8.BÖLÜM DÜZENLENDİ

18.8K 420 43
                                    

Bugün Hazan için büyük gündü, çünkü Ateş ile toplantıları vardı. Toplantıdan sonra onunla birebir görüşüp ne yapmaya çalıştığını öğrenecekti. Bu yüzden sabah erkenden kalkmış ve hazırlanmaya başlamıştı.

İlk olarak duşunu almış, günlük bakımını yapmıştı. Ardından bugün için seçtiği mini eteğini ve üstünede ince askılı bluzunu giydi. Son olarak hafif bir göz makyajı yapıp, yine bugün için seçtiği topuklu ayakkabılarını giydi. Telefonunu ve gerekli malzemelerini çantasına koydu. Çıkmadan son bir defa aynada kendine bakınca iyi göründüğüne karar verdi.

Aşağı indiğinde, hizmetlilerin kahvaltıyı hazırladığını ve Serdar'ın da koltukta oturup, tabletinden birşeyler okuduğunu gördü. "günaydın" diyerek yanına oturdu.

Elindeki tabletten finansal verilerin, değer durumlarındaki artışı inceleyen Serdar, Hazan'ın sesini duyunca elindeki tableti yanındaki sehpaya bıraktı. "günaydın"

Hazan, Serdar'ın geçen günki tepkisine çok bozulmuştu. Bu yüzden iki gündür onunla adam akıllı konuşmuyordu. Hatasının ve Hazan'ı kırdığının farkında olan Serdar, sürekli onunla koşumaya çalışıyordu. "nasılsın bakalım bugün"

Hazan da Serdar'ın çabasının farkındaydı fakat biraz burnu sürtsün istiyordu. Bunu sadece kendisi için istemiyordu, karşısındaki adam en yakın arkadaşını da çok kırmıştı. Bu yüzden tavrını koruyarak "iyiyim" dedi, ona nasıl olduğunu bile sormamıştı.

Serdar daha fazla bu küslüğü uzatmamak adına Hazan'a yaklaşıp yüzüne sempatik gülümsemesini kondurdu. "küs müyüz Hazan Hanım?"

Hazan umursamaz bir ifadeyle saçını karıştırmaya başladı. "yoo, çocuk muyuz biz küselim?"

Hazan'ın sözleriyle gülerek "hmm ,o zaman tripliyiz biraz" dedi.

Hazan bu sefer cevap vermeyip, tavırlı bir şekilde kafa salladı.

Serdar artık adım atması gerektiğinin farkına vararak "canım ben özür dilerim, o gün seni boş yere kırdım. Ben Serkan denen adamdan hiç hoşlanmıyorum, sende onun hakkında olumlu yorum yapınca kendimi tutamadım" dedi.

Hazan, Serdar'ın mahçup ifadesini görünce ciddi bir şekilde konuşmaya başladı. "bak Serdar, ben sana sadece kendi adıma kızmadım. Sen orda benden çok Semira'yı üzdün. Arkadaşım olduğu için demiyorum, her şeyden önce o senin çalışma arkadaşın ve olgun bir kadın, ona hesap sorar gibi konuşman çok yanlış".

Serdar da bunun fazlasıyla farkındaydı şayet Semira o günden beri onunla iş dışında hiç bir şekilde konuşmuyor, yüzene dahi bakmıyordu. Bu durum onun canını çok sıkıyordu, bu yüzden bugün onunla konuşup, özür dileyecekti. "haklısın ve emin ol bende hatamın farkındayım, bugün onunla da konuşup gönlünü alacağım merak etme. Şimdi söyle beni afettin mi beni?"

İnsan hiç en yakınındakilere kıyabilir miydiki? hele de bu insan Serdar ise kesinlikle kıyamazdı. Ellerini daldırdığı saçlarından çıkarıp Serdar'a sarıldı. Serdar da kollarını karısına dolayıp aynı karşılığı verdi. "bu afettim mi demek oluyor?"

"hayır, bir daha yaparsan affetmem demek oluyor".

Serdar kahkaha atarak "desene yandık o zaman" dedi.

Biraz daha sohbet ettikten sonra kahvaltlarını yaptılar. Ardından birbirleriyle vedalaşıp şirketlerine doğru yola koyuldular.

Hazan kafasında Ateş'e söyleyeceklerini düşünerek, nihayetinde şirkete varmıştı. Sekreterine baş selamı vererek odasına geçti.

Çantasını masasının üstüne bırakıp 32.kattan insanları izlemeye başladı. Hepsinde bir koşuşturma vardı. Hepsi hayatla mücadele etmeye çalışıyordu. Kimileri işine, kimileri okuluna kimileri ise sevdiklerinin peşinden koşturup duruyordu. Kimilerinin yüzünde gülücükler açarken, kimilerinin yüzünde hayal kırıklıkları, pişmanlıkları vardı. Bir de Hazan gibileri vardı; yüzünde gülücükler açarken içi kan ağlayanlar vardı. İşte onları en iyi Hazan anlardı. Ne kadar zor bir role büründüklerini çok iyi bilirdi çünkü kendisi 5 yıldır bu role bürünmüştü. Her gece, başını yastığa her koyduğunda gözünün önüne sevdiği beliriyor ve neredeyse her gece gözündeki yaşlarla uykuya dalıyordu.

YASAK AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin