5.Bölüm: Aşkın Yanında Durmaya Çalışmak

16 2 9
                                    


Yok olmak isteğiyle kalbim attığı zaman,Bana: yaşa der gibi gülen senin yüzündü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yok olmak isteğiyle kalbim attığı zaman,
Bana: yaşa der gibi gülen senin yüzündü.
Dizlerim bir batakta yorgun yattığı zaman
Bacaklarıma kuvvet veren senin hızındı.
Yaşaran gözlerimde güneş battığı zaman
Sıcak bir yuva gibi tüten senin dizindi.

Sen aklıma gelince, her şey gülümserdi.
Ağaçlar şarkı söyler, rüzgar tatlı eserdi.

Parti kaldığı yerden aynı hızında devam ederken etrafa boş bakışlarımla bakıyordum. Atalay bir süreliğine ortadan kaybolmuştu. Hayalet'le ettiğimiz danstan sonra masaya geri dönmüştük. Önüme bırakılan içeceği yudumlarken masadakilerde farklı bir yerlere dağılmışlardı. Bunaldığımı fark ederek masadan ayrıldım ve bahçeye çıktım. Böyle kalabalık ortamlara girmeyeli yıllar oluyordu.

Bahçeye adımımı attığım an derin bir nefesi içime çektim. Bahçede dolanmaya başladım. Biraz daha ilerledikten sonra arkamda bir nefes hissettim. Atalay ise hiç uğraşamazdım. "Bunaldın mı?" Bu Hayalet'in sesiydi. "Kalabalık ortamları sevmiyorum." Yanımda yürümeye başladı. Düşünceliydi. "Sevmiyorsan neden geldin buraya? Zorunda değilsin." Buruk bir şekilde güldüm. "Ceyda beni sözleriyle bunaltırdı. Onun için buradayım."

"İnsanları sevmiyor musun yoksa korkuyor musun?" Çocukluktan diyemedim. Kanadım, söyleyemedim. Kandırdılar. Terk ettiler. Hayatlarında ben yokmuşum gibi davrandılar. Beni yok saydılar. Konuşmak istedim ama dudaklarım aralanmadı. "Anladım," dedi anlayışla. "Anlatmak zorunda değilsin. Bazen sessiz kalmak verilebilecek en iyi cevaptır. Seni anlıyorum, Umay." Bu adamın boynuna atlamak istiyorum.

Konuyu dağıtmaya çalıştım. "Bana biraz kendinden bahsetsene." Ciddi ciddi düşündü. En sonunda gözlerini karşıya dikti. "Normal bir insanım, neyi öğrenmek istiyorsun?" Kollarımı göğsümde birleştirdim. "Gerekli gereksiz her şeyi bilmek istiyorum." Sırıttı bu söylediğime. "Benimle mi ilgileniyorsun?"

"İster misin?" Evet derse kaçacak delik ara, Umay. Benden söylemesi.

"Günün birinde bu dediğin gerçekleşecekse neden olmasın, Elma Yanak." Olabilir demek istiyor, Umay. Yavaşça yürümeye devam ettik. Garipti. Sessizliğimiz bile hoştu. "Madem sen başlamıyorsun ben başlayayım. Sıra sıra." Kafasıyla onayladı. Düşünmeye başladım. "Yüzme biliyorum ama denizden korkarım."

"Her sabah koşuya gitmemin bir nedeni var."

"Neymiş sebebi?"

"Zamanı gelince öğrenirsin."

"Peki," dedim. "Kahveyi orta şekerli içerim." Sırıttı, hatta sırıtmanın da ötesindeydi. "Kitap okumayı severim," dedi. Kaşlarım çatıldı. "Tam tersi gibi duruyor," Kısık gözleriyle bana baktı. "Sen bana kültürsüz mü demeye çalışıyorsun? Ben kitap okuyamaz mıyım?"

"Hayır," dedim gülmemeye çalışarak. "Sürekli görevdesin ya nasıl da vakit bulup okuyabiliyorsun ondan öyle dedim."

"Burcum Yay," Hemen ardımdan ekledi. "Benimde." Burçlarımız bile ortak, hadi şimdi öpüşün. Birisi iç sesimin kafasına taş atabilir mi? "Normalde geceleri karanlıkta uyuyamam." Bana baktı. "Dün mışıl mışıl uyudun ama kollarımda." Öksürmeye başladım. Kollarımda mı demişti o? Umay! Kendine gel. Adama mal mal bakma! "O şeyden ya," Tek kaşını kaldırdı. "Neyden?"

"Şeyden,"

"Neyden?"

"Hava değişiminden." Dedim bir anda. Umay, aynı havayı soluyorsunuz. Diyecek başka bir şey bulamadın mı? Gülümsedi. "Ondan diyorsun yani?" Kafamı salladım. "Ya neden olacak?"

"Kokumdan değil yani?" Kokundan. Tabii ki de bunu yüzüne söyleyemezdim. Yanımızda bir anda beliren Parla'ya baktım. "Siz ne yapıyorsunuz burada? Pasta kesilecek hadi gidelim." Şükürler olsun. Parla'nın arkasından içeriye girdiğimizde masamıza geçtik. Ceyda pastasını kesmeden önce belki bin tane fotoğraf çekmişti. En sonda içlerinden birisi sabır diye bağırmıştı. Ve Ceyda böylece pastasını kesmişti.

Daha sonra ise hediyeler verildi. Ceyda için aldığım hediyeyi ona uzattım. Size söylemedim tabii bunu. Bir ara gidip almıştım. Onu kablolu kulaklıktan kurtarıyordum. "Düşündüğüm şey mi yoksa?" Kafamı salladım. Paketi açtığında içinden çıkan Bluetooth kulaklığı görünce çığlık atarak bana sarıldı. "Kablolar artık boynuna dolanmayacak." Dedim göz kırparak.

"Umay, çok teşekkür ederim." Dedi ve bana sarıldı. Kulağıma yaklaştı. "Bu yanındaki bey de neyin oluyor?" Çaktırmadan arkama baktım. Hayalet'i kastediyordu. "Arkadaşım." İmayla bana baktı. "Emin misin? Pek bir şey bakıyor?"

"Nasıl bakıyor?"

HARABE KALPLER VE İNCİ TANESİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin