Soobin beni öpmüştü ama ben onunla sevgili değildim.
"İzninizle sevgilim ile sınıfa geçeceğiz."
Soobin bana sevgilim diyordu. Çıldırmamak elde değil. Elimden tuttu ve beraber sınıfa girdik. Sınıfta sadece ikimiz vardık. Diğerleri koridorda dedikodumuzu yapıyorlardı.
'Okulun en popüler çocuğuyla yeni gelen çocuk mu?'
'Soobin kesin bu çocuğu da öldürür.'
'Soobin böyle kişilere hiç layık değil.'
'Soobin'i sevmem ama niyetinin kötü olacağını sanmıyorum.'
Koridordaki sesler buradan duyuluyordu. Onlar haklıydı. Soobin okulun popüler çocuğuydu. Ben ise sadece yeni gelen çocuğum. Ama şuan bunları düşünme vakti değildi. Karşımda Soobin vardı ve benim ondan hesap sormam gerekiyordu.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun? Resmen herkesin içinde beni öptün ve sevgiliyiz diye tanıttın."
"Sorularıma cevap vermezsen emin ol daha fazlasını yaparım."
"Söylesem daha bir şey değişmeyecek. Artık herkes bizi sevgili diye biliyor. Ailem duyarsa ben biterim."
"Okul müdürünün oğluyla sevgili olduğunu duyduklarına anlayışla karşılayacaklarını düşünüyorum."
"Sadece sen öyle düşünüyorsun işte."
"Eğer her şeyi söylersen ben de bu olayı halledebilirim."
"Halledemezsen ne olacak?"
"Hallederim diyorsam hallederim. Sen sadece sorularıma cevap ver. Bıçağım kim de ve numara derken kimin numarasından bahsettin?"
"Hani bir gün sınıfta siyah maskeli birisi vardı hatırlıyor musun? Hatta o gün koluma merhem sürmüştün."
"Hatırlıyorum."
"Senin bıçağın ondaydı."
"Bıçağı nasıl gördün? Sana mı zarar verecekti?"
"A-aslında..."
"Cevap versene!!!"
Sinirlenmişti. Ve bu sinirini bağırarak atıyordu.
"Beni bıçaklayacaktı."
"Ahhh Jay."
"Bir şey mi dedin?"
"Numara olayı ne peki?"
Sanki siyah maskeliyi tanıyordu ama bana söylemiyordu.
"Bu olay yaşanmadan önce bana bilinmeyen bir numara fotoğraf atmıştı."
"Ne fotoğrafı?"
"Senin okul grubuna atılan fotoğrafın bir değişik haliydi. Sen birisini değil de birisi seni öldürmüş gibiydi. Kısacası fotoğrafın montajını yapan kişiydi. Kim olduğunu sorduğumda ise bana Soobin'den nefret eden kişiyim, onu korumanı istemeyen kişiyim gibi cevaplar verdi. Sonra da numara kendiliğinden silindi. Beni bıçaklamak isteyen kişi ile bu kişi aynımış ama onu tanımıyorum."
"Bu adam başka bir şey yaptı mı?"
"Hayır. Onu tanıyor musun?"
"Boşver."
"Boşvermek istemiyorum."
Sinirli bir şekilde sınıftan çıkarken onu kolundan tutup durmasını sağladım.
"Onun yanına mı gidiyorsun?"
"Bilmem."
Kolunu sertçe çekerek sınıftan çıkmıştı. Tam onu takip edecektim ki zil çalmıştı. Sırama oturmuştum. Soobin'in geleceğini düşünmüyorum ama aklım sürekli ondaydı. Ben yeni geldiğim için kimseyi tanımıyordum ama o yıllardır buradaydı. Bu yüzden maskeliyi tanımış olmalı. Umarım ona ve kendisine zarar vermez. Düşüncelerimde boğulurken hoca gelmişti ama Soobin hala gelmemişti. Sanırım o şuan intikam almakla meşgul. Dersin bitmesine kaç dakika kaldı diye bakardım ama belalı Soobin saatimi kırdığı için bakamıyorum. Umarım gökten saat yağar. Yoksa saatsiz kalırım. Sıkıntıdan patlıyordum ki zil çaldı ve ben koşarak sınıftan çıkıp Soobin'i aramıştım. Hiçbir yer de görünmüyordu. Ah Beomgyu. Beomgyu ve Kai koridordaydı. Onlar belki bilebilirdi. Nasıl olsa en iyi arkadaşlar.
"Şey size bir şey sormam lazım."
Umarım sevgili meselesini açmazlar çünkü yapabilecek hičir açıklamam yok. Soobin halledeceğini söylemişti.
'Sor.'
"Soobin nerede biliyor musunuz?"
'Sevgilini mi merak ettin? Haha Soobin bunu duysaydı kahkaha atardı. Her neyse Soobin nerede bilmiyorum. Sen biliyor musun Beomgyu?'
'Ben biliyorum ama bu soruyu neden sordun?'
"Onunla işim var o yüzden."
'Şuan müsait değil. Boşuna arama yani.'
Müsait olmadığını ben de biliyorum aptal. Birisi sevgili diyor diğeri müsait değil diyor. Sabır diliyorum. Her neyse onlara şuanlik iyi davranmalıyım.
"Acilen onunla görüşmem gerekiyor lütfen söyle artık."
'Konuya bağlı.'
"Ölüm meselesi. Onun şuan ne yaptığını biliyorum o yüzden söyle de müdahale edelim."
'Sen burada kal ben tek başıma hallederim. Kai sen de sınıfa geç daha sonra anlatırım sana.'
'Tamam.'
Beomgyu'nun yüzü ciddiydi. Eğer dediğini yapmazsam beni öldürecekmiş gibi ciddiliyet vardı. Ama ne olursa olsun onu gizlice takip edecektim. Evet, Soobin'i en iyi o sakinleştirebilirdi ama benim yüzümden birisinin ölmesine göz yumamazdım. Dersi şuanlık umursamıyordum. Soobin'e iftira atıp bıçağını çalmıştı ve bu Soobin'i sinirlendirmek için yeterliydi. Özellikle de canından çok sevdiği bıçağının çalınması Soobin'i öfkelendirmişti. Beomgyu'yu takip etmek için hazırlanmıştım. Sürekli arkasına bakıyordu ama beni görmemişti. Sonunda bir yerde durmuştu. Durduğu yer ise eski bir depoydu. Beomgyu demir kapıya vuruyordu.
'Soobin benim kapıyı aç.'
Ben bu kapıdan nasıl gireceğim? En iyisi koşup içeri dalmak. Saklanmanın bir manası yok artık. Kapı açıldığında direk içeri dalmıştım. Gördüğüm görüntü ise çok kötü ve acı vericiydi. Adam elleri bağlı bir şekilde yerde yatıyordu. Ölmemiştir ama ağlıyordu. Soobin'in ise elinde bıçağı vardı. Soobin ve Beomgyu bana sinirli bir şekilde bakıyorlardı. Ben ise şaşkındım.
"Senin ne işin var burada?!"
Soobin bana kızıyordu. Bir bakımdan haklıydı. Ama ben de haklıydım. En sonunda adamı serbest bıraktı. Yüz ifadesinden sakinleştiği anlaşılıyordu. Soobin ve Beomgyu tam gidecekken Soobin'e soru sormamla Soobin olduğu yerde durup bana baktı.
"Onu öldürecek miydin?"
"Ben katil değilim."
Kontrol etmeden atıyorum hatam varsa kusura bakmayın.
Umarım beğenirsiniz.
Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim.
Yeonbin ile kalın hoşçakalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the killa / yeonbin
Teen FictionSoobin katil değildi ama kendisini bu yalana çoktan inandırmıştı.