03."SOBE"

14 3 6
                                    

# HİKAYEDE GEÇEN KURUM KURULUŞLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR KİŞİLERDE BU HAYAL ÜRÜNÜNE DAHİLDİR#

İyi okumalar değerli okurlar...

_______________<3

'Beni ne kadar çok seviyorsun dersen, nar gibi derim. Dışımda bir ben görünürüm, içimden binlerce sen dökülürsün...
&Atilla İlhan &

9 saat önce, kardeşimin gelinliğine yorum yaparken. Kaderimin bu denli değişeceğini asla tahmin edemezdim.

Hayat bana bir oyun oynuyor ve beni ebe yapıyordu. Birini sobelemeliydim. Mesela, o adamı ölümüne bırakabilirdim. Eğer biraz daha diretseydim o yarım ekmeği yemeğe oturmaya bilirdim. Yada babamın dün gece 'yarın hastaneye gitme istersen balım' deme ısrarını dinleyebilirdim.
Belkide cem'den ayrılmamalıydım. Yada bilmiyorum belki hiç doktor olmamalıydım.

Şuan içinde bulunduğum durum, aşık olduğum mesleğime kötü bir yönde bakmamı sağlamıştı.

Ve birazdan hiç tanımak istemeyeceğim insanların yanında yemek yeme fikri, özelikle zorla evleneceğim adamın ailesiyle birlikte olma fikri beni ölesiye iğrendiriyordu.

Ölmek istemediğim için mi bunları yaşıyordum? Bana silahı doğrulttuğunda sessizce vurulmayı mı bekleseydim.

"Yeni evine hoşgeldin, doktor" dedi kapının önündeyken.
"İçeride benim ailem var." Diyerek benim asla bilmediğim bir şey söylemişti sanki zaten ben içerde zürafa falan bekliyodum iyi oldu haber verdiği.
Ben ruhsuz gözlerle onu izlerken,
"Aklından her geçen diline vurmayacak."Kaşlarını kaldırdırarak söylemişti.
Yavaşça önüne dönüp, elini zile uzattı.
Basmadı.
"Bu arada," diyerek bana dönmüştü tekrardan. Yine ne vardı?
"Bana söz verki kaçmayacağını biliyem doktor." Dedi.
"Ben ailene dokunmayacağıma dair söz verdim. Sende benimle evleneceğine söz ver, verki ölmek zorunda kalma." Eve girmeden tehditimizide yedik çok şükür.
"Allah senin belanı versin!" Dedim tükürürcesine.
"Söz veriyorum. Aileme dokunma yeter!" Dedim. Artık neredeyse kendimdende geçiyordum.

Yüzünde anlamsız bir ifade oluşurken,
"Bizde anlaşmalar kanla yapılır, ucunda ölüm var, unutma. Cayamazsın sözünden." Koyu yeşil gözleri sanki olabilecek gibi dahada yeşillendi.

Ardından benden gözlerini ayırıp zile uzandı. Kafasını saniyelik bana çevirip hızla beni süzdü ve tekrar kapıya döndü. Sanırım ailesine yakışıp yakışmadığıma bakmıştı.

Saniyeler sonra kapı açıldığında,
"Hoşgeldiniz Ferhat bey." Diyerek kapıyı hizmetli genç bir kız açtı.
Ferhat ses vermeden yine kabalığını konuşturup içeri geçerken bende arkasından ilerledim.

Koluma astığım doktor önlüğüm, üstüm basım tozlanmış, muhtemelen de saçlarım dağılmıştı. Seke seke ilerlemeye çalışırken önümde duran Ferhata çarpmamak için zor durdum.
Başımı kaldırıp gözlerinin içine baktığımda,
"Biz evlenicez unutma." Dedi. Bu şaçmalığı sürekli hatırlatmazsa olmaz mıydı?
Ardından sol tarafıma geçerek ondan destek almamı sağlamıstı.
"Gerek yoktu."
"Çok konuşuyorsun doktor." Boyu benden uzundu. Ama aramızda çok bir fark yoktu.
Yani bence.
Belkide ayağımdaki 8 santim stilettolardan öyle geliyordu.

ARACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin