VIII. Yeniden Kral'ın Şehri

91 14 6
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kral'ın Şehri'ne ulaştıklarını anlamak için içinde bulunduğu at arabasının pencerelerini açmasına gerek yoktu. Burnuna dolan kalabalık başkente has, ağır ve pis kokuların karışımı; daha kalın surlardan içeri girmeden başlayan uyumsuz, yüksek seslerin yarattığı kakofoni dünyanın başka bir yerinde olduğunu düşünmesine engeldi.

Alyssa, dışarıdan gelen kokulara dayanamayarak lavanta kokulu mendilini çıkarıp burnunu kapadı. Derin soluklarla hoş kokuyu içine çekerken babasının yıllar önce onu ilk defa Kral'ın Şehri'ne getirdiği günü düşündü. O zamandan beri başkent hakkındaki fikri değişmemişti. Hala leş gibi kokan, karmaşanın ve düzensizliğin hüküm sürdüğü bir yerdi.

Genç kızın ince parmakları arabanın penceresini örten perdeyi hafifçe araladı. Kirli paçavralar içindeki ısrarcı satıcılar gelen geçen arabalardaki yolculara hiç de iştah açıcı görünmeyen yiyecekler satmaya çalışıyorlardı. Fakat onların bu pespaye görünümlerine yol kenarındaki oluklara etraftaki evlerin camlarından lazımlıkların boşaltıldığını fark etmesi de eklenince içindeki en ufak iştah kırıntısı dahi yok oldu. Alyssa öğürmesine engel olamayarak hoş kokulu mendilini burnuna daha da bastırdı. Pentos'tan Westeros'a geçerken yaptığı sallantılı deniz yolculuğunda bile midesi bu kadar bulanmamıştı.

Perdeyi çekip arkasına yaslanan genç kız, kendisi açısından başkenti çekici kılan şeyleri düşündü. Ne yazık ki bunlar bir elin parmaklarının sayısını geçmiyordu. Kral'ın Şehri'ni onun için cazip hale getiren şeylerin ilki Ejderha Çukuru'ydu; ikincisi ise şüphesiz ki Aemond'du. Parmakları istemsizce pelerinine iliştirdiği broşa gitti. Yakut gözlü gümüş ejderhaların detayları üzerinde gezdirmek kalp atışlarının hızlanmasına sebep oldu.

İnce işçilikle yapılmış bu broşu yıllar önce, tam da başkentten ayrılmasından evvel ona Aemond hediye etmişti. Alyssa, Kral'ın Şehri'ne ayak basar basmaz onu görmesinin çok düşük bir ihtimal olduğunu biliyordu. Fakat yine de, Aemond'u görme umuduyla onun hediyesini takmıştı.

Acaba Aemond ona verdiği bu hediyeyi hatırlar mıydı? Alyssa'nın bu ufacık takıya ne kadar kıymet verdiğini anlayabilir miydi? Yıllardır mektuplaşıyorlardı ve Alyssa, içinde ona karşı kardeşlerine veya Pentos'taki yaver çocuklara karşı hissettiği duygulardan çok daha farklı hisler besliyordu. Henüz bu hissiyatı tanımlayacak bir kelime bulamamıştı ama Aemond'u görmenin düşüncesi bile midesinin taklalar atmasına ve ellerinin terlemesine sebep oluyordu.

Mektuplarda tanıdığı Aemond zeki, bilgili ve nüktedandı. Yüzyüze geçirdikleri zamanın azlığına rağmen, yıllar içinde birbirlerine yazdıkları binlerce kelime sayesinde Alyssa bir şekilde ona bağlanmış hissediyordu kendisini. Elinden Aemond'un da onun dostluğuna aynı biçimde değer verdiğini ummaktan başka bir şey gelmiyordu.

Genç kız içinde yükselen gerginliği bastırmaya çalışarak gözleri kapayıp başını arkaya yasladı. Kızıl Kale'ye varmalarına daha ne kadar vardı bilmiyordu ama oraya vardığında başarması beklenen görevi düşünmeden geçirebileceği son dakikalarda olduğunu biliyordu. Kale surlarından içeri adımını attığı andan itibaren uyanık geçirdiği her dakikayı kafasındaki planları gerçekleştirmeye adaması gerekecekti.

Safir PrensHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin