#HİKAYEDE GEÇEN KURUM KURULUŞLAR VE KİŞİLER TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR#
İyi okumalar değerli okurlar...
______________<3
Kabul ediyordum, sahipleniyordu, koruyordu,güven veriyordu ama sevilmiyordu. Sevilmeyecektide. Ferhat Ulukan'a karşı asla bir iyi niyetim olamazdı. Bana zorla dokunmamıştı, şiddet uygulamamıştı ama beni babamla tehdit etmişti. Bana silah çekmişti. Ve zorla evlendirmişti.
Eğer biz öylece tanışıp zorla evlenmeseydik, belki ilerde sadece ufak bir anlaşma ile kağıt üstünde olurdu. Mallarını geri alması için. Sonrada hemen boşanılırdı.
Ne ben Sılaydım, nede o Mehmet.
Aramızda bir şey geçemezdi.
Yakışıklıydı, Kaslıydı, zekiydi, sadıktı belki ama benimle değildi.Temas etmiştik oyun gereği ama fazlası olmazdı.
Heleki dudakları bu kadar yakınımdaylen, beni halasından kurtarır kurtarmaz merdivenlere yönlendirmisti. Fakat ben merdivenlerin yarısında dengemi kaybetmiştim. O ise belimden tutarak düşmemi engellemişti. Sıcak nefesi dudaklarıma değerken bir kez yutkundum. Tek kolu belimi sarmıştı.
Sağ ayağı bir basamak aşağıdaydı. Üzerine meğil etmiştim.Gözleri, gözlerimden yanaklarıma ardından dudaklarına kaydı.
"Doktor" dedi kesik kesik.
"Hı?" Diyebildim.
"İyi misin?"
Ellerim omuzlarındaydı.
"Evet, evet" dedim bende.
Yavaşça dengesini sağlayarak ellerini belimden çekti. Ne kadar düsecekmiş gibi hissetsemde, bende omuzlarındaki ellerimi, kollarına indirip dengemi sağladım.Ellerimi çektiğimde, boğazını temizlemiş dik duruşunu bozmadan aşağıya dönmüştü.
"Teşekkür ederim" dedim bir adım attığında. Bu beni düşmekten kurtardığı için değil savunduğu içindi.
Bende onunla beraber adım adım aşağıya iniyordum.
"Sende olsan aynısını yapardın emin ol." Dedi. Doğru, ki bende aynısını yapmıştım.Hiç bir şey söylemeden, topuklularımla tık tık iniyordum. O ise deri,bot gibi siyah bir ayakkabı tercih etmişti.
Masa görüş açımıza girdiğinde, Ferhat. Henüz boş olan sami amcasının karşısındaki yerini aldı. Fakat masada bir değişiklik vardı. Ferhatın sağında kalan yerde yani edanın olan sandalyenin yanına bir sandalye daha vardı. Ferhatla bakışlarımız keşiştiğinde onun çoktan fark ettiğini anlamıştım. Gözleri ile bana orayı işaret etti. Bende yanına, sağ çaprazına geçip tereddüt etmeden oturdum.
Masaya göz gezdirdiğimde, Şaziye ile kerem sessizce kahvaltılarını ederken, Efsun hanım eşi Selim beye bir şeyler anlatıyordu. Eda ise yanımda, karşısındaki Batuhan ile okul hakkında konuşuyordu. Edanın yanındaki Sıla ve Mehmet vardı. Aralarında ise Melike.
"Günaydın yenge" diye bana doğru seslendi Batuhan. Ferhat bakışlarını Batuhana çevirdiğinde,
"Yani Maral abla, günaydın." Demişti düzelterek.
Hafifce başımı sallayarak,
"Günaydın" diyerek karşılık verdim
Şaziye hiç bir tepki vermezken, Sıla eğilerek,
"Günaydın canım" diyip kendini belli etmişti. Onada gülümseyerek aynı şekilde karşılık verdim.Çok geçmeden ilk, şerife hanım ardından Sami bey masaya oturdu. Ve Sami bey, oturduğunda kimseden tık çıkmıyordu. Ferhat çayından bir yudum aldı,
"Bugün şirkette olduğunu sanıyordum amca." Sami bey başını kaldırdı. Yorgun gözüküyordu.
"Seninle konuşmam gereken bir konu var Evlat, yemekten sonra çalışma odama gel" demişti hiç bir şey söylemeden. Anlaşılan konu derin ve büyüktü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARACI
General Fictionfail ve mağdur aynı kişi olamaz... Pis işlerine alet edilen kimsesiz bir doktor kaçırılırsa, fakat adamlar yanlış doktoru kaçırıp bunu sonra fark ederse ne olur? İş yaptığı adamın, en büyük müsterisinin kızını kaçırırsa?