5.BÖLÜM

214 19 0
                                    

"Hayat bazen 'ADİL' olmayabilir. Bunu biliyorum.

Neden 'bazıları' ADİ OLUR ? İşte bunu bilmiyorum."



Duyguları iliklerine kadar hissetmek tam olarak ne oluyordu? Şu anda iliklerime kadar hissediyordum galiba. Öyle mi sanıyordum? Şu yaşıma kadar iliklerime kadar hissettiğim sadece bir duygu vardı. O da acı. Yani öyle biliyordum ki hayatım boyunca benimle olan, her an içimi kemiren tek duygu acıydı. Bir duyguyu iliklerime kadar hissetmekte benim için o duyguyu tüm hayatın boyunca kalbinde tutmandı. Diyorum ya sol yanımı sızlatan, her an var olan acı. O zaman şu an hissettiğim korku, iliklerime kadar değil de sadece vücudumun etrafını sarmıştı. Stresle birlikte bedenimi daha da sarmaya devam eden korku, doğduğum andan beri hissettiğim ve hala hissetmeye devam ettiğim acının bir salisesi bile olamazdı. Bunu biliyordum fakat korkmaktan başka bir şeyde yapamıyordum.

Korku ve stres azalmayıp bana hiç yardımda bulunmamaya devam ederken tüm vücudumla arkamda ki kişiye dönmüştüm. Gözlerim sanki hep orada kaybolmaya hazır gibi derin bakan siyahlıklarda gömülürken etrafımı saran korku yerini derin oh çekişli bir rahatlamaya bırakmıştı. Sanki hiç geçmeyecek sandığım bir daha hissetmek istemediğim kötü duygular artık geçmişti işte. 'Sen daha büyüğünü hissettin 'dedi iç sesim. Doğru , halada hissetmekteyim ama insan alışkın olmadığı duyguları hissedince farklı oluyor işte. Aynı teyzemlerde hissettiğim o sıcak sarılmayla gelen tarif edemediğim duygu. Anne sıcaklığı belki de ama farklı. İlk hissettiğim ve bundan sonrada hissetmek istediğim duyguydu o. Yerin rahatlığa bırakan korku ise bundan hiç ama hiç istemediğimdi. Hala bakmakta olduğum gözleri kara bulut benzetmesine o kadar uyuyordu ki. Gözlerini açıp kapasa sanki yaşlar süzülecekti. Aynı kara bulutların her an bırakabileceği yağmur damlaları gibi.

Bakışmamız devam ederken ne zamandır tuttuğumu bilmediğim nefesimi dışarı doğru bıraktım. Kaç dakikadır böyle duruyorduk tahmin edemiyordum. Tekrar derin bir oh çekip bakışmamızı kesmek adına önüme döndüm. Dönmeden önce fark ettim de yüzünde yine alaycı gülümsemesi mevcuttu. Alay yüzünde o kadar uyumluydu ki, gözlerinin siyahlığını daha da ortaya çıkarıyordu. Ah ne diyorum ben!? Bu siyahlık abidesi beni korkutmuştu. Bu çocuk beni korkutmaktan zevk mi alıyordu yoksa bana mı öyle geliyordu? Ne işi vardı arkamda? Daha doğrusu niye geldi? Beyefendi yoksa annesi adına özür mü dileyecek? Gerçi özür dileyecek bir tipe benzemiyor . Bir de annesi için mi dileyecek? Tüm sıkıntılarımın arasında bir de şu kara bulut bozuntusuyla uğraşıyorum.

"Korkuttum mu?" Pişkin pişkin birde soruyor ya. Geçen cevap vermemiştim ama bu sefer sinirimi senden çıkaracağıma benziyor Bartu Bey, sen istedin. Yüzündeki gülümseme daha yer edinirken kendine, sinirle bağırdım.

"Bir de soruyor musun? İnsan haber verir değil mi? Zaten ortalık çok ıssız, gelmiş arkamda sessizce bekliyor. Dua et elimde bir şey yoktu. Hem de sert bir şey o zaman kafanı kırardım işte!" ses kontrolümü yine kaybetmiştim. Yanıma geçen Bartu'ya doğru dönmüş, avazım çıktığı kadar bağırıyordum. Bartu bu durumdan fazlasıyla şikayetçi bir şekilde yüzünde ki alaycı gülümsemesini silmiş tamda maviliklerimin içine bakıyordu. Tabi ki şikayetçi olacaktı, sesim o kadar cırtlak çıkmıştı ki. Öyle olur işte.

"Niye geldin? Ne işin vardı arkamda?" Sesim sinirimi yatıştırmak adına sakin çıkmıştı. Yatıştığı söylenemezdi fakat bağırmadan konuşmayı biliyordum. En azından karşımdaki insan olunca. Cevabım yine derin bakışlarını gözlerimde uzunca bir süre tuttuktan sonra geleceğe benziyordu.

Yine uzun bir bakışma olacaktı ve ben oldukça rahatsız olmuştum. Hiç geciktirmeden siyahın koyu tonu olan kara bulutlardan gözlerimi hemen kaçırdım. Alışkın değildim böyle uzun bakmaya. Doğruya ben bugünlerde alışmaya çalışıyordum. Hem de her şeye. Denize doğru dönmüş rüzgarın saçlarımı uçuşturması keyfini yaşarken sesini duydum.

EYLÜL YAĞMURLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin