Zelal aktan
Avucumdaki askerî bandanayı yavaşça okşadım. Bu bandanaya ne zaman dokunsam sanki tekrardan ona dokunuyormuş gibi hissediyordum. Gözümden bir damla yaş daha süzülüp çeneme indiğinde elimin tersiyle sildim çenemi.
Çekmeceme uzanıp şehit olmadan hemen önce bana hediye ettiği sarı taşlı kolyeyi elime aldım.
Kıyıpta takamazdım bu kolyeyi. ya kaybolursa. Ya onun emanet lerinden birine istemeden de olsa zarar verirsem diye korkardım hep.Arı peteği şeklindeki sarı kolyeyi incitmekten korkarak yavaşça masanın üzerine koydum. Parmak uçlarımla damlıyor gibi gözüken balı sevdim.
(Bilinmeyen askerin Zelal'e hediye ettiği kolye)
Nefret ederdim baldan annem çocukken saatlerce peşimden koşardı bir kaşık olsun yemem için.
Bana ilk kez bal yediren kişi bile oydu. Bir hastane odasındayım ağrıdan kıvranıp duruyorum.
Kapı tıklıyor yavaşça kapı açıldığında içeri ilk giren kişi kıp kırmızı gözleriyle Reyhan oluyor.
Reyhan'ın hemen arkasından elinde bir kahvaltı tepsisiyle uzun boylu bir asker giriyor içeri.Askeri hem tanıyorum hemde tanımıyorum çok garip. Sanki daha önce gördüm ama hatırlayamıyorum.
Genç askerin mavi gözleri ilk yanımda oturan annemi buluyor. Bakışlarıyla izin istiyor sanki. Annem eliyle karşımızdaki koltuğu işaret ediyor."Gelin buyrun"
Asker kafasıyla anneme selam veriyor.
Hasta yemekleri için olan küçük masaya elindeki tepsiyi bırakıyor.
Ardından kafasındaki koyu yeşil şapkayı çıkarıp kenara koyuyor.Tam o esnada küçük Reyhan'la kesişiyor bakışlarımız. Reyhan ağlamaktan kızaran gözlerini kaçırıyor hızla. Kafasını yere eğiyor. Önünde birleştirdiği ellerinin üzerine bir damla düşüyor. Kimse görmeden minik elleriyle gözündeki diğer yaşları siliyor. Askerle annem kısa bir sohbet içinde. Asker anneme nasıl olduğumu soruyor. Ardından Reyhan'la birlikte bana kahvaltı getirdiklerini birlikte kahvaltı etmek istediğini söylüyor.
Annemin yüzünde yorgun bir tebessüm var. Kabul ediyor askerin bizimle kahvaltı yapmasını ardından askerden dışarı çıkmak için izin istiyor bir şeyleri bahane ediyor. Asker kafasıyla annemin dişarı çıkmasını onaylıyor.
Annem oturduğu koltuktan dolu gözlerle kalkıyor Reyhan'ın kafasını okşayıp kulağına bişeyler fısıldıyor. Reyhan kafa sallıyor annem Reyhan'ın yanağına tüy kadar hafif bir öpücük konduruyor. O anda fark ediyorum annemin de ağladığını. Gözlerim doluyor ama ağlamamalıyım diye telkin ediyorum kendimi.
Çünkü farkındayım ben ağladığım zaman onlar daha çok üzülüyor.
Reyhan'ın yaşlı gözleri kaçamak bir şekilde bana bakıyor. Gülümsemek için kendimi zorluyorum. Gülüşüm yüzüme yayıldığında gözümden bir damla yaş akıyor yanağıma. Hızla siliyorum gözyaşımı ama küçük Reyhan ağladığımı fark ediyor. Tekrar kafasını eğiyor. Yaşlı gözlerimi askere çeviriyorum o an fark ediyorum onunda gözleri dolu dolu ama gülümsüyor.