Medya; Zhan'ın, giydiği kıyafet. Saçları tanıtımdaki resim gibi..Zhan, sabahın ilk ışıklarında uyandı. Babasının gönderdiği kıyafeti giydi. Dün geceden hazırladığı, küçük bohçasını alarak odasından dışarı çıktı. Uzun koridordan dış kapıya doğru giderken duvarda asılı duran aynaya bakmadan koridoru geçti. Yıpranmış ayakkabılarını, ayağına giyerek kapıyı açtı ve dışarı çıktı. On sekiz yıldır yaşadığı eve dönerek önünde eğilerek veda etti.
"Galiba sonunda evimi de, güzel hatıralarımı da kaybettim." dedi Zhan.
Sonra, annesinin kesilmiş kiraz ağacının olduğu yere gitti, yanına çömelerek oturdu. Kesilmiş ve kurumuş gövdesine dokunarak 'Ayrılıyorum.' dedi Zhan. Bu evde onun vedalaşa bileceği tek kişi annesiydi. 'Anne!.. Beni mutlu bir gelecek beklemiyor... Anne, seni cennette görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.' dediği sırada gözünün önünde bir hayal belirdi.
<<Henüz kesilmemiş olan kiraz ağacının yanında annesi duruyordu. Sırtı, Zhan'ın yetişkin haline dönük bir şekilde dikeliyordu. Kiraz çiçekleri sanki kar yağıyormuş gibi rüzgarda savruluyordu. Henüz bir buçuk yaşındaki Zhan, annesinin yanına koşarken, 'Anne!' diye neşeyle sesleniyordu. Annesi küçük Zhan'a dönüp gülümsediği sırada, şu an ki Zhan, annesine özlemle bakıyordu...
Annesinin sol gözünün altındaki ben orada göz yaşı gibi duruyordu. Sanki annesinin gözünün altındaki ben göz yaşıymış da süzülerek Zhan'ın sol alt dudağının kenarında belirmiş gibi, annesinden miras kalmıştı. Küçük Zhan, koşarak annesinin bacağına sarılacakken, annesi yere çömelerek onun boyuna geldi. Annesi, oğlunun alnından öptükten sonra, sıkıca sarıldı...
Daha sonra Zhan, iki yaşına girmeden annesi ani bir şekilde vefat etti. Zhan, annesinin cenazesinde babasının kucağında ağlıyordu. Sonra bir kaç ay içinde annesinin kiraz ağacı tamamen kurudu...
Birgün eve yabancı bir kadın ve kucağında küçük bir çocukla geldi. Bu kadın küçük Zhan'a çok kötü bir şekilde bakıyordu. Zhan, daha çok küçük olduğu için, gelen kadının kim olduğunu anlayamayacak kadar küçüktü...
Babası küçük kız çocuğunu kucağına almış kadın da onlara gülümseyerek bakıyordu. Küçük Zhan, pencere kenarından bu mutlu aileyi gizlice izlerken, yetişkin Zhan'da küçük haline bakıyordu...>>
Zhan, gözünün önüne gelen anıları kafasını sallayarak dağıttı. Bu evde yaşadığı müddetçe hiç bu kapıdan dışarı adımını atmamıştı. Dışarı çıkmasına izin verilmiyordu. Şimdi ise görücü usulü olarak evleneceği adamın yaşadığı yere, bir daha bu malikaneye, dönmemek üzere büyük tahta kapıdan çıktı.
Bu zaman zarfında, pencereden Zhan'ın gidişini izleyen, Enjie annesine dönerek sordu.
"Komutan Wang, acımasızlığıyla tanınıyor, değil mi?"
"Söylentilere göre, eğer hoşuna gitmezse, ister kadın, ister erkek, onları kılıcıyla parçalıyormuş. Birçok tanınmış ailelerin çocuklarıyla nişanlandı ama kaçmadan önce üç gün bile dayanamamışlar. Tam olarak o kadına -annesine- benzeyen Zhan, gaddar Komutana dayanamaz. Bu dünyadan kaybolması daha iyi. İster dışarı atsın, ister parçalara ayırsın, her iki durumda da bir geleceği olmayacak." dedi üvey anne Ting.
Bu duyduklarıyla keyfi yerine gelen Enjie, annesine gülümseyerek baktı.
"Hadi kahvaltı yapalım." dedi Enjie, memnun bir şekilde.
Zhan, daha önce hiç yürümediği sokaklardan çarşıya doğru yürümeye başladı. Elinde, evleneceği adamın adı ve adresi bulunan kağıda bakarak yürümeye devam etti. Babası ona giderken para vermediği için otobüse veya taksiye verecek parası olmadığından limana yürüyerek gitmek zorunda kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEHANET / YIZHAN /
FanficBinlerce yıl önce Yiling patriği olarak bilinen isimsiz bir kahraman Yürüyen Cesetleri, Mezar Tepesine mühürleyerek hapsetmişti. Ama mühür zamanla zayıfladı ve kötü niyetli insanlar tarafından mühür kırıldı. Günümüz, talihsizliğin ortasında, Gökler...