Yavuz'un dedikleri, başkomiserimin bana olan delici bakışları aklımı döndürürken ne diyeceğimi bilemiyordum. Donup kalmış ve iki erkeğin arasında ne yapacağını bilemez halde öylece duruyordum. Başkomiserim, Yavuz'la olan yakınlaşmamı görmeye daha fazla katlanamayarak sinirli adımlarla lokantanın içerisine geri girmişti.
Gözlerim Yavuz'a kaydığında sağ elimin ardından da sol elimin içerisinde sıcaklık hissettim. Yavuz ellerimi sıkıca tutarak, "Aşık mısın ona?" diye sordu. Kaşlarımı çattım. Neden bana böyle bir soru sormuştu? Ona aşık olup olmadığımı kendim bile düşünmemişken sorduğu sorunun cevabını bende bilmiyordum.
Ona aşıkmıydım? Ona aşık olamamam için bir sürü sebep vardı. Aramızda ki yaş farkı mesela...
Dudaklarımı büzerek, "Bilmiyorum," diye fısıldadım. Bilmiyorum dememe rağmen o çok şey anlamış gibi kafasını yukarıya kaldırarak içli bir nefes çekti. Yavuz'un elleri hala ellerimin arasındayken, "Artık eve gitmek istiyorum," diye fısıldadım. Yavuz anında kafasını bana doğru indirerek, "Ne eve gitmesi daha gece yeni başlıyor!" dedi.
Kaşlarımı çattım. Gece daha yenimi başlıyor?
***
"Yavuz sana inanamıyorum!" dedim haykıran sesim ile. Beni resmen bir bara getirmiş ve barda görmek istemediğim bir çok manzarayla karşılaşmıştım. Yavuz kaşlarını çatarak, "Lan bir haftadır gelmiyorum ne hale getirmişler güzelim barı!" diyerek isyan eden sesini duyduğumda gözlerimi devirdim. Acaba Yavuz için barda sorun olan tek şey barın dağınıklığımı yoksa birbirleriyle yiyişen insanların bunu ulu orta açık seçik yerde yapmalarımıydı?
Yavuz için kesinlikle birincisi olmalıydı...
Yavuz'un beni getirdiği bar kelimenin tam anlamıyla berbattı! Nasıl anlatacağımı bilemiyorum ama yiyişen bir sürü insan, içkiler hatta uyuşturucuların havada uçuştuğu bir bardı burası. Buraya polisler gelse hiç bir suçum olmamasına rağmen benide alıp karakola götürürlerdi. Belki de sicilime hiç hoş olmayacak şeyler yazılırdı...
Bunları düşünmek beynimde balyoz etkisi yarattığı için anında gözlerimi ardına kadar açarak Yavuz'un elini tuttum.
"Yavuz Allah aşkına gidelim buradan!" deyip onu çekiştirmeye çalışırken Yavuz bir anda kendisini geri çekmesiyle arkamı bir anda dönerek Yavuz'un göğsüne yapışmıştım. Nefes nefese kafamı kaldırırken Yavuz'un çatık kaşlarıyla karşılaştım.
"Şekerimsi kokunu duydukca senin hakkında yanlış duygulara kapılıyorum! Bunu bilerek bana yanaş sonrasına karışmam!" diyerek beni tehdit edince bende kaşlarımı çattım. Benim kokum onda ne gibi yanlış duygular uyandırabilirdi ki? Kokuma yaptığı tanım yanaklarımı kızarttığı için kafamı eğdim. Ellerim hala Yavuz'un göğüs kafesindeyken, "Aptal aptal davranmayacağım. Doğruyu söyle aşıksın bana değil mi?" derken sırıtıyordum. Şakasına demiştim. Çünkü Yavuz gibi birinin bana aşık olabileceği yüzde bir ihtimal dahilinde bile değildi. Yavuz kim ben kim yani...
Yüzünü yüzüme yakınlaştırmaya başladığında yutkundum. Gözlerinin gözlerime deyecek kadar yakınlaşması karnımı dahi ağrıtacakken, "Polat denen adam için ilk başta sana yakınlaşmayı düşündüm yalan yok. Ama şimdi..." deyip derin bir iç çekince gözlerimi ardına kadar açarak, "Gözlerin neden öyle bakıyor?" diye sordum. Kalbim öyle bir hızlanmıştı ki Yavuz'un bakışlarında kaybolmuştum resmen.
"Nasıl bakıyormuş Ayperi?" diye sordu. Kurduğu cümlenin sonunda gecen ismimin son dört harfine yaptığı vurgu daha fazla gülümsememi sağlamışken sorduğu soruya cevap verebilmek adına dudaklarımı yaladım. Dudaklarımı yalamam Yavuz'un anında bakışlarının dudaklarıma kaymasına vesile olmuştu.
"Aşık gibi..." diye fısıldadım kafamı sağa doğru hafiften eğerek. Hissettiğim duyguları tarif edemezken dudaklarımı öpecek kadar bana yakınlaşan Yavuz, "Belki öyleyimdir?" dedi soru soran bir ses tonuyla.
Yavuz bana aşıktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞ Mİ GELECEK (𝐓𝐞𝐱𝐭𝐢𝐧𝐠)
Teen FictionUzun bir süredir okuduğu okulda asosyel olduğu için dışlanan Ayperi bir gece rastgele bir numaraya yazar. Nereden bilebilirdi ki rastegele yazdığı numaranın sahibi bir başkomiser? Ayperi: Konuyu değiştirme hızınıza hayran kaldım başkomiserim. Ayhan:...