YIL 2016
Eylül'ün kafasını kaldırıp ağlayarak "bu ne?" demesini beklerken elinin tersiyle matarayı "git burdan istemiyorum hiçbir şey" diyerek itmesi pekte beklenen bir tepki değildi Eylül açısından. Şaşırıp kalmıştı Derin'in başında. Geçmiş çokta bildiği geçmiş gibi değildi annesi babası hatta arkadaşları. Kendi miydi farklı olan yoksa çevresi miydi?
Tabiki Derin'i tanımıyordu geçmişte ama gelecekteki karakterine göre geçmişte de sakin ve naif tavırlar sergileyeceğini düşünmüştü. Hatta tahmin ettiği konuşmada o onu terslemeyi planlamıştı tıpkı gelecek olan geçmişteki gibi.
Hala başındaki kızın ayrılmadığını farkeden Derin ise daha çok sinirlenmişti. "Ne dikilip duruyorsun başımda hiç ağlayan bir insan görmedin mi sanki. İnsan rahatça ağlayamayacak mı kardeşim bir rahat bırakın insanı yaa lanet olsun hepinizden nefret ediyorum hepinizden hepiniz aynısınız." Tüm bunları söylerken salya sümük ağlamaya devam ediyordu tabi. Eylül ise şaşkın şaşkın çattık yine diye düşündü. Bu kadını hiçbir şekilde çözemiyordu gelecektede geçmişte de. Sadece gelecekteki o güçlü kadının geçmişte böyle olduğunu düşünmek biraz komiğine gitmişti ve küçük bir gülme kaçmıştı ağzından.
Tabi bunu farkeden Derin hışımla ayağa kalktı. İşaret parmağını ona doğru kaldırarak "Sen sen sen bana mı güldün şimdi" dudakları titriyor yüzü aglamaklı bir şekilde bunu sorması Eylül'e hem komik hemde üzüntü hissettirmişti.
"Hayır gülmedim diye kendini savundu" Eylül
"Hayır güldün gördüm"
"Gülmedim"
"Güldün"
"Gülmedim" bakışlarını kaçırdı Eylül.
"Güldüüün." Tekrar hıçkırıklar ile ağlamaya başladı ağlamalarının arasında konuşmaya devam ediyordu. Sen de herkes gibisin bana güleceksin dalga geçeceksin aptal diyeceksin banaaağğ" ayaklarını yere de vurmuştu tam bir çocuk gibiydi şuan.
Eylül kaçmayı onu bırakmayı düşündü. Ne olduğunu bilmiyordu ama daha burayı anlayamadan kendini böyle bir karmaşada bulmak onu yormustu. Bu kadar gürültüye alışık değildi. Tam arkasını döndü iki adım attı. Ağlama sesi azaldı bir kaç adım daha yürüdü ses azaldı ama onun vicdanının sesi yükseliyordu her uzaklaştığı anda.
Kızın sesini duydu git sende git beni bebekle bir başıma yalnız bırak. Düşük desibelde söylemişti ama Eylül duymuştu. Gidemedi bir adım daha atamadı ileri. Ne yapacağını bilmiyor ve kafası karışıktı. Arkasını döndü ve yavaşça tekrar ona yaklaştı ve yanına oturdu. Matarasını aldı ve ağzına dikti. Sonra pembe matarasına bakarak yüzünü ekşitti biraz. Boğazı kurumuştu şimdi iyiydi.
Derin bir nefes alıp sonra yoğun bir şekilde dışarı üfledi. " Off peki tamam güldüm ama güldüğüm şey farklıydı bunu nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Bu bu sadece bir anıma benzer bir olay onu hatırladım sadece üzgünüm tamam mı öldü mü ohh sonunda."
Derin'in hıçkırıkları dahada azalmıştı zaten bu yabancı konuşmaya başladığından beri. Neden onu bırakıp gitmediğini anlamıyordu sonuçta onun için hiçbir şeyim diye düşündü Derin. Değer verdiği nerdeydiki o neden yanındaydı. Yanında olması gerekenler yanında değilken yabancı biri neden onun yanında durup ondan özür diliyordu.
Eylül ağlamasının azaldığını ve daha çok daldığını farkedince bir şey deyip dememe arasında kaldı. Biraz daha sessiz kaldıktan sonra bu sefer matarayı tekrar onun önüne uzattı.hafif salladı ve ses çıkınca Derin kendine geldi. Bu sefer matara ile Eylül arasında bakışları gitti geldi ve sonunda elinden sertçe alarak açıp içmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Hayat Tek "AŞK" (GxG)
General FictionAldatılmış çocuklu bir kadın şimdi onun için yeni bir hayat zamanı ama hangi hayat? hangi zaman? Bu aşk gerçek mi hayal mi? Ya gerçek uyanmak istemediğin bir rüya haline gelseydi? Dipnot: Vote ya da yorum kaygımız yoktur. Tek beklentimiz değerli ger...