12. Bölüm: DENİZ KIZI

0 0 0
                                    

Bazen hırçın bazen ise durgun oldukları anlatılılır masallarda. Bana seni anımsatıyor.

İyi okumalar!

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım.

( Ateş'in Anlatımıyla)
Yiğit' e soru sorduğumda hiçbirine cevap vermemişti. Sadece ismini söylemişti.
" O kız çocuğu sana bir şey söyledi mi? " diye sordum. Bana bakmadan cevap verdi:
" Kaçmışlar. " dedi. Tek kelime. Konuşmak istemediği belliydi.
İlk kez oldu. Ben hayatımda ilk kez bir insanın geçmişini, yaşanmışlıklarını merak ettim. O kişi Rüya' ydı.
İsmi ona çok benziyordu. Bir rüya gibiydi.
Araba eve git gide yaklaşıyordu. Çantasının yanında ki gülü elime aldım:
" Bir suya ya da toprağa koymalısın. Solar yoksa. " dedim.
" Solsun. " Yine tek cevap.
Düşündüm düşündüm.
" Satranç dünyanın en zeka geliştiren oyunlarından biriymiş. Sanırım dördüncü sıradaydı. Bunu biliyor muydun? Satranç oynamayı biliyor musun? "
Sadece bir konu açmak istiyordum ama cevap vermedi. Düşün düşün...
" Sence dünyanın en iyi ressamı kim? Van Gogh mu? Ya da... "
Sözümü kesti:
" Ne saçmalıyorsun sen? Benimle konuşmaya çalışma! İyice kuzenine benzemeye başladın! " dedi. Gülümsedim.
" Konuştun. "
Sinirlendi. Hem de fazlasıyla... Şoföre döndü:
" Durdurabilir misiniz arabayı? İnmek istiyorum. " dedi.
O an anladım. Üzüldüğünde her yeri yıkabilecek bir gücü vardı.
" Hey hey! Tamam. Peki sana nasıl davranmamı istersin? "
Bu saatte arabadan inmesi doğru olmazdı. Ayrıca buralarda başka bir taksi de bulamazdı.
Bana döndü ve yine tek bir kelime söyledi.
" Soğuk. "
" Tıpkı senin bana davrandığın gibi yani. " dedim.
" Ayne... Hapşu! "
" Çok hastasın. " dedim.
" Buna sen karar vere... Hapşu! " dedi.
" Vereme... Hapşu! "
" Veremess... Hapşu! " dedi art arda.
" Tamam tamam. Anladım, ben karar veremem. Sadece bi... Hapşu! "
Bir dakika. Beni hasta mı etmişti. Gerçekten bilerek olmamıştı.
Bir anda kahkaha attı. Ben yalnızca izledim. Tekrar hapşırsam yine kahkaha atar mıydı? Gülümsedim.
" Beni hasta et... Hapşu! "
Bunu bilerek yapmıştım. Tekrardan kahkaha attı.
Kahkahalarının arasından:
" Ah, neyse... Özür dilerim. Eve gider gitmez kendini yatağa... " durdu.
" Eve gider gitmez bir nane limon yap ve kendini yatağa at. Unutma bitkisel yöntemler iyidir. " dedi beni taklit ederek.
Anne baba kısmını atmıştı. Tekrardan hapşırdığımda bunun gerçekten iğrenç bir şey olduğunu düşündüm.
Yol boyunca sessiz kaldık. Sonunda araba durdu ve bana dönüp şöyle dedi:
" Gülü alabilirsin. " dedi.
" Hayır, sende kalsın. Kırmızı gül aşkı temsil edermiş. Eğer bir gün birine aşık olursan bunu ona ver. Madem beğenmedin bunu yap. "
Uzun süre bana baktı. Ardından gözleri güle döndü ve tekrardan bana döndü. Ağzını açtı ve kapattı.
" Görüşürüz, Rüya. " dedim bir şey demeyeceğini anladığımda.
" Umarım bir daha görüşmeyiz, Ateş. "

( Yazarın Anlatımıyla )
Ateş hızlı adımlarla içeri girdi ve gözleri saate kaydı. Saat onu çoktan geçmişti. Annesine seslendi:
" Anne! "
Annesini mutfakta buldu. Hemen yanına yaklaşıp yanağına koca bir öpücük kondurdu.
" Nasılsın , Leyla Hanım ? " dedi.
Annesiyle biraz konuştuktan sonra odasına geçmeye karar verdi.
Merdivenlerden çıkarken karşısına on dört yaşında ki kardeşi Efe çıktı. İmalı imalı abisine baktı:
" Benim ultra yakışıklı , ultra zeki abim... "
Ateş sözünü kesti:
" Ne istiyorsun, Efe ? "
" Ah, iftira! Ne istiyeceğim ya ben senden. Sadece konuşmak istiyordum. Çok önemli bir konu hakkında. "
" Söyle, Efe. "
Efe kurnaz kurnaz gülümsedi:
" Kimdi o? "
" Kim kimdi? "
" O işte. Takside yanında oturan. İnkar edemessin. Bahçedeydim ve gördüm. Bir kızdı. Tam net görünmüyordu ama kız olduğuna eminim. "
Ateş gülümsedi ve Efe ile bir oyun oynamak istedi:
" Yengen. " dedi.
" Ne! Yen... Yengem mi? Sen ki on sekiz yıldır hiçbir kız arkadaşı olmayan sen mi? Kızın adı ne? Ne yapmaktan hoşlanıyor? Evine gittin mi? Kaç yaş... "
" Öf! Yeter! Bir en sevdiği rengi sormadığın kaldı! "
Ateş o an bu sorunun cevabını bilmediğini fark etti.
" En sevdiği rengi de mi biliyorsun? Hemen bunu anneme ve babama söylemeliyim. An... "
Efe annesini çağırmaya kalkışınca Ateş onu durdurdu.
" Şaka yaptım, abiciğim. Yok öyle bir şey. "
Efe şüpheyle Ateş' e baktı ve inanmadığını söylemeye çalışarak kafasını olumsuz anlamda salladı.
" Sana inanmıyorum. Kandıramassın beni. Anneme bunu söyliyeceğim. " dedi ve ardından yine bir adım attı . Ateş, kardeşinin kolunu tutarak:
" Saçmalama ya. Kız arkadaşım falan değil o kız. " dedi Ateş.
" Kimdi o zaman? "
Ateş düşündü düşündü ama bir cevap bulamadı. Sahi ya kimdi Rüya onun için?
" Bak, annemi boşuna umutlandırma. Ayrıca söylemessen ne istersen yaparım. " dedi Ateş ve söyler söylemez pişman oldu.
" Ne istersem mi? " diye sordu Efe.
" Hhhh... Yani aslında kitaplarıma ve gitarıma dokunman ve... "
Efe sözünü kesti:
" Beni onunla tanıştır. "
" Ne! Rüya' yla mı? Saçmalama. O... O çok asosyal. "
Efe, Ateş' in bu dediğinden sadece bir kelimeye odaklanmıştı.
" Rüya mı? Rüya. Demek Rüya. " dedi Efe ve ardından ekledi:
" Yengemle tanışmak istiyorum, itiraz yok. " dedi ve merdivenlerden aşağıya indi.
Ateş ise odasına geçti ve bir kaç saat ders çalıştıktan sonra bugün günlüğüne bir şeyler yazmaya karar verdi. Çekmecesinden günlüğü alıp şunları yazdı:

Ateş Ve KarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin