Cengo'nun hastaneden çıkmasının üzerinden bir hafta geçmişti... Babam tamamen toparlanmış işe başlamıştı, Cengo'nun hâlâ son bir gün izni vardı.
Aklımda olan planı bugün uygulamıştım. Ne mi yapıyordum şu anda? Elimde çikolatalı pasta üzerimde yaz dizilerinde olan sözde fakir kızların giydiği çiçekli elbiselerden vardı. Beyaz renkli üstünde minik minik mavi çiçekler olan tatlı bir elbiseydi. Kıvıra kıvıra Cengo'nun evine ziyarete gidiyordum.
Bu bir haftada sürekli olarak mesajlaşmış iletişimi kesmemiştik hatta daha fazla yakınlaştığımızı düşünüyordum. Ne düşünmesi... Bayağı öyle olmuştu.
Lena'nın attığı konuma varmıştım. Cengo'nun geleceğimden haberi yoktu, Lena ile birlikte planlamıştık. Sürpriz yapacaktım. Mükemmel bir görümcem vardı. Tatlı tatlı takılıyorduk. Nazarlardan uzak.
Zili çaldığımda kapıyı kucağında Sare ile açan Cengo'yu gördüğümde gülümsedim. Kucağında tuttuğu Sare'yi tek eliyle tutuyor geniş bedeni sayesinde Sare'nin kucağında küçücük gözükmesini sağlıyordu. Yüzünde küçük çaplı bir şaşkınlık olmuştu. "Ben geldimm!" dedim uzata uzata.
Sare bana dönüp tombul yanakları ile kaşlarını çattı, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Çok tatlıydı. Yanaklarını ısırasım geliyordu.
"Hoş geldin..." Cengo bana hâlâ şaşkın şaşkın bakıyordu. Onun bu şapşal hâline kıkırdadım. Kapının arkasında Lena'yı gördüm, Cengo'yu köşeye nazikçe(!) iterek bana geldi. "Ay hoş geldin!" dedi kocaman sarılarak gülerek ben de karşılık verdim. "Hoş buldum!"
Lena köşeye çekildiğinde Cengo'ya baktı, "Ay abi öküzün trene baktığı gibi bakmayı keser misin?! Kız geldi içeriye buyur etmiyorsun."
Cengo şaşkınlığını atmış olmalı ki gülerek kollarını açtı, hafif utanarak ona sarıldım. Sare aramızda kalmıştı, bir bana bir de dayısına şaşkın şaşkın bakıyordu. Cengo çekilmeden önce saçıma kokulu bir öpücük bırakmıştı, Lena bize gülerek bakıyordu.
Elimde hâlâ duran pasta kabına baktı Cengo, "Çikolatalı pasta." dedim açıklama gereği duyarak. Cengo'nun yüzünde oluşan çocuksu sevinç ve gözlerinde beliren parıltılar kesinlikle görülmeye değerdi. Koskoca adam bir çikolatalı pasta yaptım diye çocuk gibi sevinmişti.
Beni tekrar kendine çekip sarıldığında saçlarıma arka arkaya öpücükler kondurdu, "Kurban olduğum." dedi yoğun sevgiyle. Yarasına dikkat ederek ona sıkıca sarıldım. Sare'yi yarası olmayan tarafa almıştı, iyileşmiş durumdaydı ama yine de ters bir hareket dikişlerini açabilirdi. En sonunda yanağıma minik bir öpücük kondurdu. Sare daralmış olmalı ki minik bir çığlık attı. İkimize çatık kaşlarla bakıyordu, kafası aramızda mekik dokuyordu çok şapşal gözüküyordu.
Lena köşede durmuş biz dışında her yere bakarak ben yokum taklidi yapıyordu.
"Şey ben pastayı mutfağa götüreyim o zaman." elimde olan pastayı hızla alıp arkasına bakmadan mutfak olduğunu düşündüğüm yere doğru ilerledi. Bizi rahat bırakmak için yapmıştı.
Cengo elini belime yerleştirerek salona doğru ilerletti nazikçe. Evi genel olarak beyaz renkleri üzerine döşenmişti. Rahat ve ferahtı. Odaya tek renk katan saksılarda bulunan büyüklü küçüklü kaktüslerdi. Çok hoş gözüküyorlardı.
"Nasıl oldun daha iyisin dimi?"
"Yavrum, seni gördüm daha iyiyim. Asıl sen nasılsın?"
"İyiyim." dedim gözlerimi kaçırarak. Lanet neden utanmıştım ki? Adam o kadar güzel bakarsa tabii utanırsın şapşal.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞKOMİSERİN KIZI | Texting ✓
Ficción General05***: Ya bir şey soracağım sence tembel hayvan ve koala yarışsa kim kazanır? Cengiz: Ne? 05***: Gayet ciddi soruyorum, sence hangisi alır? Cengiz: Ne bileyim ben? Cengiz: Saat gecenin üçü, aklına bu mu takıldı? Kimsin? 05***: Of evet merak edemez...