Keşke bu bölüme yüz yorum gelse, çünkü çok uğraştımm.
Keyifli okumalar♡9.Bölüm| "Nikah Töreni"
Hiçbir şeyin yanlış olmadığı, ama hiçbir şeyin doğru hissettirmediği tuhaf bir ruh halinde sıkışıp kalmıştım.
Polis memuru tuttuğu kolumu sıkarak, asma kilitlerini açtığı nezarethanenin içine bedenimi sertçe ittirdiğinde; yan tarafımda aynı kaderi yaşayan Sancar'dan öfkeli bir mırıltı yükseldi.
"O elinin ayarını..." Diye geveledi ağzının içinden. Fakat devam etmeden kolumu bırakan memura ters ters bakarak diğer parmaklıkların ardına kilitlendi.
Bir kaç ayda bir düştüğüm nezarethane odasının parmaklıklarına bir kaç saniye boş boş baktım; daha sonra ise evimdeymiş gibi rahat bir tavırla ilerledim ve yüzeyi aşınmaktan mat bir görünüme dönmüş demir sedire oturarak, ayaklarımı öne doğru uzatıp üst üste kavuşturdum. Kollarımıda göğsümde bağlayarak uyku pozisyonu aldım. Sabahı burada göreceğim açıktı.
Göz kapaklarımı indireceğim vakit, Sancar'ın olduğu yerde dikilerek kaşlarını çatmış bir şekilde doğrudan bana baktığını farkettim.
Kaşlarım sakince havalandı. "Bir sorunmu var?" Diye sorduğumda, histeri bir gülümsemeyle çenesini sıktı.
"Yokmu, Levlâ?"
"Ne gibi?"
"Nezarethanede olmamız gibi?"
Yerime iyice yayılıp, uzun uzun esnedim. Hayretle hareketlerimi izliyordu. Sinirlerini gerdiğimi hissedebiliyordum.
"Neden olsunki? Bir suç işledik, güzel güzel cezasını çekiyoruz. Haksız yeremi girdik sanki?"
Başını eğerek sertçe burun kemerini sıktı. Ardından dikkatimi tamamen yüzüne çeken o hareketi yaptı. Dilini, karakteristik bir öfkeyle yanağının içine vurdu.
"Kafayı yiyeceğim..." Diye mırıldandı asabi asabi. Umulmadık bir ânda, başını tekrar kaldırıp tam gözlerimin içine dikti siyah harelerini. "Kasti olarak iz bıraktın. Elini kolunu sallaya sallaya şirketin içine girdin ama yangın çıkardıktan sonra oturup polisleri bekledin. Gidebilirdin, izini silebilirdin. Neden? Canın sıkıldıkça hukuki sistemle aksiyonmu alıyorsun?"
Sağ omzumu indirip kaldırdım.
"Üşendim." Dedim net ve dümdüz bir ses tonuyla.
Sinirle güldü. "Ne dedin sen, ne dedin?"
"Bıraktığım izleri silmeye üşendim."
"Ama emniyet birliğiyle uğraşmaya üşenmedin öylemi?"
"Neden uğraşayımki? Sen benim nişanlımsın, avukatın ve saygınlığın, benide kurtarmasınmı?" Dedim şirin şirin gülümseyerek.
İkimizin demir parmaklıkları arasında, sadece bir insan boşluğu kadar mesafe vardı. Elimi uzatsam eline, tutardım. Bu yüzden Sancar kendi parmaklıklarının tam önünde durduğunda, sanki bedeni değilde ruhu tam ruhumun önüne dikildi.
Çünkü bakışlarına birden derin bir yoğunluk sinmişti.
"Anahtarlığımı çaldın. Kasti olarak yakalandın ve benimde yakalanmam için, benim aracımla suç işledin, " Durdu, gözleri gözlerimin içine yoğun bir hayalkırıklığıyla baktı. "Biliyordum, sen istemeden o bardan bir adım öteye gitmezdik. Her şeyin ters gittiğinin farkındaydım. Ama bunu umursamadım çünkü o ân, önemli olan sendin..." Sustu bir müddet. "Sana sarılırken, seni teselli ederken, beni aptal yerine koymana gerek varmıydı Levlâ?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÂFİTAP
RomantizmUyarı! Yetişkin içerik içerir. #Anlaşmalı evlilik Derler ki; aşkın fizik kanununda, seni kuvvetle kendisine çeken insandan uzaklaşmaya çalıştıkça, onun etrafında dolanmaya başlarsın.