güneş holding (HanZeh)

9. Bölüm | Gaddar Güneş

9. Bölüm.

Hande Baladın.

Hastanedeydik.

Ama bu defa içerde yatan ben değil, Zehraydı.

Keşke ben olsaydım. Keşke, vurulan o değil de, ben olsaydım. İçerde yatan o değil de, ben olsaydım...

Ayça, Simge ve ben kolidorda Zehradan gelecek iyi haberi bekliyorduk.

- Siktir, çoktan sızmış medyaya. Baksanıza!

Ayçanın uzattığı telefonun ekranına baktık.

- Güneş holdingin patronu Zehra Güneş semih say tarafından belli olmayan nedenlerle silahlı saldırıya uğradı. Durumu kritik olan Zehra Güneşin ailesi ve arkadaşları tarafından hiç bir açlklama yapılmamakla beraber, olay ve olayla ilgili kişilerin isimleri de gizli tutulmakta.

Nefes verdim.

- Çek şunu gözümün önünden!

Ayça telefonu cebine soktu.

- Siz Zehrayı bıçaklandıktan sonra hastaneye götürdünüz; di mi?

Ayça ve Simge başları eğik halde karşımda mahçubça durmuşlardı.

- Size bir şey sordum: götürdünüz mü, götürmediniz mi?

- Götürmedik. - Simge mahçubça cevap vermişti.

- Götürmediniz?

- Hayır, götürmedik. - Ayça söze girdi.

- Bu kız nasıl ayağa kalktı, peki?

- Biz müdahile ettik olaya.

- Nasıl müdahile ettiniz, Simgeciğim?

- Ayçayla beraber senin evine götürüp yarasına pamukla bant yapıştırdık.

- Bıçak nasıl çıktı yaradan, peki?

- Ben çıkardım.

Dişlerimi sıktım.

- Sen çıkardın? Kolay oldu mu bari, ha?

- Yok, lan, kan falan fışkırdı. O derece.

- Kıza bir şey olsaydı, vicdanınız rahat olacak mıydı? Hastane ne güne duruyor ya? Siz kim, bıçak çıkarmak kim!

Ayça söze girdi:

- Kendi istedi.

Bağırmaya başladım:

- O ister, o ister! Sizin aklınız yok mu? Ona uymak zorunda mıydınız?

Ayça iç çekti.

- Zehraya karşı çıkmak mı? Hande, ona karşı çıkmanın imkansız olduğunu bilmiyosun, galiba. Ben onu, yıllardır, tanıyorum. Ciğerini bilirim ben onun. Kimseyi dinlemez ki o.

Haklıydı. Ona karşı çıkmak imkansızdı.

İç çektim.

- Dikişi nasıl attınız, peki?

Ayça gülümsedi.

- Ne dikişi?

- Sakın atmadık, demeyin.

- Biz bu küçücük detayı atlamış olabiliriz, sanırım.

- Allah sizi... Ya sabır.

Simge söze girdi:

- Ya, Hande, o kadar derin bir yara değildi ki.

- Bana bakın, şimdi burdan çekip gidiyorsunuz. Hemen!