#HİKAYEDE GEÇEN KURUM KURULUŞLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR KİŞİLERDE BU HAYAL ÜRÜNÜNE DAHİLDİR#
İyi okumalar değerli okurlar...
________________<3
Saatler öncesinden...Adam, karşısında baygın uyuyan doktora bakıyordu. 26 yaşına göre daha genç gösteriyordu. Kahve saçları kürek kemiklerine kadar geliyor, gül rengi dudakları dikkat çekiyordu. Yüz şekli elmas sekliydi. Burnu yüzü ile orantılı. Kaşları uzun ince, yüzüne bir çehre katıyordu.
Adamın telefonu çalarken elini cebine atıp hızla arayana bakmadan yanıtladı.
"Alo abi, doktor hâlâ uyanmadı mı? Herif kötüleşiyor." Dedi kerem.
"Yok." diye bir ses çıkmıştı sadece ağzından. Konuşmayı sevmezdi zaten kısa ve net cevaplar onun için idealdi.
"Peki abi." Diyip telefonu kapattı karşıdaki.Kimi kimsesi olmaması adamın daha kolayına gelirdi. Nede olsa öldürse kimse peşine düşmezdi öyle değil mi?
Güzel bir kadındı. Boylu boyunca L koltuğa uzanmış stilettoları ile uyuyan beyaz kumaş pantolonu üstünde ipli ince bir üst vardı.Onu düşüncelerinden ayıran doktorun ela gözlerini yavaşça aralamasıydı.
____________<3
Hayatınızda hiç dönüm noktanız oldu mu? Ama böyle hayatınızı baştan aşağı degiştirecek bir şey. Mesela ilk başta ailenizi değiştirecek, sonra işinizi belki. Hayatınız başka insanların insafına kaldı mı hiç?
Duyduğum şey üşüyen bedenimi durdurmuş hatta şuanda üşüdüğümü fark ettirmişti. Bana benimle evlen diyordu. Ya öl yada öl diyordu. Ben şuan tetiklenmek üzere bir silahın ucundaydım.
Daha ismini bile bilmediğim bir adam ile evlenmemi istiyordu. Yapmayacaktım. Babamıda öldüremezdi. Neden evlenecektim ki?
Olmazdı. Kardesleriminde hali vakti yerindeydi. Onun servetine ihtiyacımız yoktu ki bizim. Babamın bütün herşeyi onun olsa nolur?"Hayır" dedim fısıltı gibi çıkan sesimle.
"Ben, Olmaz." Dedim.
"Bak ben ölmek istemiyorum tamam mı? Seninle evlenmekte istemiyorum." Dedim burnumu çekip.
"N'olursun, yapma."
"Olmaz." Dediğimde sesim fısıltı gibi çıkmıştı.
"Olur" dedi. Elindeki silahı bana dahada yakınlaştırdı sol eli kolumu dahada sıkı kavrarken, sağ eli, silahın ucunu tam kalbime bastırdı.Başımı iki yana salladım.
"Hayır," dedim tekrardan.
"Babama bir şey anlatmam gidince söz." Dedim bu sefer.
"Bak baban umrumda değil." Dedi.
Kolumu sıkması değil kalbimi ellerinin arasında sıkması canımı acıtıyordu.
"Olmaz" dedim. Gözlerimdeki dolmuş yaşlar kirpiklerimim arasından bir bir akıyordu. Bir umutla titreyen sol elimi kalbine koydum
"Bak burası atıyor, nefes alıyorum ben, o karanlık dünyanda birazcık, küçük bir nokta ışık kaldıysa yapma nolursun"Bir kaç saniye ağlayan beni izledi. Zevk mi alıyordu birinin ağlamasından. Silahı yavaşça göğsümden çekti. Silahın ucu ile, göğsündeki elimi indirdi ve birden
beni tekrar sürüklemeye başladı. Hızlı adımlar atarken tekrar geri döndüğümüzü fark ettim. Yine önü açık olan balkona götürüyordu beni, anlaşılan pek uzağa kaçamamıştım. Ahırın ileride doğru uzaklaşabilmiştim sadece.
"Kerem, Batuhanı ara." Dedi. Beni tekli koltuğa fırlatıp dengemi sağlayamadan kalçamın üstüne düştüm. O ise başımda duruo ellerini kemerine yerleştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARACI
General Fictionfail ve mağdur aynı kişi olamaz... Pis işlerine alet edilen kimsesiz bir doktor kaçırılırsa, fakat adamlar yanlış doktoru kaçırıp bunu sonra fark ederse ne olur? İş yaptığı adamın, en büyük müsterisinin kızını kaçırırsa?