3.Bölüm

72 16 0
                                    

Medya: Devin ve Violet'in düeti

Violet C. Williams

Sonunda doktorum hastahaneden ayrılmama izin vermişti. Bu süreçte gündüzleri Defne teyzem akşamları da Devin yanımda kalmıştı. Anladığım kadarıyla bu zamanda kadınlar da üniversiteye gidebiliyordu ve Devin'in gündüzleri dersleri vardı. Defne teyze Devin'in müzik öğretmenliği okuduğunu söylemişti. Babası gibi müziğe doğal bir yeteneği varmış. Bu çok etkileyiciydi.

Üstelik Defne teyzem annemin de kendisiyle birlikte üniversiteye gittiğini söylemişti. Annemin yüksek eğitim aldığını hiç bilmiyordum ve bu bana epey sürpriz olmuştu. Aslında çok şaşırmamalıydım. Annem Wyattbell'de sadece kızlara eğitim veren okullar açmıştı. Ardından bu girişimini ilerleterek Baron Walter'ın ve Kont Lexington'ın topraklarında da birçok okulun açılmasını sağlamıştı.

Doğum günümden kısa bir süre önce Kraliçe Victoria'yı bu konuda ziyarete gitmişti. Saraydan kız çocuklarının eğitimi için bir fon ayarlanmasını istemişti ve bu isteği bizzat kraliçe tarafından kabul edilmişti. Birçok diğer zengin ve soylu aile de anneme bu konuda destek veriyordu.

Daha cahil olan halk tabakasındaki insanlarsa bu fikri şiddetle reddediyor, kız çocuklarının okumakla bir işleri olmadığını hayatlarını iyi bir eş olabilmek için harcamaları gerektiğini söylüyorlardı. Bir kızın alması gereken eğitim çamaşır yıkamak, yemek yapmak, kocasının sökülen kıyafetleri için yeterli miktarda dikiş nakış bilmek ve çocuk bakmaktan ibaretti.

Annem eğitimim konusunda her zaman çok katıydı. Hem o hem babam nitelikli biri olmamı istiyordu. Ülkedeki en iyi öğretmenler gelip bana özel dersler veriyorlardı. Yabancı dil dersleri, matematik, edebiyat, müzik... Prenses olma hedefim doğrultusunda abimin aldığı derslere de katılıyordum. Tarih, siyaset, ekonomi... Akla gelebilecek her alandan özel ders aldım. Çocukken sıkı eğitime katlanamasam da büyüdükçe bu eğitimin önemini anlamıştım.

Defne teyzemin anlattıklarına göre annem hem abini hem de beni bu zamanda doğurup bize resmi kimlik belgeleri çıkarttırmış. Yani resmi olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin bir vatandaşıymışım. Ayrıca evde eğitim aldığım belgelenmiş. Fakat Devin'in söylediğine göre üniversite mezunu olmadığım için niteliksiz sayılıyormuşum ve iş bulmam çok zormuş.

İç çekmeden edemedim. Devin'in benim için aldığı tarakla saçlarımı taradım ve banyodan çıktım. Hastahaneden çıkmaya hazırdım.

"Hastahaneden çıkmaya hazır mısın Violet?" Defne teyzeme dudak büküp başımı iki yanıma salladım.

"Doktorumu terk etmeye hazır değilim," benimle ilgilenen doktora bayılmıştım. Felaket yakışıklıydı. Sarışındı ve renkli gözlüydü. Kibar ve aynı zamanda çok da ilgiliydi.

"Doktoruna aşık olduğunu söyleme. Adam senden 10 yaş kadar büyük," omuz silktim.

"Bu bir problem mi?" Defne teyze gülerek başını iki yana salladı ama cevap vermedi. Defne teyze hastahane çantamı alırken ben de terliklerimi çıkarıp botlarımı giydim.

Defne teyzem depolarından annemin onlara geldiğinde giydiği kıyafetlerinin olduğu koliyi bulup çıkarmış ve bana vermişti. Artık Devin'in kıyafetlerini giymiyordum.

Annem bu zamanda giymek için hamile kıyafetleri almıştı. Sonraki kısa süreli ziyaretlerinde de fazla kalmayacağından ekstra kıyafetler almaya gerek duymamış hamileliğinden kalan şeyleri giymeyi tercih etmişti. Annemin kıyafetlerini giyiyor olmak beni mutlu ediyordu ama bunların çoğu annemin hamilelik kilolarına uygun şeylerdi ve üzerimde kocaman kocaman duruyorlardı. Şimdi de üzerimde kocaman bir kazak ve yine çok bol bir eşofman altı vardı. Gerçekten korkunç görünüyordum. Defne teyze parktaki çocuğun kabanını bana uzattı. Bu kabanı yıkamış ve hastahaneye getirmişti.

Kader Madalyonu: Violet (ASKIDA) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin