5.Bölüm

96 19 14
                                    

Violet Cordelia Williams

"Tam adımı kimseye söylemem. Sen nereden biliyorsun?" tekrar sormama rağmen Kaan'ın yüzündeki şaşkınlık ifadesi geçmiyordu. Bir telefonuna bir bana bakıyordu. sinir olarak ayağa kalktım elinden telefonunu çekip alıp gözlerimi baktığı şeye odakladım.

"Ne?" ekranda gördüğüm şeyi algılayamamıştım. Bu portrem geçen ay çizilmişti. Annem yirmi iki yaşıma gelmeden önce bir portremin çizilmesini istemişti. Ama bu portrenin 21.yüzyılda onun telefonunda ne işi vardı. Telefon elimden kayıp yere çarparken korkuyla birkaç adım geriledim.

"Bütün bunları nerden buluyorsun? Adımı nerden biliyorsun? Geçen ay çizilmiş portrem neden telefonunda? Beni takip mi ediyorsun? Bu Killian'ın şakalarından biri mi?"

"Sen neyden bahsediyorsun?" karşımdaki adam da en az benim kadar dehşete kapılmış görünüyordu. Gözleri çok hızlı hareket ediyordu. Aklından aynı anda binlerce düşünce geçiyor gibiydi.

"İkinci adımdan nefret ediyorum. Bu yüzden herkesten saklarım. Sen nerden biliyorsun? Geçen ay çizilen portreme nasıl ulaştın?" karşımdaki adam birkaç adım atınca korkuyla birkaç adım daha geri çekildim ve sırtım dış kapıya çarptı. Ama o bana doğru gelmek yerine kendini koltuğa bıraktı. Ellerini şakaklarına götürüp ovalamaya başladı.

"Sorunu anladım. Anlamadığım şey senin gerçekten bu kız olup olmadığın. Ailen Dük'ün ailesine takıntılı falan mı? Onların soyadını aldınız. Kendi çocuklarına onların çocuklarının isimlerini verdiler ve," duraksadı. "Resmi nasıl açıklayacağımı bilemiyorum ama bu site belki çok güvenilir değildir. Seni çizdirip eski Leydi Williams gibi siteye eklemişlerdir. Ailen belki de bilgisayar korsanı falandır,"

"Ne?" cidden bu adam ne diyordu böyle?

"Aklımı kaçıracağım. Bir an 19.yüzyıldan geldiğini sandığıma inanamıyorum," kaşlarımı çattım. Benimle dalga falan mı geçiyordu bu adam?

"Zaten 19.yüzyıldan geldim. Net bir tarih vermem gerekirse 1838 yılı. Şimdi sorularıma cevap ver," sinirli bir ses çıkardı ve telefonunu yerden aldı.

"Bu nasıl olabilir?" kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu. Kapıyı açıp kaçmayı düşündüm. Ama nereye gidecektim ki? Apartmandan hiç ses duymamıştım. Devin muhtemelen henüz gelmemişti. Sokağa çıksam kesin kaybolurdum ve bu sefer telefonum yanımda yoktu. Kaan gözlerini bana çevirdi ve beni dikkatlice inceledi. "Deliye benzemiyorsun. Hafif çatlak gibisin ama deliye benzemiyorsun," kaşlarımı çattım. Bir hanımefendi ile nasıl böyle konuşabilirdi. "Ah, bu şeye ikna olmaya başladığıma inanamıyorum," derken hafifçe saçlarını çekiştirdi.

"Bence şu an daha çok sen deliye benziyorsun,"

"İki yüz yıldan uzun bir süre önce yaşayan biri olduğunu iddia ediyorsun. Bırak da biraz kafayı yiyeyim," bir süre sessizce düşündü. "Yani zamanda yolculuk mu yaptın?" sinirlendim.

"Hiçbir soruma cevap vermeden bana soru sorup duruyorsun. Tek bir soruna daha cevap vermeyeceğim," ona arkamı döndüm. Kapının kolunu aşağı indirdim ama açılmadı. Kilitlemiş olmalıydı. Anahtara uzandığımda kafamın hemen yanında bir kol belirdi. Omzumun üzerinden arkama baktım. tam arkamda duruyordu. Ona doğru döndüm. Sağ eli hemen başımın yanında kapıya yaslıydı. Sol tarafımda büyük bir dolap vardı. Şu küçücük araya sıkışmıştım. Derin bir nefes aldım. Belki de çığlık atmalıydım. O yaşlı kadın beni kurtarırdı. En azından güvenlik görevlilerini arardı.

"Özür dilerim. Panikledim. Sorularına cevap vereceğim. Ama sen de benimkilere cevap ver tamam mı?" başımı sallayarak onu onayladığımda kolunu çekti ve önümden çekildi. Çenesi ile salonu işaret ettiğinde sessizce gidip az önceki yerime oturdum. O da hemen yanıma oturdu. Telefonunu açıp ekranı bana çevirdi.

Kader Madalyonu: Violet (ASKIDA) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin