MD - Ferda'nın partide giyindiği elbise.
Selim Bey, evinin ikinci katındaki, deri koltuklar ve meşe ahşaplarla kaplı çalışma odasında volta atıyordu. Oğlunu bir aya yakın bir süredir görmemişti. Hele nişanlısı ile yaşadığı büyük skandaldan sonra sesini bile duymamıştı.
Her ne kadar, Murat'ın kendine zarar vermeyeceği konusunda emin olsa da, Onu hiçbir zaman tanıyamazlardı. Yeri gelir, hiç kimsenin ummadığı şeyleri yapardı. Onu tam anlamıyla çözebilmek imkansıza yakındı.
Sıkıntılı bir nefes verdi.
Murat nerede, ne yapıyor bilmiyordu. Evinde veya kendilerine ait hiçbir mülkte değildi. Telefonu daima kapalıydı ve kredi kartlarını bile kullanmıyordu. Oğlunun nerede olduğunu bilse, elbette ki onu rahatsız etmeyecekti. Sadece refah içinde ve iyi olduğunu bilmek istiyordu.
Hele karısı Nazan, kesinlikle laf anlamıyordu. Sinem denen kadının asıl yüzü ortaya çıktığında, ne kadar sevinseler de oğullarının durumu için üzülmüşlerdi. Murat fazlaca gururlu bir adamdı. Ve ne olursa olsun, gelip kendileriyle görüşmeyeceğini biliyorlardı.
Gerçi ikisinin de bir özre ihtiyacı yoktu, sadece haklı olduklarını anlamış olsun, yeterdi. Ancak Murat, bunu yediremiyor olmalıydı ki, bir aydır sesi soluğu çıkmıyordu. Oğullarının dolandırıcı nişanlısı mahkeme kararı ile 15 yıl kadar hapis cezası almıştı. Murat ise ne mahkemede, ne de ondan sonraki günlerde ortaya çıkmıştı.
Giydiği koyu renk kumaş pantolonun dizlerinden çekip, siyah koltuğa otururken Murat'ı bir süre daha rahat bırakması gerektiğini düşünüyordu.
...
Murat, pastanenin kapısını kapatıp 'kapalı' yazısı dış tarafa gelecek şekilde kartı döndürürken, Ferda içeride pasta yapmakla meşguldü.
Bugün Umut'un doğum günüydü ve Ferda, arkadaşı için mükemmel bir pasta yapıyordu. Tamı tamına üç kattan oluşan çikolatalı pastanın bittiğinde iştah açıcı görüneceği hakkında tartışma dahi yapılamazdı.
Pastaneyi birkaç saatliğine kapatmış ve pasta yapımı için kolları sıvamışlardı. En önemlisi Murat da Ferda'ya yardım edecekti. Bu yüzden ufak da olsa heyecanlıydı.
"Murat, tezgahın altından unu çıkar bakayım."
"Emredersin, patron." Murat, ufak bir asker selamını alnına yerleştirirken, Ferda gülmeye başlamıştı bile. Dün gece iyice Murat'ın gözünü korkuttuğu için ne derse yapacağını biliyordu. Ama tabi ki de bunu suistimal etmeyecekti.
Murat, un dolu çuvaldan Ferda'nın verdiği kaseyle bir miktar un alıp tezgaha bıraktı. Ferda buzdolabından, yumurta, süt, kabartma tozu ve vanilyayı çıkartırken, Murat da raflardaki kavanozlardan şeker ile dolu olanı almıştı.
Mini tezgahın altından da koca metal kaseyi çıkardı. Ferda yumurtaları kırıp, şekeri üzerine eklerken; Murat bar taburelerinden birine oturmuş, eline çenesini yaslayarak onu izliyordu. Ferda'nın çırpıcıyla karışımı çırpması üzerine teker teker diğer malzemeleri de ekledi. O koca kase neredeyse ağzına kadar doluydu. Ferda karışımı iyice çırptığında, kakaoyu da koyup son kez karıştırdı.
Murat tezgahın altından küçükten büyüğe doğru sıralanabilecek üç yuvarlak kalıp çıkardı. Ferda ise büyük bir dikkatle karışımı kalıplara pay etti. En büyük fırının içine üç kalıbı da yerleştirdiğinde, çalar saati 45 dakika sonraya ayarladı.
"Murat?"
"Hmm?"
"Sence yarım saate hediye bakabilir miyiz?" Ferda'nın tereddütle sorduğu soruya Murat alayla kaşlarını kaldırdı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tut Ellerimden
RomanceÖyle kötü hissediyordu ki kendini. Aldatılmış, kandırılmış, aşağılanmış... Sevdiği kadının alay dolu sözleri kulaklarında çınlıyordu. Ve o dalga geçen bakışları, gözlerini her yumduğunda yeniden canlanıyordu. Öfkeyle, kızgınlıkla ve büyük bir miktar...