"Peki hocam, o zaman ben yarın tekrardan yanınıza gelirim." dediğimde aslında soru soran bir ses tonuyla dile getirmiştim.
Yarından sonra heyecanla yatağımdan kalkarak hazırlanıp okuluma gelmiştim. Bugün başkomiserimle buluşacak ve yüzyüze ilk defa konuşacaktık. Tabii önce ki karşılaşmamızı saymazsak öyle bir başlangıç yapacaktık.
Kerziban hoca kafasını sallayarak, "Tabii Ayperi'cim projenin son halini tekrardan görmek isterim." dediğinde gülümseyerek kafamı salladım ve kucağımda ki üç dört tane defterle dışarıya çıktım.
Geçen ay verdiği ve bize bir ay mühlet vererek yapmamızı istediği proje ödevini tam vaktinde bitirerek Kerziban hocaya götürmüştüm. Tam not aldığım için keyifli bir şekilde sınıfıma doğru ilerledim.
Bugün gerçekten çok güzel geçiyordu. Umarım yüzümde ki gülümseme en azından bugün kaybolmazdı.
Defterlerimi sımsıkı tutarken yere bakarak ilerliyordum. Tabii bir yandan da akşam ne giyeceğimi düşünüyordum. Annem ve babam sıkı bir aile olduğu için izin vereceklerini sanmıyordum ama annem şaşırtıcı bir şekide izin vermişti. Aslında babam izin vermediği yerde annem devreye girerdi ama maalesef başkomiserim için anneme küçük bir yalan söylemiş olabilirim...
Tam sınıfıma giriyordum ki sınıftan çıkan bir çocukla çarpıştığım an panik yaparak fazladan bir kaç adım gerilemiştim. Neredeyse düşecek olan gözlüğümü düzelterek çarptığım kişiye baktım.
Yavuz?
Karşımda her ne kadar Yavuz olsada korkarak, "Şey özür dilerim bilerek olmadı." diye mırıldandım gözlerimi ondan kaçırırken.
Sonuçta Yavuz'la haddinden fazla konuşmuşluğum olsada yüzyüze konuşurken utanıyordum. Eminim ki başkomiserimi gördüğüm an ya baygınlık geçirirdim yada kaçardım.
"Hayır hayır sorun yok." dedi beni üzdüğünü düşünerek paniklemişti. Tam yanından geçecektim ki kolumu tutmasıyla durmak zorunda kaldım. Bir koluma ve birde kolumu tutan eline bakarken kaşlarımı çatarak Yavuz'un suratına baktım.
Kolumu tutmasını hoş karşılamadığımı fark edince hemen elini kolumdan çekerek ensesini kaşıdı.
"Dışarıda konuşalımmı?" diye sorduğunda gözlerimi kaçırdım. İnsanları yanlışlarıyla veya günahlarıyla yargılamamak gerekirdi ama Yavuz'un uyuşturucu kullandığı her aklıma geldiğinde ondan tırsıyordum.
"Özür dilerim ama sınıfıma gitmek istiyorum..." dedim gözlerimi kaçırarak. Tam yanında geçmek için bir hamle daha yapacaktım ki tekrardan kolumu tutmasıyla durmak zorunda kaldım.
"Ayperi, ben sana verdiğim sözü tutmak istedim ama yapamıyorum..." dediğinde derin bir nefes alarak durdum.
"Sözünü tuttuğun zaman konuşalım Yavuz." Bana verdiği sözü tutmalıydı. Eğer ona yardım edersem bunun son olduğunu kullanmayacağını ve satmayacağını söylemişti.
"Ama yapamıyorum! O illeti içmeyi bırakmak ne kadar zor sen biliyor musun?!" diyerek hırslandığında bir adım geriledim. Kimse duymasın diye üzerime doğru eğilmişti ve kısık sesle dile getirmişti.
"Onu bırakmak için kaç saat denedin?" diye sordum dikkatli gözlerle ona bakarken. Gözlerini kaçırdığında ya hiç denemediğini yada kısa bir süre denediğini anladım. Tekrardan ensesini kaşıdı ve, "On dakika..." diye mırıldandı. Gözlerimi ardına kadar açarak iki elimide kaldırdım ve on parmağımıda göstererek, "On dakika mı?!" diye sordum.
Her dakika o illeti içmiyordu değil mi?
"Çok müşkül bir durumdaydım Ayperi..." dediğinde gözlerimi devirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞ Mİ GELECEK (𝐓𝐞𝐱𝐭𝐢𝐧𝐠)
Roman pour AdolescentsUzun bir süredir okuduğu okulda asosyel olduğu için dışlanan Ayperi bir gece rastgele bir numaraya yazar. Nereden bilebilirdi ki rastegele yazdığı numaranın sahibi bir başkomiser? Ayperi: Konuyu değiştirme hızınıza hayran kaldım başkomiserim. Ayhan:...