2/4. Bölüm: Unutulmayan

31 1 1
                                    

"Herkes bir gün kavuşur."

Zafer babam ve Elian müsabaka alanına gelmiş ekibin yanında dövüşün başlamadını bekliyorlardı. Ben ise ringte rakibimin kendini havalı sandığı için ağır çekimde yürümesini bitirip ringe çıkmasını bekliyordum.

En nihayetinde yanımıa ulaştığında spiker daha fazla bekletmemek için direkt dövüşü başlattı. Dominic'in ilk hamlesini bekliyordum. Tam beklediğim gibi, hızlı ve öfkeli bir sağ kroşe ile üzerime geldi. Bir an bile tereddüt etmeden, hafifçe geriye çekilip yumruğundan sıyrıldım. Bu benim dövüşüm olacaktı. Ayağımı yana kaydırıp dengemi buldum ve sol yumruğumu onun kaburgalarına doğru savurdum. Vuruşum tam isabet etti, ama Dominic hemen toparlanarak yeniden üzerime saldırdı.

Bu kez sağ direkt ile geldi. İsabetli bir vuruş yapmıştı yüzümün eğilmesini fırsat bildi ve birkaç vuruş daha yaptı. Sol ayağımla hızlı ve sert bir low kick attım. Tekmem dizinin hemen üstüne indi ve dengesini bozdu. Bu anı kaçırmadım; dizimi hızla yukarı kaldırıp çenesine sağlam bir darbe indirdim. Darbenin etkisiyle başı geriye savruldu.

Dominic sendeled. Geri adım attı, sonra yeniden hamle yaptı. Bu kez sol kroşe denedi, ama ben rakibimin kolunun altına eğilerek hamlesinden kaçtım. Hemen ardından sol kroşemi gövdesine indirdim. Yumruğum nefesini kesmişti, ama ben durmadım; sağ dirseğimle yüzüne bir darbe daha savurdum. Bu darbe, onun yüzünde acı dolu bir ifade bıraktı.

Son hamlemi yapmanın zamanı gelmişti. Geri çekilip çömeldim ve tüm gücümü toplayarak Dominic'in üstüne doğru güçlü bir üst kesme (uppercut) yaptım. Vuruşum isabetliydi, başı geriye savruldu ve vücudu sert bir şekilde yere düştü.

Hakem dövüşü durdurdu ve kolumu havaya kaldırdı. Ben, Kaya Yılmaz, yine adımın hakkını vermiştim. Bu dövüşü kazanmıştım ve dimdik ayakta, zaferimi kutluyordum. Kaya gibi sert ve dayanıklı olduğumu bir kez daha kanıtlamıştım.

Ringten indim Elian'ın yanağına bir öpücük kondurdum. Takımın odasına gittik. Kanlarımı temizlediklerinde üzerimi giyidim ve arabalara bindik. Bir bara gittik bu sefer Elian'da bizimle geliyordu.

Gittiğimiz barda üst kata çıktık ve birer sandalyeye oturduk. İçkilerimiz geldi. Sınırımı aşmadan birkaç yudum içtim. "Baba." Dedi Elian uzatarak kollarını boynuma uzattı. "Efendim oğlum." Dedim ellerini öperek. "Uuuu." Dedi bu onun dilinde su'ydu. Onu Zafer babamın kucağına verdim ve bardan bir su almaya gittim.

Ömer barda oturuyordu. Yanına oturdum ve biraz sohbet ettik. Ardından Kerem geldi ve gittiler. Kerem sevgilisiydi.

Belime dolanan kalın bir kol hissettim. Ardından boynuma kapanan bir çift dudak. İrkilerek boynumda ki kafayı geri itirdim ve ayağa kalktım.

Belime dolanan kalın bir kol hissettim. Ardından boynuma kapanan bir çift dudak. İrkilerek boynumdaki kafayı geri ittim ve ayağa kalktım.

Karşımda onu gördüm. Matteo... Yıllar önce, bir anda ortadan kaybolan, beni en derin karanlıkların içine terk eden o adam. O tanıdık yüz, o sıcak bakışlar... Zaman onunla hiçbir şey yapmamış gibiydi, sadece aramızdaki mesafe onarılmaz bir uçuruma dönüşmüştü.

Gözlerimiz buluştuğunda, dünya bir an için durdu. Sesler, insanlar, barın ışıkları... Hepsi silinip gitti. Sadece biz vardık, ve ikimizin arasında yılların acısı, özlemi ve yarım kalmış cümleleri vardı. Gözlerinde biriken yaşları gördüm. O an anladım ki, Matteo da benim kadar acı çekmişti. Ve şimdi, karşımdaydı. Beni terk eden, ama belki de asla gerçekten gitmeyen adam.

Onun adını fısıldadım, "Matteo..." Sesim kısılmıştı, kelimeler boğazımda düğümleniyordu. O anda, bir anlığına bile olsa, yılların ağırlığı üzerimden kalktı. Adımlarını bana doğru atarken kalbim küt küt atıyordu. İçimdeki öfke, kızgınlık ve kırgınlık, yerini sadece bir anlığına da olsa, özleme bıraktı. Yüzümde istemsiz bir gülümseme belirdi. Yıllardır özlediğim adam, karşımdaydı.

Aşkın Acımasızlığı [B×B] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin