BÖLÜM 36. "Vaz mı geçeceğim.?"

29 12 4
                                    

"Kimse sizin gerçekten iyi olup olmadığınızı umursamaz. Bu yüzden gerçek sevgilere bile inanmayın...iyi olmanıza odaklanın"

Kapıda duran Jiyang sırılsıklam ve mutsuz bir halde Kwan'ın onu içeri almasını bekliyordu. Kwan hemen Jiyang'ı içeri aldı ve endişeli bir halde sordu:
Kwan: İyimisin.?
Jiyang sadece başını salladı.
Kwan: Bekle ben Bayan Tatumu çağırayım.
Kwan içeriden Bayan Tatum'u çağıracakken Jiyang izin vermeyerek dedi:
Jiyang: Dur...
Kwan: Noldu?
Jiyang: Onu uyandırmana gerek yok.
Kwan: Üstün başın berbat halde. Bayan Tatum daha uyumamıştır zaten.

Jiyang başını evet anlamında salladığında birden öksürmeye başladı. Kwan gidecekken durmuştu. Yavaşça Jiyang'a yaklaştı ve elini omzuna koyarak sordu:
Kwan: Sen gerçekten iyimisin Jiyang.?
Jiyang: B-ben

Hapşırmaya başlayınca Kwan daha çok endişelenmeye başlamıştı.
Kwan: İyi değilsin...bekle, hemen döneceğim.
Jiyang Kwan'ın gitmesine izin vermeden hafifçe kolundan tuttu ve sayıklar gibi dedi:
Jiyang: Gitme...

Jiyang'ın dediği son söz bu olmuştu. Ardından bayılıp yere düşmeden Kwan onu tutmuştu. Kucağına alıp taşıyarak Bayan Tatum'a seslenen Kwan Jiyang'ı kanepeye yatırmıştı. Elini alnına koyarak ateşini ölçmeye çalıştı. Ateşi vardı. Bayan Tatum gelir-gelmez Kwan ateşi olduğunu söyledi.
Bayan Tatum: Onu misafir odasına götürelim oğlum.
Kwan: Hemen.

Sese uykulu Lander'da gelmişti ki Jiyang'ı görünce gözleri fal taşı gibi açıldı.
Lander: Jiyang.? Nesi var.? İyimi?

Kwan kucağındaki Jiyang ile misafir odasına giderken Bayan Tatum cevap verdi:
Bayan Tatum: İyi Lander oğlum. Biraz üşütmüş, hadi sen git uyu.
Lander: Jiyang böyle haldeyken uyuyamam Bayan Tatum.

Bayan Tatum kafasını anlayışla salladıktan sonra bir süre Lander'in onların arkasından gitmesini izledi. Her şeyi açıkça görüyor ve anlıyordu. Mutfağa giderek şifalı bitkilerden üşütmeye iyi gelecek bir şeyler hazırlamaya koyuldu.

Yüzü pencereye dönük şekilde duran Malefiz sinirlerine hakim olmaya çalışıyordu. Adama dönüp bağırmaya başladığında adam bir adım geriye çekilmişti.
Malefiz: Ne demek o Serseri ölmedi ha.?! Tüm bilgiler onda seni aptal!
Adam: Hanımefendi, çok sık korunma altında. Polisler uyanmasını bekliyor.
Malefiz: Şu işe bak birde bu polisler çıktı başımıza!

Malefiz adama döndü ve korkunç tarafıyla konuştu:
Malefiz: Bu gün o Serseri ölecek insan. Yoksa karınıda, kızınıda unut!
Adam: Ta-tamam hanımefendi. Lütfen onlara bir şey yapmayın.
Malefiz: Şimdi defol git ve hallet şu işi.
Adam: Anlaşıldı hanımefendi.

Adam çıktıktan sonra kapı çalmıştı.
Malefiz: Yine ne var be adam!
Odaya giren Edward'dı.
Edward: Beni arayıp çağırmışsın.

Malefiz tüm sinirini bir yere atıp gülümseyerek dedi:
Malefiz: Senmiydin gel.
Edward: Beni neden çağırdın Malefiz? Enerjimi aldığın yetmedimi.?
Malefiz: Sakin ol Edward.
Edward: Yeterince sakinim Malefiz.
Malefiz: Bırak şu masum rollerini. "Seninle önemli şeyler baçaracağız"–dediğinde Malefizin gülüşü büyümüş, gözleri sinsice renklenmişti bile:

İBLİSİN YARDIMI | TEXTİNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin