GELİNİ ÖPMEK YOK

947 64 8
                                    

Hellööö.
Bölüm başı azıcık birazcık duygusal ve Levlâ'nın yaşantısıyla ilgili. Fakat korkmayın, sık sık aile dramına bağlamayacağım. Kurgu mizah ve eğlence üzerine. İkinci sahneden itibaren macera devam ediyor:)

2.BÖLÜM: GELİNİ ÖPMEK YOK

🍷

Farkında olmanın farkında olmak, zihin için bir cehennemdi. Çünkü ayrıntıları takip etmek, her düşüncenin ve eylemin ardını deşmek; kafanızın içini, tetiksiz bir silaha dönüştürüyordu.

Çünkü bilmek, acıtıyordu.

Çünkü her ân tehlikede hissediyordunuz ve bir ân sonra sürekli savunmada kalmak; darbeyi savuşturmak için derbeder ettiğiniz kollarınızda derman bırakmıyordu. Yoruluyordunuz.

Babamın aracından bir hışımla inerek korumaların açtığı bahçe kapısından hızlı hızlı içeriye girdim.

Zıvanadan çıkmış bir delilikle kapıya rastgele yumruklar savuşturduğumda, evimizin yedi yıllık çalışanı Sezen abla korkmuş bir şaşkınlıkla kapıyı araladı. O'na göz ucuyla bile bakmadan büyük hole girdim.

Yukarı kata, kendi odama çıkacağım vakit ise karşıma çıkan görüntüyle bütün algılarım yetisini kaybedecek gibi oldu.

"Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz!" Diye bağırdım.

Evin büyük bir bölümünü kaplayan merdiven basamaklarından inen adamlara doğru atıldım. Annemin plaklarını, karyolasını, çiçek saksılarını taşıyan adamlar....

Hepsine yetişmeye çalışıyordum. İlk olarak plakları söküp aldım ellerinden.

Öfke ateşi gözlerimi yakmıştı, deliye dönecektim.

"Bırakın!" Merdivenleri hızla tırmanıp ikinci kata koştum.

Annemin yatak odasını boşaltan adamların başında bekleyen Feraye'yi omzundan ittirerek odaya daldım. Vazoyu, eski diyafonu, tabloları almaya çalışan adamlara öyle bir bağırdım ki sesim arşa ulaşmıştı.

"Tek bir eşya bu evden çıkarsa, andım olsunki hepinizi bu evle birlikte yakarım!"

Adamların bir kaçı âniden odada yankılanan sesimle irkilip duraksadıklar. Tereddütle Feraye'ye baktılar.

Feraye dişlerini sıkarak zoraki bir ifadeyle gülümsedi. Beni zaptetmek için yada uzlaşmak için yanıma varıp elini omzuma koydu. Sinirle ittirdim elini.

"Evcil ol Levlâ-"

Tepem attı.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun!" Üzerine yürüdüm. "Bu ev yetmedimi sana? Annemin eşyalarına dokunmayacaksın demedimmi ben!"

"Sakin olurmusun-"

"Olamam!" Yanımdan geçip gitmekte olan adamın elindeki takı setini çekip alarak göğsüme bastırdım.

"Çıkın gidin şuradan! Dokunmayın hiç bir şeye, dokunmayın!" Diye avaz avaz bağırdım.

Canım, canımın içinde kıvranıyordu. O kadın bu eve geldiği gün anlamıştım böyle bir manzaraya tanık olacağımı.

ÂFİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin