçe müzik sesleri artıyordu. Kalabalığı görünce ağzım açılmıştı, çok kalabalıktı... "Vay be!" diye heyecanla soluyan Ceyda'ya göz devirdim.

"Ceyda bak bir kereliğine geldik, bu ortamlara heveslenme. Öldürürüm seni!" dedi Ebru tehditkar sesiyle. Yani Ceyda her ortama çabuk ayak uyduran biri olabilirdi ama buraya da uydurmazdı bence...

Yani. Umarım.

Gördüğüm yüzle Ebru'nun kolunu çekiştirdim, "Ebru! Bu senin belalı profesör değil mi?!" dediğimde işaret ettiğim yere döndü. Kravatı kafasına geçirmiş, yüzünün her yanında ruj izi olan, elindeki içkiyi yanındaki kadına doğru kaldıran adama bakıp sinsice güldü.

"Şimdi yaktım çıranı şerefsiz!" telefonu çıkarıp kamerayı açtı ve fotoğraf çekmeye başladı. Kadın dudaklarını adamın yanağına bastırırken o kravatını çıkarıp sallıyordu...

Bakalım başımıza neler gelecekti.

"Bir yere geçip oturalım," bizi boş olan bir koltuğa oturttu, Ebru. Ayakta kaldıkça dikkat çekiyorduk.

Sahneye çıkan bir kadınla bakışlarımız ona döndü, sarı saçları vardı; vücut hatlarını belirten bir elbise giymişti. Bizi şaşırtan şey Toprak'ın arkasından elinde sazla çıkmasıydı.

"Ne!" dedi Ceyda şaşkınlıkla. "Sahne almaya mı gelmiş?"

Toprak, bu pavyonda sahne alıyordu. Biz de az sövmemiştik çocuğa.

"Merhaba beyler ve bayanlar!" diye neşeyle şakıyan sarı saçlı kadın elindeki mikrofonu ayarlamaya çalışıyordu. Arkasında duran Toprak ona gülümseyerek bakıyordu, dudaklarını kadının çıplak omzuna bastırınca "Oha!"

"Sevgilim Toprak bugün bana eşlik edecek." demesiyle sahneye fırlayan Ceyda'yla korkuyla ayağa kalktım. "Hass-" diyerek benimle fırlayan Ebru ile sahneye koştuk.

Ceyda'yı gören Toprak korkuyla yutkundu. Hızlı adımlarla Toprak'ın dibinde biten Ceyda bir hışımla Toprak'ın elinde olan sazı aldı ve Toprak'ın kafasına geçirdi.

Evet. Bu. Olay. Yaşandı.

Kafasında kırılan sazla acıyla inleyen Toprak'a bakıp "Toprağın bol olsun." dedim alayla. Bunu duyan Ebru güldü.

Toprak kelimesi ile ilgili yapılacak her türlü espriyi yapacaktım. İyi malzeme çıkmıştı bana.

"Ne yapıyorsun sen?!" diye bağıran sarı kadına sinirle döndü Ceyda. "Bu bizi birbirimizle boynuzluyor! Seni benle, beni senle aldatıyor!" dediğinde kadın sinirle Toprak'a döndü. "Gülüm açıklayabilirim," sarı kadın sinirle ona atlayıp saçlarını yolmaya başladığında biz kendimizi tutamayıp kahkaha atmaya başladık.

Herkes bize donmuş bakıyordu. Garip bir ortamdı.

Daha ne olabilirdi ki-

"YAT! YAT! YERE YAT!" diye içeriye giren özel harekat polisleri ile yutkundum.

Ben şom ağzımın ayarına edeyim.

"Ne oluyor?!" dedim korkuyla. Benim babam başkomiserdi. Ve ben buradayım. Bir pavyonda.

"Fuhuş operasyonu yedik kaçın!" diye bağıran adamla ağlayacaktım.

"YERE YATIN!" dedi kalın sesli bir polis. Kafamı kaldırdığımda karşımda kalın sesli polisi, yani Cengiz'i gördüm...

Kitabı bu sahne için yazdığım doğrudur nzjsnxhendhendn

Telefondan konuştuğun biriyle konuştuğun kişinin düzenlediği fuhuş operasyonunda yakalanmak varken, bütün ilk karşılaşmaları unutun wkkskwksjjajsjsjsjdj

Biraz kısa oldu, bu akşam bölüm atacağım demiştim. Daha fazla bekletmeden atıyorum, umarım beğenmişsinizdir💓

BAŞKOMİSERİN KIZI | Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin