Korku daima vardı. Bazen çok şiddetli bazen ise çok alçak olurdu.
İyi okumalar!
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım.:-)
Karanlık.Karanlık.Tamamen Karanlık.
Ve aydınlık.
Gözlerimi hafifçe açtım.Başta anlam veremedim:Burası neresiydi? Ardından anladım : Bir hastane odasıydı burası.Başımda dikilen doktor veya hemşireye hafif açılan gözlerimle baktım. Genç bir erkekti.Elinde iğneye benzeyen bir şey vardı. Benzeyen diyordum çünkü henüz kendime tam anlamıyla gelememiştim. Ardından konuştu:
" İntikamımı senden alacağım, Rüya Alp! "
Ne? Bu adam ne intika...
Tekrardan karanlık.Karanlık.
Ve sonunda tekrardan aydınlık.Evet, aydınlık.
Karşımda ayakta dikilmiş babam ve yanında bir doktor.Babamın merak uyandıran gözleri doktora dikilmişti:
" Ne oldu doktor bey? Başta küçük bir üşütme demiştiniz! Kızım şimdi neden bu halde?"
"Kerem Bey başta küçük bir üşütme dediğim doğru fakat kızınızın damarlarında propanol denen zehirli bir madde bulduk. Buraya gelmeden önce böyle bir şey yoktu ama hastanemiz kesinlikle böyle bir şey yapmaz. İsterseniz kızınıza bakan hemşireyi çağıra..."
" Hayır, çağırmanıza gerek yok. Çünkü bizzat ben gidip kamera kayıtlarına bakacağım! " dedi babam sert bir sesle.
Devamını dinlemedim.Hemşire demişti.Evet, her şeyi hatırlamaya başlamıştım.
Bir hemşire vardı.Bir erkekti. Söylediği cümle ise aynen böyleydi:
" İntikamı senden alacağım, Rüya Alp! "
Bu sefer korkuyu kalbimin en derinliklerinde hissettim. Tıpkı annem gibi...
İki kız vardı. Sarışın ve esmer iki kız vardı. Bana acımışlardı. O yağmurda başıma gökyüzüne dikmiş 14 yılın acısını içimden çıkartmaya çalışmıştım.
Anlam veremiyordum.Sanki çıkmaz bir sokağa girmiştim.
O erkek kimdi ve benden ne istiyordu?
Düşüncelerimden babamın sesiyle sıyrıldım:
" Kızım, uyandın mı? Nasılsın? "
Ve yine aynı yalan:
" İyiyim. "
Korkuyu kalbinin en derinliklerinde hisseden birine " Nasılsın? " diye sorulmazdı.Ardından babam tekrar konuştu:
" 2 gündür uyuyorsun. Haberi duyar duymaz geldim. Ne oldu sana? Bir şey hatırlıyor musun? "
Ve daha birçok soru...Hepsini cevaplayamazdım çünkü başım ağrıyordu.
" Yağmur yağdığı sırada düşüp bayıldığımı tek hatırlıyorum. Başka bir şey hatırlamıyorum. "
Abartılacak bir şey değildi. Belki de ben yalnızca bir kabus görmüştüm. Tüm bu intikam zırvalıkları bir kabus olabilirdi. Emin olmadığım bir konu hakkında babamın kafasını yoramazdım.Bundan dolayı ona hiçbir şey söylemedim.
Konuyu değiştirdim:
" Doktor ve senin konuşmanı duydum baba."
Babam başını eğdi. Aniden başını kaldırdı ve konuşmaya başladı:
" Sen merak etme , kızım. Damarlarında ki zehri de doktorlar attı zaten. Bunu yapanı bir bulsam ona neler yapacağımı iyi biliyorum. Polisi aradım ama bu işin peşini bırakmıyacağım. Senden tek istediğim ne hatırlıyorsan onlara eksiksiz anlatman. Tamam mı? "
Konuşacak gücüm yoktu. Hafifçe başımı sallamakla yetindim.
Başka bir şey konuşmadık. Zaten on dakika sonra polisler de gelmişti.
" Rüya Alp, öyle değil mi? "
Başımı tekrardan salladım.
" Evinizin şoförü sizi okuldan almaya gelirken sokakta , yerde bulmuş. Orda ne yapıyordunuz? Hatırlıyor musunuz?"
Ne diyecektim? " Annemin ölümünü üstümden atamıyorum. O yağmurda ağlayıp çok üşüttüğüm için bayıldım ." mı diyecektim? Öyle söyledim çünkü başka söyleyebileceğim bir şey yoktu.
Bir sürü soru sordular. Hepsine hatırlamıyorum diye cevap verdim. Ardından babam polislerin birine dönüp konuştu:
" Ben kamera kayıtlarına bakılmasını istiyorum. Onlardan en azından bir şey çıkabilir. "
Polis onay verdiğinde babam da polisler de çıktı.
Ve ben kendimle, annemle ve de ruhumla tek başıma kaldım.
😞( Yazarın Anlatımıyla )
Hızlı ve sert adımlar. Önlüklü bir doktor. Hafifçe üzerinde ki önlüğün yakasını düzelti genç çocuk. O sırada kalbinin ne kadar da hızlı attığını düşündü. " Normal bir durum." diye düşündü. Sanki anormal bir durum olsa arkasına bakmadan kaçacağını hissediyordu. Sahi ya kaçar mıydı? Belki de korkusu korkaklık etmemeliydi.
Kapının önündeydi. " Belki de hayatımın dönüm noktasıdır. " diye düşündü. Kapının kolunu çevirip içeriye girdiğinde bundan emin olmuştu. Bugün onun hayatının dönüm noktasıydı.
Genç çocuk yatağa yaklaştıkça kalp atışları arttı. En son öldüreceği kızın yüzünü tamamen gördüğünde ise kalp atışları daha da fazla artmış zaten titreyen elleri daha beter bir hal almıştı.
İşte o an kendine bir şey itiraf etti. " Güzelmiş." diye düşündü. Sonra " Aptallık etme." diye mırıldanarak cebinde ki iğneyi çıkardı.
Daha fazla bekleyemezdi. İğneyi kızın koluna vurdu. Tam vururken kızın eli hafiften oynadı ve bir daha hiç oynamadı.
Bu bile genç çocuğun korkmasına yetmişti . Zaten korkmuyor muydu? İşte korku tam olarak buydu. Bazen çok şiddetli bazen ise çok alçak olurdu. Ama her daim vardı.
Son kez baktı genç çocuk Rüya Alp' e. Ve şöyle dedi:
" İntikamımı senden alacağım, Rüya Alp! "
Artık ne kızın güzelliği kalmıştı genç çocukta ne de o vicdan azabı.
Gözünü sadece intikam boyamıştı.
Sessizce odadan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Ve Kar
Romanceİlk duyuşta aşk... Rüya'nın monoton hayatı birdenbire değişmeye başlar. Kendini hastane ,karakol derken o bankta bulur. O bank ona sadece aşkı öğretmiyecek geçmişin sırlarını da açacaktır. Ateş ise babası gibi işkolik bir gençken kend...