1.8

2.9K 273 196
                                    

Günün ikinci bölümü, yaklaşık bir saat önce yeni bir bölüm attım, onu okumadan buraya geçmeyin!!🖤

"Abi şunun tadına baksana, müthiş bir şey ya!"

"Tamam Yunus, sanki üç gündür yemek yemiyor gibi davranmayı keser misin rica etsem?"

Yunus, Kerem'e doğru uzattığı spesiyal ile birlikte kendinden geçerken masada olan bitenlere uyum sağlayamayan tek kişi Barış'tı. Biraz önce yanlarından dört-beş takım elbiseli adamla görüşmek için ayrılan Yağmur'da kalmıştı aklı. Uzak mesafede değillerdi ama yine de müşterilere hızlı bir şekilde yemek yetiştirmeye çalışırken önlerinden geçip giden garsonlar sık sık görüş açısını kapattığı için neler olduğunu görmekte ve anlamakta zorluk çekiyordu. Bu boylu poslu adamların gencecik bir kızla ne gibi bir derdi olabilir ki diye geçirdi içinden. Ne için burada olduklarını anlamaya çalışıyordu ve Yağmur'un kendinden ödün vermeme çabasına rağmen içten içe gerildiğini oturduğu yerden bile hissedebiliyordu.

"Abi sen de bak ya." diyerek tabağı Barış'a doğru uzatan Yunus, sonunda adamın sadece bedenen o masada olduğunun farkına varan ilk kişi olmuştu. "Pişt, Barış. Kime diyorum!"

Genç adamsa adını duymasına rağmen bir an bile olsun göz temasını takım elbiseli insanlardan kesmiyor, yanlarına giderek olayları daha da bulandırmamak için kendini zor tutuyordu. Ancak bunun böyle devam etmeyeceğinin de farkındaydı. Nitekim genç kıza ceket ucundan gösterilen silah Barış için bardağı taşıran son damlaydı artık.

Oturduğu sandalyeyi devirerek bir hışımla ayağa kalkan genç adam, birkaç adımda Yağmur'un yanında bitivermiş ve kızı arkasına alarak adamlarla bizzat muhattap olmayı başarmıştı.

"Hayırdır beyler destursuz girmiş gibisiniz buraya."

"Barış n'apıyorsun?" diyerek şaşkın bir şekilde konuşan Yağmur, sarışının ne ara konuya dahil olduğunu çözmeye çalışıyordu. Barış ise Yağmur'un kendi önüne geçmesine bir an bile izin vermezken elinden sıkıca tutup genç kızın kulağına eğildi ve merakla fısıldadı.

"Kim bunlar?"

Yağmur, Barış'ın sorusuna karşı tanımadığına dair kısa bir cevap verdiğinde arkadaki ayaklanmalar ile çok geçmeden Kerem, Yunus ve Berkan'ın da yanlarında bittiğini anlamıştı.

Bu göz korkutan kalabalık takım elbiseli adamları bellerindeki silahlara rağmen biraz endişelendirmiş olmalıydı ki gergince etraflarına bakınırken az önceki boy göstermelerinden eser kalmamıştı.

"Derhal burayı terk edin yoksa güvenlik çağıracağım."

Yağmur, Barış'ın ne ara tuttuğunu fark etmediği elini istemeyerek de olsa onunkinden ayırırken en sonunda sarışının önüne geçmeyi başararak sunmuştu kendi tehditini karşısındaki heriflere. Bu sert tavırlara karşı en öndeki orta yaşlı adam; eliyle diğer adamlarına 'gidelim' işareti verirken bir çırpıda Yağmur'un yanına yaklaşmayı da es geçmemiş, hızlıca kolundan çekerek sadece onun duyabileceği şekilde fısıldamıştı.

"Biz sonra tekrar geleceğiz Yağmur Hanım, yemeklerinizi tatmak için sabırsızlanıyoruz."

Barış hiç beklemediği bir anda gerçekleşen bu görüntüye dayanamazken kocaman adamı tek eliyle tuttuğu gibi genç kızın kolundan ayırmış ve çıkış kapısına fırlatmıştı.

"Ulan ben senin!"

Yağmur, restoranın huzurunu daha fazla kaçırmamak adına az önceki adamı bir toz parçası silkeledikten sonra arkasından bağıran Barış'ın ağzını eliyle kapatırken nazikçe uyardı. "Tamam sakin ol gittiler işte."

Barış ise adamların uzaklaştığına emin olduktan sonra Yağmur'un elini ağzından çekerken "İyi misin?" diye sordu ilk önce. Genç kız başını olumlu anlamda sallayarak onu yanıtladığındaysa tekrardan başka bir soru yöneltti. "Ne dedi o herif sana?"

Bu sefer "Anlamadım, saçmaladı işte." diyerek geçiştirmeyi seçmişti Yağmur. Her şey tam yoluna girecekken onun yüzünden yeni bir belaya karışsın istemiyordu.

"Haraç kesmek için falan geldiler muhtemelen. Bu caddedeki mekanlarda söylentileri dönüyordu ama benim ilk defa başıma böyle bir şey geliyor." diye itiraf etti sonra açıkça. Ardından tekrardan söylenircesine söze girdi.

"Ayrıca ben güvenlik çağıracaktım hallolacaktı, siz nereden çıktınız hemen?"

"Zıvanadan çıktık sayende Yağmur!" diye atladı lafa sinirle Barış. "Herif apaçık tehdit etti seni herkesin içinde sen hâlâ güvenlik diyorsun. Güvenlikten korkar gibi bir hâli mi vardı o adamların?"

Yağmur gergin bir şekilde elini at kuyruğu yaptığı saçlarından geçirirken derin bir nefes aldı. Onlar kendi içlerinde hararetli bir tartışmaya girmişken Kerem telefonunun çalmasıyla birlikte yanlarından kısa süreliğine ayrılmıştı.

Kendilerine ait masaya geri döndüklerinde Barış hâlâ söylenmeye devam ediyorken bir başka trajedinin de Kerem'in telefonunu kapatıp endişe içinde yanlarına geldiğinde tek nefeste kurduğu cümleyle yaşanacağını tahmin edememişlerdi.

"Leyla'yı başkasıyla evlendireceklermiş."

Ve işte o an, birkaç gün önce Barış tarafından tamamen şakasına sunulan öneriye masadaki herkes sıcak bakmaya başlamıştı.

25 kilo patlıcan | barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin