Okuduğunuz tarihi not düşmeyi unutmayın Canlar.. 🙈
Bölüme geçmeden önce küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum bölüm sonunda oylamayı ve satır arası yorumlar yapmayı unutmayın canlarım ☺️
Ve son olarak bu güzel kapak için Ekimdesign teşekkür ederim ❤️
~~~~~
TÜM MUHTEŞEM HİKAYELER İKİ ŞEKİLDE BAŞLAR. YA BİR İNSAN BİR YOLCULUĞA ÇIKAR YA DA ŞEHRE BİR YABANCI GELİR.
TOLSTOYPoyraz Ali ile ellerimizi ayırdığımız da, aramızda oluşan kısa ama anlamlı bir sessizlik vardı. Gözlerimiz birbirine kilitlenmiş, bir an için dünyanın geri kalanını unutur gibi olduk. Poyraz Ali'nin bakışları, gözlerimde bir anlam arıyormuş gibi dolaşırken, ben de onun bakışlarından etkilenmiştim. Sonunda Münevver teyzenin seslenmesiyle gerçekliğe dönüp, kendimizi salonun ortasında bulduk. Münevver teyze, gülümseyerek hepimizi sofraya davet etti.
Halamla birlikte masanın yanına geldiğimizde herkes yerini aldı; ben de halamın yanındaki boş sandalyeye oturdum. Bir yanımda halam, bir yanımda Ayla teyze oturuyordu. Ayla teyzenin hemen yanında, masanın bir başında Yalçın amca, diğer tarafında ise Münevver teyze vardı. Benim tam karşımda, Poyraz Ali tarafından geri çekilen sandalye, oraya kendisinin oturacağını anlamama neden oldu. Sümeyye ise yemek servislerini yaptıktan sonra halamın karşısına geçerek oturdu.
Gözlerim tekrar masaya kaydığında, Ayla teyzenin sofrayı ne kadar özenle hazırladığını anladım. Masada porselen tabaklarda bir dizi Erzurum yemeği yer alıyordu: koyu bir yayla çorbası, çıtır çıtır bir ekmek ve çeşitli salatalar ile yoğurtlu mezeler bulunuyordu. Her ne kadar içli köfteyi ve yayla çorbasını tanıdık bulsam da, diğer yemeklerin adını pek bilmiyordum.
Halam durumu anlamış olmalı ki kulağıma doğru hafif eğilerek, "Bu çorba yayla çorbası," dedi. "Şu ekmek ise kete, böylesine çıtır ve hafif. İçli köfteyi zaten biliyorsun, bu da cağ kebabı, Erzurum'un meşhur et yemeği." Halamın kısa ve öz açıklamalarıyla yemekleri daha iyi anlamaya başladım ve tatları denemek için sabırsızlandım.
Yayla çorbasından bir yudum aldım ve gerçekten beğendim. O sırada Ayla teyze bana bakarak, "İnşallah beğenirsin, yavrum. Ben ne sevdiğini bilmediğim için böyle hazırladım. Eğer yemek istediğin başka bir şey varsa, lütfen söyle, olur mu?" dedi. Yüzünde samimi bir ifade vardı ve gözlerinde bir parıltı gördüm.
Ben de gülümseyerek, "Çorba gerçekten çok lezzetli, ellerinize sağlık. Masada yeterince güzel şey var, başka bir şey hazırlamanıza gerek yok. Zaten yeterince zahmet verdik; başka ne isterim ki sizden?" dedim.
Ayla hanım bana şefkatle bakarak, "Canım benim, beğendiysen ne güzel," dedi. Yüzünde içten bir gülümseme vardı ve gözlerinde bana karşı derin bir anlayış ve sıcaklık bulunuyordu. O an, annemi ve babamı kaybetmenin getirdiği üzüntü ile bazı gerçeklerin üzerimde yarattığı ruhsal baskıyı kısa bir süreliğine unuttum. Ayla teyzenin bu şefkatli bakışları, kendimi biraz daha iyi hissetmemi sağladı.
Ayla teyzenin şefkatli bakışlarından sonra yemek yemeye geri döndüm. Yalçın Amca, bir süre sonra ortamdaki sessizliği kısa bir süreliğine dağıtmak için bana doğru baktı ve, "Sen nasılsın kızım, kendini toplayabildin mi?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH-U REVAN
ChickLitO an ne olduğunu anlamaya çalışırken, arkamı dönüp baktığımda annem ve babamın üzerine mavi bir örtü örtüldüğünü gördüm. Gözlerim bu manzara karşısında büyüyerek kocaman açıldı. Abime döndüm, gözlerim büyük bir belirsizlik ve korkuyla doluydu. "Ne y...