Merhabalarr, yine beeeeen!!
Bu aralar hiç yazma hevesim yok nedense.
Ama bu sizi bölümsüz bırakacağım anlamına gelmiyorr.
Bir de şahsım adına bir şey söylemek istiyorum...
Sınırın bu kadar çabuk dolacağını hiç beklemiyordum...
Sanırım sınırlar artık daha fazla olacak...
Çünkü sınır dolana kadar kendime diğer bölümü yazma fırsatı tanıyorum.
Sınır: 250 oy ve yorum
Beddua etmeyin noğlaarrr
Fazla uzatmadan hemen başlıyorummm.
Keyifli okumalar dilerimm!!
❗Bu kitap bir hayal ürünü olup her ayrıntısına kadar kurgudan ibarettir.
14 YIL ÖNCE
Geceydi ve yoldalardı. Kardeşi Ulaş, kendisi, ablası Miray, annesi ve babası kendi arabalarına binmiş; babaannesinin yanına, köye, tatile gidiyorlardı. Henüz Sapanca'dan çıkmamışlardı. Babaannesi Sakarya'nın Pamukale ilçesinde, Şahmelek köyündeydiler. Aralardında yaklaşık olarak bir saat vardı. Mutluydu Ediz. Uzun bir zamandan sonra babaannesini ilk defa görecekti. Özlemişti onu...
Aralarında bir yaş olan kardeşi Ulaş ile uzun bir tartışmaya girmiş, Galatasaray'ın en iyi takım olduğunu ona anlatmaya çalışıyordu. Ulaş ısrarla Real Madrid'in iyi olduğunu savunuyordu. Ediz "Evet, kendi nezdinde haklı sayılırdı ama Türk takımı tutmak varken elin takımını niye tuturuyordu ki benim salak kardeşim?" diye mırıldandı sessizce.
Her ne kadar Türk bir takım, Galatasaray'ı, tutması için çabalasa da Ulaş kararında kesin olduğundan en sonunda dayanamayıp sinirden ensesine çarptı Ediz.
Kardeşi, Ediz'e küçük Emrah bakışları atarak elini ensesine koydu ve "Ne vuruyorsun be Guava!" dedi. "Ulan Türk yiyecekleri, Türk takımları varken ne diye elin yiyeceklerini ve takımlarını tutuyorsun?!" dedi Ediz sinirle.
"Sana ne, seviyorum ben yabancı." dedi Ulaş. "Ne yabancısı, Türk seveceksin oğlum. Her şeyin Türk olacak." dedi Ediz.
"Olmayacak bana ne!" dedi Ulaş.
Ediz'in aklına gelen ile sinsi bir sırıtış hakim oldu yüzünde.
"Madem bu kadar yabancı seviyorsun, seni yabancı ülkeye yollayacağız, hem de tek başına. Orada cadılar bayramı da oluyor, cadılar geceleri gelip çocuk alıyorlar. O da yetmezmiş gibi oradaki insanlar akıl hastanesinden dışarı salınan insanlar. Durduk yere saldırıyorlar. Heh bir de yemek yaparken ayaklarıyla yemek yapıyorlar. Eğer ayaklarıyla yemek yapmazlarsa hapishaneye giriyorlar." dedi. Bahsettiği şeylerle değil İngiliz, Fransız; Rus olsa da Türk seçerdi artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAHİNDİBA
ActionYıllarca evde tutsak edilerek babasının işkencelerine maruz kalan Alkım, defalarca kaçmaya çalışır fakat başarısız olur. Bir gün yine kaçmaya çalışırken tehlikeli bir örgüt lideri tarafından kaçırılır. İçine çekildiği oyun, Alkım'ı hayatın gerçekler...