HAZ VE HIZ

1.2K 82 18
                                    


Her iki günde bir yeni bölüm atacağım:)

1.BÖLÜM: HAZ VE HIZ

🍷

Ruh ikizi, kavramına inanıyordum.

Annem hep derdi ki; ruh ikizi ervahı âlemde kavuşan ruhların, dünyada tanıştıkları vakit: "Seni ilk bulduğumda, kalbim mânasızca tanıdıklık hissiyle dolup taşmıştı." Diyebilenlerdir. Fakat bu inancımı yitirebilmenin eşiğindeydim çünkü ruhum çok eşsiz olmalıydı ki, ikizini bulamamıştım şimdiye dek.

Pekâlâ, bu bayat bir espriydi.

Zorla getirildiğim Türkmen holdingin girişte bulunan devasa avlusuna süratle, insanlara çarpa çarpa koşturuyordum. Bedenimi manüel dönerli kapının rastgele bir kanadına attığımda, ışık hızıyla açık otoparktaydım.

Saniyeler içerisinde ardımdan koşturan babamla ve iki baş belası üvey ablalarımla aramıza hatırı sayılır bir mesafe koymayı başararak caddeye atılmıştım can havliyle. Hiç duraksamadan kavşağa ilerledim.

"Levlâ! Dur diyorum sana, yoksa elinden bütün haklarını alacağım!"

Babama dönerek, geriye doğru adımlar atmaya başladım.

"İstemiyorum senin kredi kartlarını, haklarını!" Diye bağırdım. Arkama dönük olduğum için sert bir bedene çarptığımda, bütün sönen havamla bir küfür savurdum ve çarptığım kişiye bakmadan başımı tutarak önüme dönüp tekrar koştum. "Senin o üvey kızlarının bütün altın kolyelerini döviz bürosunda bozdurdum. Amerika'ya kaçıp hepsini yiyeceğim!"

"Levlâ!" Diye gürledi babam.

Yerimden sıçrayıp bu kezde çöp konteynerine çarptım. Sinirden çığlık attım.

"Amerika'da heyecan yok gerizekalı!" Diye arkamdan bağırdı sevimsiz Melda.

"Melda haklı, dolar sabit olduğu için borsa takip etme derdi bile yok!" Diye Melda'ya katıldı, Eda.

"Eda haklı, her şey o kadar sabitki istediğin eşyalar hemen pahalanıyor diye dert yakınıp depresyona bile giremiyorsun!"

Babam ardımdan koşturmaya devam ederken kızlarına laf yetiştirmekten bıkmış bir tavırla ikisinede çıkıştı.

"Destekmisiniz, köstekmisiniz belli değil! Bir susun, Levlâ gel buraya sende!"

Kimseyi dinlemedim, çoktan kaldırımları aşmış ve işlek alana ulaşmıştım. Başını elinde tuttuğu telefona eğmiş bir vaziyette, dalgınca arabasına binen adama doğru ilerledim.

O kadar dalmıştıki, kalabalık kavşakta kopardığımız yaygarayı bile duymuyordu.

Âni bir şekilde, sürücü koltuğuna binen adamın hemen yanındaki koltuğa bindim ve kapıyı çarparcasına kapattım. Nefes nefese kalmıştım.

Yabancı adam durup şaşkınlıkla damdan düşer gibi aracına binen bana baktı.

"Ne oluyor lan?"

"Gaza baz, Tanrı aşkına hemen sür arabayı!"

Kapkara gözleri camdan dışarıyı taradı, sert bir çehresi yoktu ama çatılan kaşları O'na daha önce kimsede görmediğim egzotik bir ürkütücülük katmıştı.

ÂFİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin