Yaşadığım En Derin Aşk-3/Bölüm 13

1.2K 40 11
                                    

Merhabalar,
Yeni bölüm ile karşınızdayım. Çok fazla mesaj geldi, umarım bölümü seversiniz.
Yorumlarınızı bekliyorum,
Çooook öptüm ❤️

....

Asi gözlerini yavaş yavaş aralamaya başlamıştı, hatırladığı son şey Alaz ile arabada olduklarıydı, gerisi yoktu. Gözleri karanlığa alışınca karnının üzerindeki eli hissetti önce, sonra ise sol tarafındaki derin nefes alış verişini... Asi o kadar çok özlemişti ki bu ses ile uyanmayı...Hafifçe soluna dönerek Alaz'a bakmaya başladı, hemen ilerisindeki saat sabahın 4'ü olduğunu gösteriyordu. Nerede olduklarını bilmiyordu, Alaz onu buraya getirmiş ve bu yatağa yatırmıştı demek ki... Gözleri iyice karanlığa alışınca Alaz'ın yüzünü incelemeye başladı tekrar, eli istemsizce yüzüne gitti önce sonra da yüzünü okşamaya başladı. Asi artık bu aşk yüzünden delireceğini falan düşünüyordu, onsuz geçen haftalar boyunca çektiği hasret ve onsuz yaşama düşüncesinin içinde oluşturduğu yaralar hâlâ tazeydi. Bu yaraların ilacı olacak kişi de yanındaydı artık ama Asi sanki ona hiç ulaşamayacakmış gibi hissediyordu, bu his onu mahvediyordu hatta, Alaz'a bu kadar yakın olup aynı zamanda bu kadar uzak hissetmek istemiyordu. Kendisine sadece bir saat izin vermek istedi, Alaz'ın polis olması bundan dolayı gelişen olaylar, babasını tutuklamış olması.... ama en çokta kendisinden sonra hemen başkasını bulması Asi'ye çok dokunuyordu, bunu sindiremiyordu kendi içinde. Asi başkasına bakamazdı bile eğer o gün Alaz ile o kızı görmeseydi Tolga ile evlenmek fikrini asla kabul etmezdi, gerçi kabul ettiği şey sadece bir evlilik anlaşmasıydı... asla gerçek bir evlilik olmayacaktı ama Asi buna bile dayanamamış ve nişandan kaçmayı kafasına koymuştu. Asi bunları yaparken Alaz başka biri ile olmuştu, başkasına gözlerinin önünde sarılmıştı... Asi bir anda Alaz'ın yüzündeki elini çekti ve yatakta doğruldu. Alaz yanında derin bir uykuda gibiydi hâlâ... İçini yine bir kıskançlık kapladı, uykusuz kaldığı belliydi ve bu uykusuzluğun nedeni o kızla yaptıkları olabilirdi... Asi bir anlık öfke ile yataktan kalktı ve banyo olduğunu düşündüğü kapıya doğru ilerlemeye başladı. İçeri girip lambayı yakması ile aynadaki suratına bakmaya başladı, yatakta ağlamıştı, hissettiği kıskançlık duygusu şu an her şeyin üstündeydi, bugün yaşadıkları da ayrıca üzüyordu onu, ailesi onu red edecekti, babası hayal kırıklığına uğrayacaktı. Annesi ve ablası onu asla affetmeyecekti... Ablası... her şeyi bilip ona yalan söyleyen ablası... ona da kızamıyordu, kim bilir Alaz ile kendisini öğrenince ne büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı. Alaz 'ablan ilişkimizi biliyor Asi' dediği anda ablasının yüzündeki nefret ifadesini unutamıyordu, zaten ablası bunu yüzüne karşı da söylemişti üstelik... bu düşünceler ile Asi ani gelen kusma isteğine dayanamayıp kusmaya başladı, olaylar yüzünden bir şey yiyememesine rağmen midesinde ne var ne yoksa kusmuştu. Bebek yüzünden daha da dikkat etmesi gerektiği zamanlarda daha da kötü beslenir olmuştu, bir doktor adayı olarak bunların bebeğin sağlığına kötü geleceği olayını hep atlamamasını kendisine hatırlatıyordu ama uygulama kısmında duyguları ve yaşadığı kötü olaylar yüzünden asla başarılı olamıyordu.
...
Asi ne var ne yok kustuktan sonra kendini direk duşa attı  ve iyice yıkandı, Alaz'ın kendisine giydirdiği geceliği tekrar giydi ve saçlarını kuruttuktan sonra aynadaki yansımasına tekrar bakmaya başladı, duş biraz kendisine gelmesine yardımcı olmuştu, rengi biraz da olsa yerine gelmişti en azından. Duştan sonra bastıran ani açlık hissi ise Asi'yi zorlamaya başlamıştı. Kusma seansı sonrası midesi daha da boşaldığı için bebeğinin bir şeyler yemesi gerekiyordu. Banyodan çıkıp uyumaya devam eden Alaz'ı es geçti ve odadan çıktı, karanlık koridorda ilerleyerek mutfağı bulmayı amaçlıyordu. Nerede olduğu ile ilgili hiçbir fikri olmaması da işleri onun için daha da zor hale getiriyordu üstelik. Biraz ileriden sokak ışığının geldiği tarafa doğru ilerlemeye devam etti ve koridorun sonuna geldiğinde hemen sağ taraftaki mutfağı gördü. İçeriye girip lambayı yaktı ve direk buzdolabına ilerledi ve açtı. Artık açlıktan başının dönmeye başladığını hissediyordu. Buzdolabı doluydu ve birkaç kabın kapağını açınca içerisinde yemekler olduğunu gördü. Sarma dolu olan saklama kabını ve yoğurdu alarak dolabı kapattı ve balkona yakın tarafta olan masanın üzerine bıraktı. Birkaç çekmece karıştırıp çatalı da bulunca direk sarmalardan yemeye başlamıştı, sarma hayatında yediği en lezzetli sarmaydı kesinlikle ve yedikçe daha da çok yemek istemişti. Kendini sarmayı yemeye o kadar kaptırmıştı ki mutfak kapısına yaslanmış bir şekilde kendisini izleyen Çağla'yı fark etmedi Asi, sırtı ona dönük bir şekilde yemek yemeye devam ederken seslere uyanan Çağla Asi'yi daha yakından görmek için ona doğru yürüdü, ikizinin deli gibi aşık olduğu ve aşkından deli gibi acı çektiği kadınla tanışmak hem istiyor hem de istemiyordu. Ona karşı içinde karşı koyamadığı bir ön yargı vardı...
Çağla Asi'ye yaklaşınca,
'Afiyet olsun, köftede yapmıştım istersen ısıtabilirim.' dedi. Asi aniden gelen sesle aşırı korkmuş bir şekilde arkasına döndü ve gördüğü kişi ile beraber küçük çaplı bir şok geçirdi. Karşısında Alaz'ın geçen gün sarıldığı kız vardı, o yüzü ve saçları asla unutmamıştı, hemen ayağa kalkıp kıza nefret saçan gözlerle bakmaya başladı. Çağla Asi'nin bakışlarına anlam verememiş bir şekilde sorusunu tekrarladı,
'Yemek ister misin ?'
'Hayır, Alaz beni buraya mı getirdi? Senin olduğun eve.'
'Yani burada beraber yaşadığımızı düşünürsek başka bir yere götüremezdi.'
'Beraber mi yaşıyorsunuz? O adi herif beni beraber yaşadığınız eve getirdi yani.'
Asi ani bir sinir patlaması ile Çağla'nın yanından geçerek Alaz'ın olduğu odaya doğru yürümeye başladı. Alaz'ı öldürecekti, buna net bir şekilde karar vermişti. Çağla ise mutfakta ağzı açık bir şekilde hiçbir şey anlamamış olarak kalmıştı. Asi'nin arkasından gidip gitmemek konusunda bir karara varamadan Asi'nin arkasından kapattığı kapı sesini duydu ve koridora çıktı.
Asi odaya girer girmez lambayı açtı ve yatağa doğru yürüdü, Alaz'ın üstüne çıkıp ona vurmaya başlaması ile Alaz'ın uyanması bir olmuştu, uyanır uyanmazda yatakta üstüne çıkmış ve ağlayarak kendisine vuran Asi'yi görmüştü. Ne olduğunu, ona neden vurduğunu soramadan Asi ağlayarak ona vurmaya devam ederken bağırmaya başladı.
'Adi herif, beni bu eve nasıl getirirsin. Nefret ediyorum senden, sana aşık olduğum için kendimden daha çok nefret ediyorum. Bana bunu nasıl yaptın ya nasıl? Nasıl başka biri ile oldun?' Asi hem vurmaya hem de ağlayarak konuşmaya devam ediyordu. Alaz ise hiçbir şey anlamamış bir şekilde ağzı açık Asi'ye bakıyordu. Neye delirip saldırmıştı acaba diye düşünürken bir anda yatakta doğruldu ve kucağındaki Asi'nin kollarını tutup konuşmaya başladı,
'Noldu Asi? Neden delirdin yine ?'
'Bırak beni! Bırak...bırak gideceğim bu evden de...'
'Hiçbir yere gidemezsin Asi Hanım, sen de bebeğim de artık bu evde yaşacaksınız.'
'Tabi beyzadem, ben sen bebeğimiz bir de senin sevgilin muhteşem bir aile oluruz.'
'Ne saçmalıyorsun Asi, ne sevgilisi? '
'Gördüm adi herif, ona sarıldığını gördüm...Bırak beni...bırak dedim.'
'Tamam bırakacağım ama sende düzgünce anlatacaksın.' Alaz elini gevşettiği an Asi kucağından indi ve Alaz'a nefret dolu gözlerle bakmaya başladı.
'Anlatayım mı? Neyi? Ne kadar salak olduğumu mu? Tamam... ben onca yaptığın şeye rağmen sana geldim...babam Tolga ile evlen dediği günün sabahı her şeyi arkamda bırakıp sana geldim. Bebeği aldırmadım, sadece seni seviyorum hiçbir şey umrumda değil diyecektim. Saatlerce seni karakolun kapısında bekledim... ama sen... adi herif...nefret ediyorum senden.' Alaz duydukları karşısında ağzı açık bir şekilde kalmıştı. Asi ona mı gelmişti, ne zaman, nasıl?
'Ne zaman Asi, ne zaman geldin bana?'
'Nefret ediyorum senden... sen... sen beni nasıl aldatırsın... nasıl başkasına dokunursun?'
'Bunu başkası ile evlenecek olan sen mi soruyorsun Asi Kız?' Alaz Asi'nin neden bahsettiğini bilmiyordu ama kendisi başkası ile evlenirken Alaz'ı olmayan şeyler ile suçlayamazdı. Alaz bir anda yataktan çıkıp Asi'nin tam karşısında dikilmeye başladı, Asi ağlamaya devam ediyordu.
'Allah senin belanı versin.'
'Seni verdi ya Asi Kız, sana aşık olduğum gün verdi hem de.'
'Gerizekalı, anlaşmalı evlilikti bizimkisi... Tolga ile asla karı koca ilişkim olmayacaktı, sözleşme bile imzalattım ona ben. Buna rağmen yine de yapamadım, nişandan kaçıyordum sen geldiğin zaman. Sen beni bir şeyler ile suçlayacak konumda mısın? Sana geldim ama sen başkasıylaydın diyorum sana... beni nasıl aldatırsın. Nasıl başkasına dokunursun, sarılırsın... seni öldüreceğim Alaz, bana bunu yaşattığın için seni cidden öldüreceğim.' Dedikten sonra tam Alaz'a doğru hamle yapacakken ani bir acı ile olduğu yerde kaldı Asi, karnına bıçak gibi saplanıyordu resmen acı, aniden bir çığlık attı ve Alaz hemen yanına gelip,
'Ne oldu Asi, neden rengin attı.'
'Alaz bebek, aaaaaaaa... hastane Alaz çabuk...bebeğim.' Asi bir anda acı ile yere çöktü ve tekrar bir çığlık attı, ikinci çığlıktan sonra aniden kapı açıldı ve Çağla koşarak içeri girdi. Çağla'yı gören Asi ise sinirle beraber daha da çok acı çekmeye başladı ve bu acı ile beraber bilincini yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştı. Alaz, Asi'nin Çağla'ya olan bakışlarını tabi ki görmüştü ama daha tepki veremeden Asi bir anda bilincini kaybetmeye başladı. Hemen kızı kucağına alıp Çağla'ya hırka gibi bir şey alıp onu takip etmesini söyledi, seslere uyanan annesi ve kardeşi ise şok içinde neler olduğunu anlamak için odaya koşmuşlardı. Alaz ve kucağında Asi'yi görünce küçük çaplı bir şok yaşadılar,
'Anne Asi'ye bir şey oldu hemen hastaneye gitmeliyiz.'
'Tamam oğlum siz inin ben Kerem'i komşuya bırakıp geliyorum hemen.'
Alaz hemen yanında Çağla ile asansöre bindi ve inince hızlıca arabaya ilerlediler, Çağla arkaya yerleşip Asi'yi yanına yatırana kadar annesi de gelişmişti. Hemen ön koltuğa oturdu ve Alaz arabayı çalıştırmaya başladı. Olabildiği kadar hızlı bir şekilde ilerliyordu, arada bir arkasına dönerek Asi nasıl diye soruyordu...Çağla'nın ise yanındaki Asi'den bir cevap almaya çalışır gibi sürekli Asi diye seslenmekten başka bir şey gelmiyordu elinden. Belirli bir süreden sonra çiçekli açık renk geceliğin kenarına bulaşan kırmızılığı fark etti Çağla, Asi'nin bacalarına doğru kan akmaya başlamıştı, Çağla büyük bir korku ile,
'Alaz çabuk, Asi...Asi'nin kanaması var...daha hızlı.' Sözleri bitmeden Alaz hızını arttırmaya başladı, sürekli aynadan arkasına bakıyordu, gözlerinden mani olamadığı yaşlar dökülmeye başlamıştı. Annesi de direk arkasına dönmüş akan kanı peçete ile temizlemeye aynı zamanda Asi'nin başını okşayıp kendine gel kızım demeye başlamıştı. Hastaneye girdikleri anda hemen sedye gelip Asi'yi üstüne yerleştirdiler. Acil odasına doğru ilerlerken Alaz sadece bağırıyordu.
'Asi...hamile, yardım edin sevgilim hamile...kanaması var... yardım edin...'
Asi acil odasına alınır alınmaz Alaz olduğu yere çöküp ağlamaya başladı, annesi ve Çağla'da yanına çöktüler ve ona sarılıp destek olmaya çalıştılar. Alaz hem ağlıyor hem de konuşmaya çalışıyordu.
'Ben aynı acıyı tekrar yaşayamam anne... bebeğimi tekrar kaybettiğimi düşünmek bile beni mahvediyor...Asi...Asi'ye bir şey olursa ben yaşayamam.'
...
Yarım saat kadar bir zaman geçmişti ve Alaz asla sakinleşemiyordu. Kafasını bacaklarının arasına koymuş bir şekilde sadece ağlıyordu. Doktorun odadan çıkması ile herkes bir anda ayağa kalktı ve doktora doğru ilerledi. Alaz hemen doktorun yanına varıp,
'Asi...bebeğim...onlar nasıl?'
'Asi Hanım düşük tehlikesi yaşadı, bebekler şu anda iyi ama durum kritik, kanası da olmuş.'
Alaz doktorun dediklerini tek tek sindirmeye çalışıyordu.
'Asi...düşük tehlikesi ve bebekler.'
Alaz bebekler kelimesine takılıp tekrar sordu,
'Bebekler dediniz değil mi?'
'Evet, eşiniz ikizlere hamile, bilmiyor muydunuz? Az önce ultrason ile kontrol ettim, şu an iyiler ve sağlıklılar ama düşük tehlikesi devam ediyor. Stres, üzüntü yasak kesinlikle, kan testi de iyi değil vitaminleri eksik, kesinlikle çok iyi beslenmesi gerekiyor. Tekrar söylüyorum stres ve üzüntü kesinlikle yasak, bu sefer ucuz atlattınız ama bir sonra ki sefer Allah korusun...ikiz hamileliği zaten zorlu bir süreç iken bir de üstüne stres girerse üzücü şeyler yaşanabilir.'
Alaz ağzı açık bir şekilde doktorun söylediklerini dinliyordu, bebekleri ikizdi ama düşük riski vardı, Asi asla üzülmemeliydi, strese girmemeliydi.
'Tamam doktor bey, ikiz olduklarını bilmiyordum. Daha da dikkatli olacağım söz, gerekirse pamuklara saracağım karımı. Onu görebilir miyim?'
'Tabi, kendisine geldi zaten. Özellikle bir hafta boyunca hareket etmesi yasak.'
Alaz'a biraz yaklaşıp duyulmayacak bir şekilde,
'Bir hafta cinsel ilişki de yasak, bir hafta sonunda her şey yolunda devam ederse normal yaşamına devam edebilir.' Alaz yine doktoru hemen onayladı ve Asi'nin olduğu odaya doğru ilerledi. Kapıyı açıp içeri girdiğinde elindeki küçük bir kağıda bakan Asi'yi gördü, hemen yanına doğru ilerledi ve ultrason resmi olduğunu gördüğü kağıda kendisi de bakmaya başladı. Asi dalgın bir şekilde,
'İkizmiş Alaz, ben...ben bilmiyordum. Hamile olduğumu öğrendikten sonra hiç doktora gitmedim. Kendim idare edebilirim sandım...Bebeklerimiz ikizmiş. Cinsiyetleri bile belli olmuş' diyip tekrar ağlamaya başladı Asi,
'Çift yumurta ikizi, biri kız biri erkek. Bu nasıl oldu Alaz, seninde ikizin vardı değil mi?'
'Evet sevgilim, Çağla...biz de çift yumurta ikiziyiz.'
Sevgilim lafını duyan Asi cümlenin kalanını duymadı bile, bir anda kendine geldi ve Alaz'a nefret dolu gözlerle bakmaya başladı.
'Bana sevgilim deme, hemen annemi ara ve gelip beni almasını söyle.'
'Ne saçmalıyorsun sen Asi, doktor üzüntü, stres yasak dedi. Sakinleşir misin biraz, bak düşük tehlikesi geçirmişsin. Tekrarı olabilir dedi doktor, lütfen sakinleş...söz sen nasıl istersen öyle olacak.'
'Senden nefret ediyorum, senden uzak olmak istiyorum oldu mu?'
'Olmadı Asi Hanım, ben sensiz nefes bile alamıyorum, bir saniye bile uzak kalmam artık senden de bebeklerimden de...'
'Benden uzak kalamazken beni çok güzel aldattın ama...'
'Asiğğğ! Ben seni rüyamda, hayalimde bile aldatmadım. Aldatmayı aklımdan bile geçirmedim, beni terk ettiğinde sadece acı çektim...ne saçmalıyorsun sen ?' Alaz sinirlerine hakim olmaya çalışıyordu ama Asi asla Alaz'ı dinlemiyordu.
'Aldattın, bir de beni o kadının olduğu eve götürdün! Sen aşağı...' sözünü tamamlayamadan kapı açıldı ve Çağla elinde bir hırka ve yemek tepsisi ile içeri girdi, hemen arkasından gelen annesini görmeden Asi tekrar ağlamaya ve bağırmaya başladı.
'Bir de burayada mı getirdin sevgilini, nefret ediyorum senden! Hemen çık git buradan! Hemen! Çıkarken sevgilini de almayı unutma.'
Alaz şok olmuş bir şekilde ağlayan Asi ve kapıda ne olduğunu anlamaya çalışan Çağla ve annesine bakıyordu.
'O Çağla Asi, ikizim.' Alaz bütün olayı anlamıştı, Çağla'nın Cesur ile ayrıldığı hafta Asi ikisini sarılırken görmüş ve yanlış anlamıştı, büyük ihtimal evde de Çağla'yı görünce yanlış anlaması devam etmiş ve sinire ek olarak kıskançlık krizi de geçirmiş ve düşük tehlikesi atlatmıştı. Üstüne üstlük bu yanlış anlama az daha bebeklerini kaybetmelerine neden olacaktı.
'İkizin mi? Nasıl yani?'
'Bas baya Asi, ikizim Çağla, yanındaki de annem Mehtap. Seni götürdüğüm ev bizim aile evimiz, bir de küçük kardeşim var Kerem ama onu komşuya bıraktı annem hastaneye getirmemek için.'
Asi, ağzı açık bir şekilde kendisine anlamaya çalışıyor gibi bakan Çağla'ya bakıyordu. Her şey bir yanlış anlaşılma mıydı, bütün bu tehlikeyi bir yanlış anlaşılma için mi yaşamıştı. Asi'nin bakışları devam ederken Alaz tekrar konuşmaya başladı,
'Asi yanlış anlamış anne, Çağla ile tanışmadıkları için onu evde görünce benim sevgilim falan sanmış. Biraz kıskançtır da kendisi, siz yemeği bana verin ve eve geçin...Kerem korkar yalnız. Biz de Asi taburcu olur olmaz geliriz.'
'Tamam oğlum zaten doktor 1/2 saate çıkarırız dedi, Asi kızım besinsiz kalmış, bu yemekleri yemesi lazım.'
'Tamam annem siz gidin.'
Mehtap Göktürk Asi'ye sevgi dolu bir şekilde bakıp,
'Seni evimizde bekliyor olacağız güzel kızım, en sevdiğin yemek ne? Sana hazırlayayım?'
Asi istemsiz bir şekilde sarma dedi ve Mehtap Hanım evde var diye cevap verdi, Asi bunu zaten biliyordu, sarmalardan yemişti ve tadı damağında kalmıştı resmen. İkinci seçenek olarak ise bir şey diyemedi ve onun yerine Alaz cevap verdi.
'Ali Nazik ve pilav seviyor anne.' Asi Alaz'a bakıp kaşlarını çattı. Annesi tamam dedikten sonra odadan çıktı, Çağla'da geçmiş olsun diyip odadan çıktıktan sonra Alaz Asi'nin yanına yatağa oturdu ve yemekleri eliyle Asi'ye yedirmeye başladı. Asi konuşamıyordu, konuşsa bile ne diyeceğini bilmiyordu. Belirli süre geçtikten ve tüm yemeğini yedikten sonra Alaz tepsiyi kenara koydu, hemşirenin Asi yemek yerken getirdiği ilaçları suyla beraber uzatıp içmesini bekledi ve sonrasında Asi'nin elini tuttu.
'Bana geldin ve Çağla ile sarıldığımı gördün, yanlış anladın ve gidip o piç kurusu ile evleneceğini söyledin.' Asi'nin gözünden bir damla yaş düştü ve başı ile Alaz'ı onayladı.
'İkizler sürpriz oldu, stres ve üzüntü yasak ondan bütün bunları bu süreci atlattıktan sonra konuşuruz. Daha iyi hissediyor musun?'
'Evet iyiyim. Ben çok kıskandım Alaz, Çağla olduğunu bilmiyordum...'
'Tamam Asi, sonra konuşuruz. Stres ve üzüntü yasak...bebeklerimiz için riskli.'
'Bebeklerimiz, ikizler...ben...ben nasıl hissedeceğimi bilmiyorum.'
'Ben de.'
'Alaz'
'Efendim Asi'
'Yanıma uzanır mısın ? Kokunu özledim.'
Alaz Asi'ye hala kızgındı ama artık o ne isterse onu yapacaktı, stres ve üzüntü Asi için yasak kelimelerdi. Hemen istediğini yapıp ayakkabısını çıkardı, biraz kenara çekilen Asi'nin yanına uzandı ve ona sarıldı. Asi hemen kafasını Alaz'ın boynuna gömdü ve kokusunu içine çekmeye başladı.
'Seni çok özledim.'
Alaz cevap vermiyordu, Asi tekrar söyledi aynı sözleri,
'Seni çok özledim Alaz.' Alaz içinden o yüzden mi beni terk ettin demek istiyordu ama dışından onu üzmeyecek kelimeler seçti.
'Kelimeler sana olan hasretimi ya da özlemimi tarife yetmez Asi Kız.'
Asi duydukları ile çok mutlu olmuş bir şekilde Alaz'a sarılmaya başladı. Belirli bir süreden sonra ise gözleri kapandı ve uykuya teslim oldu. Yaklaşık bir saat kadar sonra ise doktor gelip gerekli şeyleri söyledi ve reçete ile beraber Asi'yi taburcu etti. Asi derin uykusunda olduğu için ki bu sefer ilaçları da bu derin uykuda etkiliydi, Alaz onu eve getirip yatağına yatırana kadar asla uyanmadı. Alaz eczaneye gidip geri geldikten sonra da uyumaya devam ediyordu, saat 15.00' a yaklaşırken kendine geldiğinde ise odada yalnız olduğunu fark etti. Üstünde farklı bir gecelik vardı, daha doğrusu tişört ve pijama. Diğer gecelik kan içerisinde kaldığı için çıkarmış olmalılar diye düşündü ve yataktan kalkarak odadan dışarı çıktı Asi, koridoru geçip seslerin geldiği salon olduğunu tahmin ettiği odaya girdi. Alaz Asi'yi gördüğü an yerinden fırladı ve hemen yanına gelip,
'Yürümen yasak Asi, hareket etmen bile yasak, düşük riski devam ediyor.'
'Tamam burada sizinle oturayım, sonra odaya taşırsın beni, olur mu?'
Asi üzülmesin diye Alaz ne derse yapmaya hazırdı. Hemen yanındaki koltuğa ilerledi ve Asi'yi de yanına oturttu. Çağla, annesi Mehtap Hanım ve onlu yaşlarında açık renk saçlı ve renkli gözlü bir erkek çocuğu vardı odada. Asi hemen gülümseyerek onlara bakmaya başladı. İlk konuşan Mehtap Hanım olmuştu ve,
'Şimdi daha iyi misin kızım?' Diye sordu.
'İyiyim efendim, sorduğunuz için teşekkür ederim. Ben çok özür dilerim sizi de endişelendirdim.'
'Olur mu öyle şey yavrum, sen ve torunlarım iyisiniz ya en önemli şey bu benim için.' Asi torunlarım lafını duyunca eli iyice belirginleşmiş olan karnına gitti ve gözlerinin dolmaya başladığını hissetti...
Asi bu sefer Çağla'ya döndü ve
'Özür dilerim Çağla, ben her şeyi yanlış anladım. Çok özür dilerim.' Dedi, şimdi Çağla'ya yakından bakınca bile Alaz ile benzerliklerini fark ediyordu, kardeş oldukları aşırı şekilde belli oluyordu. Kıskançlık ile saçma sapan davranmıştı kıza ve utançtan yerin dibine girmek istiyordu şu anda...
'Sorun değil Asi, sen iyisin ya hiçbir sorun yok. İyi uyudun mu? Yemek yemek ister misin? Annem sana saatlerdir yemek hazırlıyor.'
Asi biraz utanarak konuşmaya başladı,
'Evet, biz çok acıktık.' Dedi. Çağla hemen gülümseyerek ayağa kalktı ve mutfağa doğru ilerlerken,
'Hemen sofrayı kurayım, yeğenlerim ben ve ikizime çekmişlerse açlık en sevmedikleri olay olmalı.' Dedi ve güldü, yanındaki Alaz'da gülümsüyordu. Asi hemen önünde kendisine meraklı bir şekilde bakan Kerem'e odaklandı bu sefer, Asi'nin ona bakması ile Kerem hemen konuşmaya başladı,
'Yenge ben seni tanıyorum biliyor musun, abimin odasında bir sürü resmin var. Bir gece o resimlerden birine bakarak ağladığını görmüştüm hatta...'
'Kerem!' Küçük Kerem sözlerine devam edemeden Alaz'ın bağırması ile yerinden sıçradı ve hemen annesinin yanına gidip ona sarıldı. Abisine dilini çıkarıp konuşmaya devam etti.
'Yenge bir gece abimin Asi diye bağırarak rüyadan uyandığını da gördüm biliyor musun.'
'Kerem yeter, abinin kızacağı şeyleri anlatma lütfen.' Dedi Mehtap Hanım. Annesi onu uyarırken Alaz ise Kerem'i kulaklarından tavana asmayı düşünüyordu,
'Seni yer elması, ağzını bir daha açarsan kulaklarını koparırım.'
'Ama abi kulak şakalarından korktuğumu biliyorsun.'
'Sana şaka yaptığımı düşündüren ne oldu sincap?'
Kerem, abla diye bağırmaya başlayıp aynı anda mutfağa doğru koşmaya başlamıştı, annesi de ayaklandı ve 'Ben de Çağla'ya yardım edeyim' diyip salonda ayrıldı, Asi Kerem'den duydukları ile Alaz'a bakmaya başlamıştı zaten, Alaz onca zaman boyunca sadece acı mı çekmişti, Asi Alaz'a yaptığı haksızlıkları düşünmeye başladı istemeden. Alaz bir Soysalandı, kaçırılmıştı, kendisini büyüten babası öldürülmüştü, onun intikamını almak istedi diye kimse onu suçlayamazdı ki... Herkes çok acı çekmişti, istemeden gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı ve Alaz'a sarıldı bir anda, kafasını boynuna gömüp hıçkırarak ağlamaya başladı Asi, hem yaşadıkları hem de hamilelik hormonları duygusal olarak onu mahvediyordu. Alaz bir anda Asi'ye doğru dönüp gözyaşlarını sildi ve hafif bir tebessüm ederek,
'Bundan sonra ağlamak yok Asi, stres yok, üzüntü yok. Düşük riski hala devam ediyor, bu risk ortadan kalkıncaya kadar biraz daha dikkat etmemiz gerekiyor.' Asi Alaz'ın gözyaşlarını silmesine biraz müsaade etti ve bu arada sadece gözlerine baktı adamın, o kadar uzun süre bakmıştı ki Alaz'ın ilgisini çekti bu durum ve,
'Neden öyle bakıyorsun?' Diye sordu.
'İkizlerimizin gözleri sana benzer mi diye düşünüyordum. İkisi de sana benzesin istiyorum.' Ellerini Alaz'ın saçlarına doğru uzatıp okşamaya başladı aynı anda...
'Böyle ela gözleri olsun ikisinin de bir kumral saçları olsun aynı seninkiler gibi açık kumral ama...'
Alaz yüzünü Asi'nin boynuna gömüp kokusunu içine çekti, ufak bir öpücük bırakıp,
'Saçları kıvırcık olacaksa ben tamamım, bir de yanakları da seninkiler gibi olacak, benleri de unutmayalım. Benleri de senden alsınlar.' Asi kollarını Alaz'a dolayıp dudaklarına doğru hamle yapacaktı ki bir anda mutfaktan gelen ses ile birbirlerinden ayrıldılar, birkaç saniye sonra da salona Kerem girip yemeğin hazır olduğunu söyledi. Asi ayağa kalkacaktı ki bir anda ayakları yerden kesildi ve kendisini Alaz'ın kucağında buldu.
'Ne yapıyorsun Alaz.'
'Sana yürümek yasak Asi, bir süre benim kucağımda hareket etmek zorundasın. Buna tuvalet ve banyoda dahil. Doktor özellikle bir süre hareket etmesin dedi.'
Alaz kucağında Asi ile yürümeye başlamıştı. Asi hemen Alaz'ın dudaklarına bir öpücük kondurdu. Alaz öptüğü yeri dili ile yalayınca ise aynı yere bir öpücük daha kondurdu.
'Bir şikayetim yok sevgilim, hatta beni taşıman hoşuma gider.'
'Sessiz ol Asi annemler duyacak.'
'Özür dilerim, sadece seni çok özledim.' Dedi Asi Alaz'ın boynundaki ellerini biraz daha sıkılaştırarak. Alaz'dan bir cevap alamadan ise mutfağa varmışlardı.
....
Mutfağa girip Asi'yi hemen kapıya yakın olan sandalyeye oturttu Alaz ve yanına çektiği sandalyeye de kendisi oturdu. Annesi bir sürü yemek yapmıştı ve Asi yemekler için teşekkür ettikten hemen sonra yemeğe başladı. Kendisini çok aç hissediyordu, arada Alaz bazı yemeklerden tabağına koyuyordu. Alaz tabağına ne koyduysa itiraz etmeden yiyordu Asi, ikizlerinin ne sevdiğini ya da ne seveceğini biliyordu babası ve bu Asi'nin çok hoşuna gidiyordu...İkizleri olacaktı...düşününce şaka gibi geliyordu ama doğru olan buydu, ikizleri olacaktı.
....
Yemekler bitince Asi tekrar teşekkür etti ve hayatı boyunca yediği en güzel yemekler olduğunu tekrar ekledi. Çağla ile iyi anlaşmaya başlamıştı bu arada Asi, sohbetleri de çok hoşuna gitmişti. Çağla'nın yemek yapmaya olan ilgisi ile ilgili konuşmaları devam ederken, Alaz odaya gidelim mi diye sorunca başta itiraz edecekti ama Alaz buna fırsat vermedi ve,
'Dinlenmen gerekiyor Asi, doktor özellikle uzanman gerektiğini söyledi. Şimdi odamızda biraz dinlen akşam hep beraber salonda otururuz olur mu?' Asi odamız lafını duyduktan sonra yanaklarının kızarmaya başladığını hissetti ve bu ait olma duygusunun mutluluğu ile Alaz'a tamam dedi. Alaz ayağa kalkıp Asi'yi kucağına aldı ve odalarına doğru yürümeye başladı.
...
Odaya varıp Asi'yi yatağa yatırdı Alaz ve o da yanına uzandı, Asi hemen hareket edip Alaz'a sarıldı. Onsuz geçen günlerinden sonra bir saniye bile yanında ayrılsın istemiyordu. Alaz'da Asi'ye sarıldı ve saçlarını okşamaya başladı, Asi Alaz ona dokundukça vücudunu saran ateşe daha fazla direnemedi ve başını kaldırıp Alaz'ın dudaklarına hamle yaptı, Alaz ona karşılık verince ise onu direk üzerine çekerek tekrar yatağa uzandı, Alaz usulca dudaklarından öpmeye devam ediyordu, Asi başta bu öpücüklerden memnundu ama Alaz ne ona dokunuyor ne de dudaklarından başka bir yeri öpüyordu. Asi hamle yapıp Alaz'ın boynundan öpmeye başladı, bacaklarını tam Alaz'ın beline sarıp olayı ilerleteceği sırada ise Alaz geri çekildi. Asi anlamaya çalışır bir şekilde direk suratına bakıyordu Alaz'ın,
'Neden durdun Alaz, devam etsene çok özledim seni.'
'Olmaz Asi.'
'Ne demek olmaz, istemiyor musun?' Asi'nin gözleri dolmaya başlamıştı.
'İstiyorum ama bu benim elimde değil, doktor yasakladı.'
'Nasıl yani?'
'Düşük riski olduğu için sevişmek yasak.'
Asi utanmasa ağlayacaktı, göz yaşlarını zor tutuyordu resmen,
'Ne zamana kadar peki? Hamileliğin sonuna kadar dersen oturur ağlarım Alaz, utanma falan da umrumda olmaz.'
Alaz bir anda sesli şekilde gülmeye başladı,
'Sakin ol Asi, sadece düşük riski ortadan kalkana kadar. 1 hafta sonra kontrol var, doktor her şey yolunda derse normalimize dönebilirmişiz.'
'Ne normali ya 1 aydır bana dokunmadın bile.'
'Asi Kız sakin, tamam ben de seni çok özledim ve inan kendimi zaten zor tutuyorum. Benim isyan edip sitem etmem gerekirken sen benden beter çıktın. İkizlerimiz 4 ayı geçmişler, yani senin aşırı sevişme atakların 2. aydan sonra başlamış oluyor değil mi? Hormonların sevişme isteği ve uyku olarak mı döndü sana sevgilim.'
'Seni hep istedim Alaz, ama evet hamilelikten sonra birkaç katına çıktı. Şu an tek istediğim şey seninle sevişmek mesela.'
'Asi yapma zor tutuyorum kendimi zaten, ikizlerimizi düşün, cidden durum riskli...'
'Tamam tamam, bekleriz 1 hafta ne yapalım.' Asi tekrar Alaz'a sarıldı ve başını göğsüne koyup öylece uzandı. Belirli bir süreden sonra da nefes alış verişleri bir düzene girdi. Alaz tebessüm etti yine, sevgilisi yine ya uyuyordu ya da sevişmek istiyordu. Sanırım her şey yoluna girdi diye düşünmeye başladı....
....
Şebnem Arkan eşine söyledikleri ile kafasını önüne eğdi. Ne yapacağını bilemez bir haldeydi, gerçekler ortaya çıktığı an sadece kendisi ve eşi değil iki kızı da mahvolacaktı. Metin Arkan yüzünün rengi atmış bir şekilde, elindeki telefona doğru konuştu,
'Asi ile Alaz ayrılmalı Şebnem, Alaz gerçekleri öğrendiğinde bize olan nefreti ile neler yapar bilmiyoruz. Kızımız hamile diyorsun bir de, kesinlikle onları ayır, Asi'yi ve Rüya'yı alıp Kanada'ya git. Bir daha sizden asla haber alamasınlar. Ben de hapisten çıktığım zaman yanınıza gelirim.'
Metin Arkan kapalı görüş kısmından iletişim kuracakları telefonlara doğru acılı bir sesle konuşuyordu.
'Tamam Metin elimden geleni yaparım ama Asi çok aşık Alaz'a, adam nişana gelip kızı alıp gitti. Serhan koruma ordusu yığdı resmen onlar gitsin diye, Neslihan ise Alaz bir Soysalan Asi'de benim gelinim diyip olayı kapatmaya çalıştı.'
'İşte bu yüzden hemen gitmeniz lazım Şebnem, Soysalanlar asla bizi rahat bırakmaz. Hemen gidin.' Metin Arkan konuşurken arkasından gelen memur görüşün bittiğiniz haber verdi ve Metin Arkan,
'Hemen gidin.' Dedikten sonra görüş kısmından ayrıldı. Şebnem Arkan ise bir plan yapıp Asi'yi ve Rüya'yı buradan acil götürmesi gerektiğini düşünüyordu. Cezaevinden ayrılıp doğruca Tolga'nın yanına gitti...

Bambaşka Hayatlar, Aynı Aşk ve Dönülemeyen KararlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin