《 Bölüm 3 》

153 20 0
                                    


Bugün hava almak ve biraz da buraları öğrenmek için dışarıya çıkmaya karar verdim. Lucye küçük bir not bırakarak dışarıya çıktım. Saat daha sabahın 8 iydi. Sahile gelerek biraz denizi seyrettim. Daha sonra burada oturup biraz rahatlayıp tüm dertlerimi ve sırlarımı bu denize anlatabilirim. Hem buraya her gelmem de bu anlattıklarımı hatırırlarım. Tamam ben buraya bu anlatacaklarımı unutmak için geldim ama napıyım olmuyor.

Bazı bedenler birbirine yasaktır. İşte benimle Edwardın bedenide birbirine yasak. Bilmiyorum. Sana ne oldu? Bilmiyorum. Keşke hiç gitmeseydin.. Benimle kalsaydın. Uzun uzun konuşmak istemiyorum. Ama sana kendimi anlatmak istiyorum. Ortaya çıkmak istemediğini biliyorum ama inanki biz çok mutlu olabilirdik. Bu anlattıklarımı dinlemek istemeyebilirsin ama yinede anlatmak istiyorum. Seni çok sıkmak ta istemem. Edward benim herşeyim ama galiba ben onun hiçbir şeyiyim. Bunu bilmeme rağmen ondan nefret edip gözlerimi ona karşı öfkeyle dolduramıyorum. Her kadının sahip olmak isteyeceği bir adam Edward. O adam varya bana karşı hiç sevgi beslemedi ama ben ona olan aşkımdan sevgimden kör olan gözlerimle bunların hiçbirini göremedim. 6 aydır aklımdan hiç çıkmıyor. Gidişi benim bitişim oldu. Eğer sana en ihtiyacım olduğu zamanlar da gelseydin belki de bugün kalbimde ki toprakların altında yatmazdın. Hayatım da ki herşey onun gidişiyle altüst oldu. Meğer ben tüm sıkıntılarımın üstesinden Edward sayesinde geliyormuşum. Ailem çok üstüme gelmeye başlamıştı. Okul dersen ailem zaten o yüzden üstüme geliyorlardı. Edward olsaydı beni bu dertlerin içinden çıkarır diye ben çok düşündüm. Ama sen olmadın. En sonunda soluğu burada aldım. Seni orada bırakarak. Ama olmadı. Kendimi seni unutmak adına buralara sürüklerken seninde getirmişim yanımda. Gerçekte gelmedin ama olmadı işte kalbini buraya getirmişim. Daha doğrusu bana ait olduğunu düşündüğüm kalbini. Olmadı işte anlıyor musun? Seni içimden, kalbimden söküp Hallanda da bırakamadım. Senin ilgin, senin havan beni biraz daha şımarttı ve beni kendine bağladı. Pişmanım..
Seni sevdiğim için
Sana aşık olduğun için
Seni tanıdığım için
Pişmanım..
Son zaman da senle yaşadıklarımı unutmak iyi olabilir diye düşünmeye başladım. Sen bana sen yokken iyi gelmiyorsun aslında ama olsan ne de iyi gelirsin aslında.. Artık içimde kalmasından korktuğum ne varsa dışıma atıyorum. İşte şimdi de bu denizi buldum içeme atmaktan korktuklarımı dışıma atmak için bir yer. Aklımdan çıkman konusun da inatçıyım ama beceremiyorum. Yaşadıklarım, düşündüklerim, duygularım hep sen. Herşeyim böyle sen doluyken, senin benimle dolu olmaman beni yoruyor. Ben senin gittiğin günden bugüne kadar şunu öğrendim. Ne kadar güçlü olursan ol aşkı alamıyorsun. Hadi sen beni sevmiyorsun. Ben aşka layık değilim. Ben aşık olamayacak kadar mükemmel değilim. Belki de aşkı yaşayacak kadar da güzel bir hayatım yok olsun. Sen benim olma ama dur bir yerlerde istiyorum. Sesimi duy istiyorum. Beceremiyorum.
İster en yakın arkadaşım, ister dünyanın bir ucunda ol. Bu kalbime bir kere girdin ya nerede istersen orada ol. Ne kadar zor biliyor musun? İnsanın sevdiğinin hakkında düşündüklerini ona söyleyememesi. Ne kadar? Küçükken salıncakta sallanırken daha da hızlı sallanmaya çabalardık. Bulutlara değebilmek için ama çabalardık sadece. Olmazdı. Ulaşamazdık bir türlü o bukutlara. İşte o bulutlara ulaşmak ne kadar zorsa o kadar zor senin benim senin hakkındaki düşüncelerimi bilmemen bu kadar zor. Nerin bir iç çekişten sonra ayağa kalkarak yerden elime birkaç taş topladım. Çok mu şey istiyoruz? Sadece gelsin ve sarılsın isteriz. Herşeyi unutmaya, sıfırdan başlamaya hazırız kendimizi hergün yeni bir hayale uyandırır ve o gün belki bugün gelecek diye hazırlarız. O geldiği zaman üzülmesin. Onu hala seven ve uzak kaldığı süre boyunca onu özleyen birilerinin olduğunu görsün diye uyanırız hergün. Elimdeki taşları denize yavaş yavaş atarken Edwardın dönmeyişine kızarak öfkeden kızaran gözlerimden akan yaşla daha da sinirlenerek elimdeki taşları düşüncelerimi bağıra bağıra söyleyerek daha sert bir şekilde denize fırlattım. Beklersin sonunda ne olur biliyor musun? Hiçbir bok olmaz.!. O gelmez. Sen anca sap gibi beklersin gelmez ama gelmez. Elimdeki taşlar bittiğinde sinirlerimi yatıştırmak için yerden taş almak için yere eyildiğimde kendimi tartamayarak yumuşak ve bir o kadar da parlak olan kumların üzerine düşünce ağlamaya başladım. Hıçkırıklarım denizin dalga seslerine karışırken gözyaşlarım ise neredeyse su değmemiş kumların üzerinde yeni bir deniz oluşturuyordu. Ellerimi dizlerime koyarak ağlamaya devam ettim. Bitmiyordu, lanet olsun ki gözyaşlarım tükenmek ne bilmiyorlardı. Akan bir damla yaşın arkasından bin damla gözyaşım koşarak gidiyorlardı.

DANGEROUS #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin