(7)

15 3 1
                                    

'Pırlanta gibisin. Parlamasan bile benim için değerin büyük.'

Bunu bana söyleyen gerçekten de Soobin miydi? Yalan söylüyordu. Tabiki de ben bir pırlantaydım ama o beni öyle görmüyordu. Ona gerçekleri söylersem gerçekten de katil olabilirdi. Çünkü onun nasıl birisi olduğunu ve nasıl bir geçmişe sahip olduğunu bilmiyordum. Eğer geçmişte o adamla bir kavgası varsa onu öldürebilirdi ve ben bunu istemiyordum. Bir nevi Soobin'i düşünüyordum. ONUN GERÇEKTEN DE BİR KATİL OLMASINI İSTEMİYORDUM.

"Eee ne zaman anlatacaksın?"

"Anlatacağımı kim söyledi?"

"Anlatana kadar buradayız biliyorsun değil mi? Benim zamanım var, ben beklerim."

"Okul?"

"Benim babam müdür. Ona göre düşün. Ben her türlü kazanırım ama sen sadece benim dediklerimi yaparsan kazanabilirsin."

"Yanılıyorsun. Burada her yer cam. İstediğim zaman kaçabilirim. Ayrıca ailem yokluğumu anlayacaklardır."

"İstersen kaçmayı dene ama buradan fazla uzaklaşabileceğini düşünmüyorum."

O haklıydı. Burası bir yazlık ev gibiydi. Daha doğrusu burası bir ormandı. Kaçmayı denediğim an bir hayvanın avı olurdum.

"Sana hiçbir şey anlatmak istemiyorum."

"Peki, öyleyse bunu sen istedin."

Cebimden telefonumu alıp mesajlara girmişti. O kime mesaj yazıyordu? Görmek için hafifçe edildiği sırada Soobin de bu farkedip o da eğilmişti. Ben onun üstüne daha çok eğiliyordum. O da aynı şekilde eğiliyordu derken üstüne düştüm. Soobin altı da ben onun üstüne olacak bir şekilde koltukta yatıyorduk. Ben ona bakakalmıştım. O ise hala telefona odaklıydı. En sonunda üzerinden kalkabilmiştim. Şükretmeliydim ki dudaklarımız birleşmemişti. Böyle bir şey olsa bile telefona baktığı farketmezdi.

"Kime yazıyorsun?"

"Annene bugün eve gitmeyeceğini yazdım. Tabi senin dilinden yazdım : ). Ayrıca şu bahsettiğin numarayı aradım ama bulamadım. Artık söyler misin sıkılmaya başladım."

"Sana söylemeyeceğimi söyledim artık rahat bırak beni!"

"Buna ilk bulaşan sensin bana bağırmayı kes!"

Haklıydı. Bu meseleye hiç bulaşmamalıydım. ONU HİÇ DÜŞÜNMEMELİYDİM.

"Numarayı bulamazsın çünkü silindi. Boşa arama yani."

"Çöp kutusuna da baktım. Silmiş olsaydın çöp kutusunda olurdu."

Ah keşke olsaydı.

"Ben silmedim zaten."

"Benimle dalga mı geçiyorsun? Sen silmediysen başka kim silebilir?"

Çocuğu tanısam ilk ben ağzını burnunu kıracağım zaten.

"Boşver."

"Zoru oynuyorsun."

"Sen benimle her zaman oynuyorsun. SEN BANA KATİL OLMADIĞINI İTİRAF ETMİYORSUN!"

"ÇÜNKÜ BEN BİR KATİLİM!"

Gözünden bir damla yaş aktığını farkettim. O katil değildi buna emindim.

"Sadece rahat bırak beni. Ben seninle ilgili olan meseleleri bırakmıştım."

"Bıraksaydın söylerdin. Beni düşünüyorsan düşünme. Zararlı olan sen çıkarsın. Ayrıca o adamı öldürmeyeceğim o yüzden numarayı ve bıçağımın kimde olduğunu söyleyebilirsin."

the killa / yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin