#HİKAYEDE GEÇEN KURUM KURULUŞLAR VE KİŞİLER TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR#
İyi okumalar değerli okurlar...
___________________<3
Savaşmak, uzunca düşünüp karar vermek değildir. Anın getirdiği kararlar ile bir yola çıkmaktır.
İstemediğim bir yola girdim. Korkarak canımı ve sevdiklerimin canını ortaya koyarak, aniden yaptım. Tamam dedim.
O silahın kalbime dayalı olması değil o kırmızı noktanın babamın alnına hizalanması acıttı canımı.
Rol yapmak değil yalan söylemek yordu beni. Ayağımdaki acı değil, yüreğimdeki sancı bitirdi beni. Bunu aslında namlunun ucunda canım olduğu için düsünememiştim. Zaten Ferhatta ben kendimden geçip ailemi düşündüğünde babamı hedef almamış mıydı?__<3
Şuanda eve gelmiştik. Ferhatın öfkesi her saniye beni korkuturken aklıma, bağırdığı,sinirden boynundaki ve alnındaki damarların belirdiği, gözlerinin büyüdüğü geliyordu. Ve ortaya deli bir Ferhat çıkıyordu. Deli, herşeyi yapabilecek Ferhat.Kapının açılması ile Ferhat büyük ritmik adımlar ile merdivene yöneldi.
Bende dikkatle onun arkasından koşturup yetişmeye çalışıyordum.O merdivenlerden mermi gibi inerken ben, ben gibi iniyordum çünkü bu hızıma verebileceğim bir örnek yoktu.
Trabzanlara tutunup sol elimdeki çantam ile iniyordum.Son basamağa gelmem ile Ferhat'ın kükreyişini duydum.
"BUNU NASIL YAPARSIN HALA!" Salonda sadece Şerife hanım vardı.
Bir dakika bizi şerife hanım mı şikayet etmişti? Edanın yerine oturdum diye mi? Saçmalık.
"Ne bağırıyorsun neyi yapmışım ben!"
"NASIL İHBAR EDERSİN BİZİ?"
ailesinden birinin ihaneti mi yoksa yakalanma ihtimali mı onu bu kadar sinirlendirmişti?"Kız zorla evlenmiyor mu? Güle oynaya mı geldi sana? Hem ailemize bu kızı mı layık gördün? Gelin diye insanlara onu mu tanıtacaz?" Dediği şey şahsıma ait olduğu için Ferhat'ın yanına doğru adımladım. Ayağımdaki ağrı hafifçe kendini belli etsede, dik durdum.
"Pard-" sözümün kesilme sebebi Ferhatın sesiydi.
"Ben gelinimi seçtim hala!" Sesi yüksek değil sertti. Bir insanın sesi sert olur muydu?
"Ayrıca, DOKTOR O DOKTOR." hiç bu denli bir tonlama ile doktor dememişti ve sanırım birazdan bana Özel olarak bambaşka bir tonlama ile doktor diyecekti. Çünkü belli bu öfkeden bende payımı alacaktım."Hop evlat! Halanım ben senin, saygısızlık etme!" Dedi.
Hah bak şimdi benim konum.
"Pardon!" Bu sefer sözümü Ferhatın bölmesine izin vermedim.
"Saygısızlık mı? Siz bana neye kime layık olup olmayacağımı belirlerken bana adım ile hitap etme gereği duymadan, Beni adam yerine saymazken ve insanların işlerini burnunuzu sokmuşken, saygısızlık yok ama Ferhat sizin yediğiniz halt yüzünden size bağırınca mı saygısızlık oldu, bence saygıdan bahsetmeyin!" Dedim. Keskin, net bir cevapla.
"Siz gerçekten zorla mı evlendiniz ya? Ne bu birbirini koruma isteği. Belliki kız hamile onu bu denli koru-"
"KES SESİNİ HALA!" bu apayrı bir frekanstı. Avize utanmasa kırılacaktı.
Ayrıca ne alaka benim hamile olmam. Bir insan nasıl böyle bir şey ile başka birini itham edebilir, ahkam kesebilir?
Neden insanların düşüncesi bu denlı sığ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARACI
General Fictionfail ve mağdur aynı kişi olamaz... Pis işlerine alet edilen kimsesiz bir doktor kaçırılırsa, fakat adamlar yanlış doktoru kaçırıp bunu sonra fark ederse ne olur? İş yaptığı adamın, en büyük müsterisinin kızını kaçırırsa?