5: "İzleniyorum. Sanki kafamda kuruyorum gibi..."

23 1 0
                                    

5: “İzleniyorum. Sanki kafamda kuruyorum gibi…”

GÜZ KARAYEL

Köydeydim! Ulan köydeydim, ulan! Nasıl bir bahtsızım beeen!

Yav tam iyileşmişim beni niye karıştırıyorsunuz?! Ben, evde mis gibi oturacağıma beni neden ve niçin karıştırıyorsunuz?!

Neymiş efendim; temiz hava al. Lan tezek kokusunun neresi temiz hava?!

Ve ne hikmetse izlenme hissini burada bile yaşıyorum!

Köyün adresini bilemez değil mi?

Gerçi o eve girebilmesi başarabilmiş bir manyak!

Beni dağda, ovada, çatıda her yerde izleyebilir. Öyle bir lükse ve öyle bir güce sahip.

Ama öyle de böyle köyün havası alıştığım şehir havasından farklıydı. Konuyu değiştirmeme pek takmayın, olur mu? Mesela burada kaçta yatarsanız yatın sabah kalkıyordunuz. Horozlarında etkisi var tabii ama havası farklı. Gece gelmiştik buraya ve bu akşam gidecektim. Rezil baba kardeşleri, kepaze kuzenler ve bu “aileye” geldiği için küfür eden enişte ve yenge tayfası. Aa! Bir de büyücüler, bir de falcılar, bir de götcüler. Onları unutmak nasıl mümkün!

Baba tarafının en kötü özelliği şuydu: Sessizlik nedir bilmezler, bağıra çağıra muhabbet ederler ve bir sınıftaki çok konuşan öğrenciye inat çok konuları vardır. Yani anlayacağınız üzere çeneleri hiç düşmez. Eğer konu alanları biterse çocuklarına sararlar. 

Bahar’a “haksız” yere bağırdığım için hakkı varmış gibi benimle küsmüştü. Ayyy… Seninle uğraşamayacağım. Küsmen işime gelir. Benden uzak şeytana yakın, hadi hadi naş! Naş! Uzaklaş! Az ötede yap ne yapacaksan.

“Bahar’la neden bağırdın?” diye sordu kuzenim Batu. Onun kardeşi falan değildi. Ya da belki kardeşiydi. Bilmiyordum. Gerçi ikisinin de kimin çocuğu olduğu umrumda değil. Kuzenim olarak biliyorum sadece onu. Gerçi bu onlara bile fazla bir lüks. İç çektim. Sinirlenmemek için kendimi zor tutuyordum. “Bana saygısızlık yaptı, benimle ileri geri konuşmayacaktı. Sonuçta benim de bir sabrım var değil mi?” dedim. Kafasını onaylamaz bir şekilde sağ sola doğru salladı. “Bu yaptığın doğru değil,” dedi. Alayla ona baktım. “Peki senin, annen kardeşini öldürüp ona yardım etmen ne kadar doğru?” dediğim an eliyle ağzımı kapattı. Eli sertti ama kimse görmesin diye çektiği için çok az acımıştı. Kaba kuvvetle beni bastırabileceğini zannediyor?

“Nereden biliyorsun lan?” diye kısık sesle neredeyse hırlayarak sordu. “Bunun ne önemi var?” diye soruya soruyla karşılık verdim. “Sakın birilerine anlatayım deme, s*rtük! Yoksa seni fena bitiririm,” dedi. Hiç kimsenin tehditleri bana işlemezdi ama benim tehditlerim çok işe yarardı. Ama o, bunu bilmiyor. “S*rtük mü?” diyerek dudak büzdüm. Batu bir şey diyeceğimden korkmuş olmalı ki, “Öyle demek istemedim,” dedi. “Tam olarak öyle demek istedin,” dedim kısık ama ürkütücü sesimle. “Kimseye bir şey anlatma,” dedi tehditkâr bir sesle. “Yoksa seni bitiririm.” Göz devirdim ve onu alayla süzdüm. Gözleri kısıldı. “Hapse girdikten sonra beni nasıl bitereceksen?”

“Lan, sus!” diye neredeyse bağıracaktı. “Cık, cık, cık. Suça susmak da bir suçtur. Bunu sana öğretmediler mi?” diye sordum. Sesim bir psikopatın sesini andırıyordu. “Kimse sana inanmaz. Elinde delil yok ayrıca.” O günün kamera kayıtlarını sildiklerini mi zannediyorlar. Plan kusursuz lakin kamera kayıtlarını unutmuşlar. Bir kameranın kayıtlarını unutmuşlar. Bir şey demedim. Alayla gülümsedi. “İşte böyle, uslu bir kız ol,” dedi. Çekip gitti. Cahil işte ne yapacaksın? 

KUSURLU MÜCEVHERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin