RUS RULETİ

704 68 54
                                    


Gecikme için çook üzgünüm. Telafi için uzun bir bölümle geldim. Karışık bir süreçten geçtiğim için bu bölümü bir türlü düzenleyemedim. Diğer bölümümüzde neredeyse hazır, bu sefer daha erken gelecek. Sizde destek olmaya gönül verirseniz eğer♡

Fikirlerinizi belirtir ve yıldızımızı parlatırsanız, çok mutlu edersiniz♡ Keyifli okumalar!

🍷

8.Bölüm| "Rus Ruleti"

İçinde bulunduğum hayat, bir bataklığa benziyordu. Yer ve Gök arasında, ufku ikiye bölen bir arafta sıkışıp kalmak gibiydi. Çırpınsam, daha çok dibe çekiliyordum. Çırpınmasam, boğuluyordum.

"Tanrı biliyor ya," Diye fısıldadım bütün hücrelerime kadar öfkeyle tir tir titrerken. "O köşke gelin geleceğim. Hepinizin kıyameti olacağım, yemin ederim."

Duby'nin hareketsiz bedeninin önüne diz çöktüm. Gök gürlüyordu uzaklarda bir noktalarda. Yoldan geçen bir araç, yolun ortasında duran bize çarpmamak için âni bir fren yapmış; ağır sövgüler savurarak virajı dönüp geçmişti.

Bulunduğum ân, kafamın içinde rotasını kaybedip duruyordu. Takvim yaprakları geriye doğru savruluyor; tarihin kanlı bir zaman diliminde duruyordu.

Mekan, klinikti.

Ruh sağlığı ve sinir hastalıkları rehabilitasyon merkezi.

"Yas tutan bir insanı iyileştiremezsiniz!" Diye bağırıyordum, beyaz önlüklü doktorlara.

Beni dinlemiyorlardı.

"Travmatoloji bir beyin hasarı var. Hafızası sağlam ancak ölüm ânını unutamıyor, beyni aynı günü tekrar edip duruyor."

"Annem ölmüş benim, iyimisin diye soruyorlar! Biride çıkıp nasılsın diye sormuyor! Beni siz delirttiniz!"

Saniyeler önce attığım çığlığa, dakikalar sonra telaşeyle çıkıp gelen  ev ahalisini aşıp herkesten önce yetişen ve önüme çöken kişiye baktım. Jülide teyzemdi.

Korkulu bir şaşkınlıkla titreyen elinin tekini dudaklarına bastırdı; sessiz ve anlamsız mırıltılar döküldü dudaklarından, ardından diğer eli  dokunmaya artık gücümün yetmediği Duby'nin nefes boşluğunu kontrol etti. O ân dolu dolu oldu gözleri. Konuşmadı ama anladım ne olduğunu.

Özür dileyen bakışları ağır ağır gözlerime çevrildi.

Öldü, diyordu sössüz bir dille.

Etrafımda sesler vardı; çığlıklar, şaşkın nidalar.

"O'nu iyileştirecektim," Diye fısıldadım cayır cayır yanan bakışlarla.

Jülide teyzem gözlerini yumdu. Onu daha önce hiç bu kadar çaresiz görmemiştim. "Tedaviye yanıt veriyordu..." Dedi aynı yenilgiyle.

Gözümden bir damla düştü.

Göğsümde, neşterle diri diri deşilmiş bir kesik vardı sanki. Çok yanıyordu.

Duby...Haksızca öldürülmeyi haketmemişti.

Müzeyyen hanımın endişeli çığlığını duyduğumda, başımı bahçeye çevirdim.

ÂFİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin