10. Bölüm: Sonradan Öğrenilen Gerçeklerin Pişmanlığı

64 1 0
                                    

Kuzey ile konuşmamızdan sonra ne yalan söyleyeyim ki düşüncelerim değişmedi. Yine aklımda Mateo vardı. Zafer babamın aramasından sonra salona gittim. Yakında maçım vardı. Antreman yapmam gerekiyordu.

Salona ulaştığımda içeri girdim ve direk beni bekleyen Emir'in yanına gittim.

Emir - Nasılsın?
Kaya - Daha iyi.
Zafer - Tamam, konuyu açmayalım. Bitti gitti.

Başımla onayladım ve giyinmeye gittim.

Ringe çıktık. Yavaştan ısınarak başladık. Sonradan kızışarak dövüşmeye başladık. Emir gayet iyi bir dövüşçüydü fakat ondan biraz daha üstün olmamla harcanıyordu. Başka takıma geçse gıkımı çıkarmazdım. Ama o istemiyordu. Ne olursa olsun onunla aramızı bozmayacağımızı söylesek bile gitmemekte kararlıydı.

Kaya - Çok iyi bir takım gördüm. Ağır sıkletçisi felç kalmış.
Emir - Yazık olmuş.
Kaya - Emir.
Emir - Konusunu açmanı istemiyorum Kaya. Burada ki pozisyonumdan memnunum.
Kaya - Daha fazlası olmayı hak ediyorsun.
Emir - İstemiyorum.

Beni susturmak için yüzüme bir yumruk gömdü. Yarım saatlik antremandan sonra mola verdik. Masaya koyulan bin bir çeşit yemekle karşılaştım.

Kaya - Aç değilim ki ben.
Zafer - Birşey yememişsin.
Kaya - O nereden çıktı? Yedim ben!
Zafer - Demek ki Kuzey kör.

Kuzey yüzünden şu an Zafer babamın bani doyurma isteği ile baş etmek zorundaydım.

Kaya - Aç değilim.
Zafer - Bu benim umurumda değil. Seni tartıya bindirmediğime şükret. O zaman seni çok pis döverim.
Kaya - Sadece salata yesem?
Zafer - Yemek ye be oğlum. Salata ile doyar mı bir boksör?
Kaya - Şimdilik bana yeter.
Zafer - Tamam şimdi salata yemene izin vereceğim ama yemek zamanın geldiğinde seni çok fena doyuracağım.
Kaya - Tamam, tamam.

Kendimi zorlayarak yediğim salatadan sonra ringe çıktım. Bu sefer karşımda bir manken vardı. Bu mankene akıllı tahtanın gücümüze ve yeteneğimize göre verdiği süre de uygun gördüğü yumruk sayısını atmamız gerekti. Buraya her hafta kilomuzu giriyorduk ve o değerlendirme yapıyordu. Şu an bana sadece 20 saniyede 16 yumruk atma görevi verdi. Süre başladığında hiç zaman kaybetmeden yumruk atmaya başladım.

Süre dolduğunda her zaman ki melodi çaldı ve sonucu çıkarttı. Tam 17 yumruk atmıştım. Bu oldukça iyiydi. Yarın akşam ki maçıma biraz daha hazırlanırsam tam olurdum. Kum torbası olan ringe çıktım ve antremana başladım.

Tüm mola ver diye bağıran insanlara rağmen yumruk atmaya devam ediyordum. Herkes bana öfke ile bakıyordu, ben ise kum torbasının annesini belliyordum. Kapıdan biri girdi. Onu da siklemedim. Tanıdık bir ses duydum fakat kim olduğunu tam alayamadım.

Alberto - Neden hepiniz Kaya'nın başına toplandınız? Üstelik neden bu kadar endişelisiniz?
Lorenzo - Dört saattir deliler gibi antreman yapıyor. Hiç mola vermeden.
Alessio - Kaya Yılmaz'ın sırrı bu muymuş?
Emir - Hayır bebeğim bu onun kafayı bozduğunda ortaya çıkan birşey.
Alberto - Kaya gayet yeteneklisin dursana oğlum.

Sinirlendim. Herkesin birşeyler söylemesi ve beim sadece bir uğultu duyuyor olmam sinir bozucuydu. Kimsenin ne dediğini net bir şekilde anlayamıyordum. Fakat herkesin durmamı söylemeye devam ettiğine eminim. Gücümü kontrol edemedim ve çok güclü bir yumruk atarak kum torbasını patlattım. Yere dökülen kumu izleyerek oturdum. Yorgun değildim. Sadece hala sesler net değildi.

Zafer - Nihayet be oğlum.

Zafer babam da dahil herkes konuşuyordu. Emir ve babam yanıma gldiler. Sabrım kalmadı.

Aşkın Acımasızlığı [B×B] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin