'' Murat, üç numaralı masaya iki filtre kahve lütfen.''
Murat, Ferda'nın dediği üzerine raflardan indirdiği iki kupaya, kahve makinesindeki
henüz yarılanmış olan kahveden doldurdu. Anlaşmaları böyleydi. Onlar bir motor alacak parayı biriktirene kadar, Murat Ferda'ya serviste yardım edecekti. Ve paralarını biriktirdiklerinde de en iyilerinden bir motor alıp, evlere ve iş yerlerine servise başlayacaklardı. Ferda, defalarca bunu yapmasını önerdiklerini, söylemişti.Üç numaralı masaya kahvelerini bırakıp, 'Afiyet olsun.' dedikten hemen sonra, mutfağın kapısından pastaneyi tarayan Ferda'ya kaydı gözleri. Üzerinde buranın ismi olan, Harika İşler Atölyesi yazılı bir mutfak önlüğü, şeker pembesi bir saç bandı ve beyaz bilekte pantolonu vardı. Saçları ise her zamanki gibi, örgülüydü.
Neden bilmiyor, Murat onu fazla çocuksu buluyordu. Sanki 24 yaşında genç bir kadın değilmiş de, 14 yaşında bir kız çocuğuymuş gibi. Ama bu çocuksuluğun ona yakıştığını da inkar edemezdi. Şimdiye kadar tanıdığı birçok insandan farklıydı, Ferda. Fazlasıyla iyimser, neşeli bir kızdı ilk önce. Cesaretli, özgüvenli ve doğru bir insandı. O gün, orada kimse Murat'a yardım etmek zorunda değilken, gelmiş, ona ellerini uzatmış, daha sonrasında evini açmıştı. Eskiden de Murat'a iyi davranan bir dolu insan vardı elbette, ancak onların hepsi paranın kokusunu alıyordu. Yalakalık ediyorlardı, akılları sıra.
Oysa Ferda, gerçek kimliğini bilmeden, hatta onu beş parasız biri sanmasına rağmen ona yardım etmişti. Kalacak bir yer, para kazanabileceği bir iş ve hepsinden daha önemlisi, kendisi gibi anlayışlı bir arkadaş vermişti ona. Ferda ile birkaç defa dertleşmişlerdi. Öyle ki, Sinem'den veya yakın sınırlarından geçmeyen konulardı bunlar. O gece hakkında bir daha ağzını bile açmamıştı, Ferda. Gerçi, Murat'ın bundan şikayetçi olduğu falan da yoktu. Hatta anlayışı için minnettardı ona.
Elbette bir gün anlatacaktı Ferda'ya başından geçen her şeyi. Ancak henüz, bunları sesli dile getirecek cesareti kendinde bulamamıştı. Kimine göre uzun kimine göre kısa bir zaman geçmişti, olanların üzerinden. Ancak kim ne derse desin, bu süre zarfı toparlanmak için yeterli bir süre değildi Murat için. Biliyordu ki, Ferda olmasa, tabi bir de intihara kalkışmamış olsa, aylarca derbeder olurdu.
Yaşadıklarını çabuk sindirebilen biri değildi, Murat. Kendine en çok da bu yüzden şaşıyordu. Anlaşılan o ki, Ferda'nın kendisi üzerinde etkisi, tahmin ettiğinden bile daha fazlaydı. Yalnız kalmak yakın bir zaman için pek de akıllıca bir fikir değildi. Mümkün olduğu kadar, başkalarıyla diyaloğa geçmeli, elinden geldiğince aklını dağıtmalıydı. Ferda'nın yanında da bu kolay olacağa benziyordu.
Gözü, duvardaki saate kaydığında hayretle kaşlarını kaldırdı, Murat. Gece yarısına iki saat vardı. Ne ara bir gün daha bitmişti, anlayamadı. Anlaşılan bu iş ona iyi gelmişti. Bütün gün yalnızca şu dakikalarda ruh halini düşünüyordu. Kendi kendine gülümsedi, Murat. Bir şeyleri atlatmaya başlamıştı bile.
Kafede kalan son müşterilerin de yavaş yavaş toparlandığını görünce hesabı götürdü Murat. Ve gidenlerin arkasından bakarken yorgunca bir tebessüm etti.
'' Yoruldun ha? ''
Birden Ferda'nın sesini duyunca irkilmesine engel olamadı. Ne ara yanına gelmişti bu kız?
'' Vallahi, ne yalan söyleyeyim, yoruldum.''
'' Eee, kolay gibi gözükür ama, test edip onayladığına göre artık öyle düşünmüyorsun.''
Gülümsedi ve başını hafifçe iki yana sallayarak onayladı, Ferda'yı.
'' Düşünmüyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tut Ellerimden
RomanceÖyle kötü hissediyordu ki kendini. Aldatılmış, kandırılmış, aşağılanmış... Sevdiği kadının alay dolu sözleri kulaklarında çınlıyordu. Ve o dalga geçen bakışları, gözlerini her yumduğunda yeniden canlanıyordu. Öfkeyle, kızgınlıkla ve büyük bir miktar...