Her kesin deliler gibi bir birine aşık olduğu sandığı çift'in aslında bir birlerinden nefret ettiğini hiç kimse bilmiyordu. Peki bu nefret ne zaman aşk'a dönüşecekti. Çünkü en güzel aşklar, nefret ile başlardı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Başlangıç tarihi: 19/08/2024
~~~♡~~~
Sabah yine yorgunlukla açmıştım gözlerimi. Yüzüme düşen güneş ışığıyla pikeyi tekrar yüzüme örttüm. Kalkmak için hiç halim yoktu.
Yatakta yan dönerek epey zaman hissiz bir şekilde komodinin üzerindeki sadece ikimizin olduğu fotoğrafı izledim. Beyimiz az da olsa gülmeyi başarmıştı fotoğrafta. Ama güzel gülüyordu.
Ne saçmalıyorsun sen Vêra?
Doğru ya, ben ne saçmalıyorum?
Yüzü batsın onun.
Ha şöyle.
Tamam içses sende şey ediyorsun ya adamı.
Yüzümdeki hayattan bıktım diye haykıran ifadeyle zor da olsa kalkmayı başardım yataktan. Her yerim acıyordu. Öyle ki hissettiyim acı ile yüzüm buruşmuştu.
Bir süre öylece boş boş duvarı izledim. Sanırım gerçekten şu gencecik yaşımda yaşlanmıştım. Bu ne? Gözlerimin altı çökmüş, yüzüm solmuş. Zombi ile beni kıyaslasalar inanın zombi daha güzel çıkar.
Yok daha neler? Bir de bayıl istersen Feriha!
Yerdeki beyaz terliklerimi ayağıma geçirip banyoya doğru ilerledim. Oradaki işlerimi halledikten sonra üzerimi değiştirtim. Hafif makyaj yaptım. Boydan aynada kendime baktım. Üzerime siyah bir body, altıma ise siyah bol paçalı bir pantalon geçirmiştim. Siyah topuklularımı geçirdim ayağıma çantamı ve kabanımıda alırsam artık aşağıya inmek için hazırdım.
Cam korkuluklu merdivenlerden dikkatle indim ve mutfağa doğru adımladım. Attığım her adım da parfümünün kokusu daha keskin bir şekilde akciğerlerime nüfus ediyordu. Sabah sabah parfümüyle yıkanmış mıydı bu adam?
Mutfağa girdim girmesine ama üzerinde beyaz önlük ve karşımda kahvaltı hazır olan masa ile anlık dumura uğradım.
N'oluyor be?
Bende sana katılıyorum içses. N'oluyor be?
"Sana da günaydın Vêra. Hiç bir şey olduğu yok kahvaltı hazırladım sadece," kızartılmış ekmekleri sofraya bırakırken arkası dönük bir şekilde konuşmasıyla kendime geldim. Ben dışımdan mı söylenmiştim?
Üzerindeki önlüğü çıkarıp kapının kenarındaki askılığa astı ve buz dolabına doğru ilerledi. "Ayakta öylece bekleyecek misin?" Dedi ve buz dolabından her sabah içtiği yeşil karışımını değil sadece benim çikolatalı sütlerimden birisini çıkardı.
Bu adam senin kocan değil Vêra. Bu onun klonu, klonu.
Elindeki çikolatalı sütle arkasını döndü ve benim hâlâ ayakta olduğumu görünce kaşları çatıldı. "Neden oturmadın? Bir şey mi oldu? Canın başka bir şey çektiyse söyle."