[3]

165 16 2
                                    

Hafifçe elini yakan fincana iyice sardı parmaklarını, Murat. Yumuşacık bir yüzeyi olan, bu rahat kanepede oturmasına rağmen; hiç rahat değildi. Yavaşça arkasına yaslandı ve tedirginliğini üzerinden atmaya çalıştı.

Karşısında yaklaşık bir saat önce, onun intihar etmekten vazgeçmesini sağlayan -bir nevi hayatını kurtaran- kadın duruyordu.
Onu uçurumdan uzaklaştırır uzaklaştırmaz, neden bu kadar aptalca bir şey yaptığını sormuştu, Murat'a. Hafif bir sinir vardı sesinde. Hali vakti yerinde, hiçbir hastalığı olmayan ve hayat koşullarına burun kıvıracak lükse sahip kişilerin yaşamlarına son vermek istemelerini anlamıyordu.

En yalın haliyle, hiçbir dolaylama olmadan, yaşamak için yeterli sebebinin olmadığını söylemişti.

Ve bunun üzerine susmuştu genç kadın.

Murat, kendisine cevap veremeyeceğini düşünmüştü. Uzun süre sessizce, bir ağacın dibinde oturmuş ve öylece beklemişlerdi. Saat akşam on'a yaklaşırken, ayaklanmıştı kadın. Murat ona sorar gözlerle bakmaya başladığında cevap vermişti.

"Saat epey geç oldu, evime gitmeliyim. Gidecek yerin var mı?"

Bu soruyu duyar duymaz duraksamıştı Murat. Gidecek yeri var mıydı? Günlerce Sinem için endişelendiği o eve mi gidecekti? Hiç sanmıyordu. Ya onun için gözden çıkardığı ailesi? Yoksa onlara mı misafir olacaktı bu akşam? Düşüncesi bile, onda kafasını şiddetle iki yana sallayıp reddetme dürtüsü oluşturuyordu.

Uzunca bir süre; tanıdığı, Sinem'le nişanlı oluşunu ve ona attığı kazığı bilen hiç kimseyi görmek istemiyordu. Bu yüzden herhangi bir otelde kalmayacaktı. Zaten, evden çıkarken yanına bir otele yatırabilecek miktarda para almamıştı. Yanında yalnızca kredi kartları ve söz konusu fiyatın çeyreğini bile karşılamayacak kadar nakit vardı. Kredi kartlarını da kullanmayacak kadar akıllı olduğuna göre, kabullenmeliydi ki; bu akşam ve ne kadar olduğunu bilmediği bir süre boyunca evsizdi.
Tereddütle başını iki yana salladı Murat. Gidecek yeri yoktu.
Bunun üzerine derince iç çekti kadın.

"Ah, pekala. Tek başıma yaşıyorum. Evim iki odalı. Ve şanslısın ki, bir ev arkadaşı arıyorum. Baksana, bence ev arkadaşım sen olmalısın."

...

Aklından, yaşadığı son birkaç saati geçirirken birden kafasına takılan şeyle, gülmemek için zor tuttu kendini.

"Hey, aslında hala teorik olarak tanışmadık." dedi Murat.Bunun üzerine kıkırdayıp, onaylayan sesler çıkaran kadın, sağ elini tokalaşmak için uzattı ve konuştu.

"Ferda Gürmen." Ardından sorarcasına Murat'a bakmaya başladı.

"Murat.. Murat Soylu." Nedenini tam olarak kestiremese de asıl soyismini söylememişti Murat.

"Pekala, memnum oldum Murat" dedi, tokalaşırlarken. Kafasını hafifçe öne doğru eğip, bardağının bitmesine dudaklarını büzdü.

"Gidip kendime bir sandviç yapacağım, sen de ister misin?" diye sordu Ferda.

"Olur, örgülü."

" Örgülü?"

" Evet, beğenmedin mi?" dedi Murat, dudaklarında ufak bir gülümsemeyle.

"Sorun yok."

Ferda, Murat'ın da bardağını alarak mutfağa doğru yürürken, Murat da onu izliyordu.

Kumral, örgülü saçları sırtının ortalarına kadar uzanıyordu. Ve ona çok yakışmıştı. Tahminen 1.65 boylarında falandı. İnce bedeni güçsüz ve dayanıksız gözükse de nedense öyle olmadığını düşünüyordu, Murat.

Tut EllerimdenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin