Hellö!!
Söz verdiğim gibi yeni bölümü bekletmeden paylaşıyorum. Umarım beğenirsiniz, bu evrendeki #AsLaz hikayemiz yavaş yavaş sona doğru yaklaşırken ben de buruk bir hüzün hissediyorum.
Yorumlarınızı bekliyorum. Çok öptüm😘😘....
Asi kabarık lacivert elbisesini son bir kez daha düzelttikten sonra aşağı inmek için kendini hazırlamaya çalıştı. Derin bir nefes alıp verdi... sonra bir nefes daha... olmuyordu, yapamıyordu. Bir anda içini yine aynı korku kapladı ve yapamayacağını düşünerek kalktığı sandalyeye tekrar oturdu. Tam karşısında makyaj yapan ablası Rüya'ya baktı, tekrar derin bir nefes alarak konuşmaya başladı,
'Abla ben bir odama gidip geleceğim, bence diğer küpeleri taksam daha güzel olur.'
Asi oldukça kabarık ve tek omzundan geçen bir şerit askılı elbise giyiyordu. Aşağıya doğru kabarık olmasının nedeni artık gittikçe daha da belirginleşen karnını saklamaktı. Elbisenin tülleri bu işte oldukça başarılıydı, saçları dağınık bir şekilde ensesinde toplanmıştı, şık elbisesini aynı renkte lacivert sarkıntılı bir küpe ile tamamlamıştı ablası. Aynaya bakmasını söylerken de 'çok güzelsin diye yinelemişti' tekrar. Makyajı ise günün anlam ve önemine binaen normalden daha koyuydu. Asi aynaya bakmamıştı bile, bebeğini alıp çekip gitmek istiyordu sadece...
'Bu küpeleri beğenmedin mi aşkım, hangisini takacaksın?' Diye sordu ablası.
'Babamın geçen yıl Ohrid'ten aldığı sallantılı inci küpeleri denemek istiyorum abla. Sen hazırlan ben onları deneyip, sonra da bir lavaboya girer gelirim.'
'Tamam canım.' Diye cevap verip makyajını yapmaya devam etti Rüya, Asi hemen odadan çıkıp kendi odasına doğru ilerlemeye başladı. Sabah 6'da ablası tarafından uyandırılıp hazırlanmaya zorlanmıştı. Dün gece oldukça geç saatte eve geldiğini düşününce uykusuzluktan bayılması gerekiyordu ama Asi sadece hissizdi, başka bir şey hissetmiyordu. 2 hafta sonra döndüğü evinde geçireceği tek gündü, sonrası planları gereği çok farklı bir şekilde gelişecekti. Asi bu düşünceler ile odasına girdi ve kalın perdeleri kapalı bir şekilde buldu, odanın karanlık olduğunu fark etti. Kapıyı kapatıp ışığı açtı ve arkasına dönmesi ile olduğu yerde kalması bir oldu. Kendine gelmeye çalışıyordu ama karşısında gördüğü kişi ile bu pekte mümkün değildi. Yatağının karşındaki tekli koltuğuna oturmuş ve başı arkasına yaslı bir şekilde tepkisiz duruyordu. Gözleri kapalıydı ama ayakları sinirden olduğu belli olan bir şekilde olduğu yerde hareket ettiriliyordu.
Asi kendisine gelmeye çalıştı, soğuk kanlı durmalıydı. Odaya gelirken amacı evden kaçmaktı, her şeyi bırakıp kaçmak istiyordu. Yapamayacağını bile bile bu işe girişmesi baştan hataydı ama karşısında gördüğü kişi ile kararını tekrar sorgulamaya başladı.
'Ne işin var senin burada?' Sorduğu soruya tepki olarak gözlerini açtı karşısındaki adam, ela gözleri nefretle bakıyordu.
'Seni tebrik etmeye geldim Asi Kız, neden? Kötü mü yaptım gelmek ile?' dedi. Konuşmasında en ufak bir duygu kırıntısı yoktu. Üzerinde beyaz bir gömlek vardı, düğmeleri yarısına kadar açıktı ve göğsünün bir kısmı açıktaydı, Asi derin bir nefes alma isteği duydu. Nefret etmek özlemi yok etmiyordu ne yazık ki. Vücudu deli gibi karşısındaki adamı istiyordu, hormonları 4. aya girmesi ile dehşet kötü bir duruma gelmişti. Ayaklarını gelişi güzel açmış bir şekilde duruyordu karşında bir de, siyah pantolonu ise beyaz gömleğine uyumluydu. Sanki davetli olarak gelmiş gibi şık giyinmişti bir de.
'Burada istenmiyorsun Alaz, defol git.'
'Neden Asi Kız? Eski sevgili kontenjanından davetiyem vardır diye düşünüyordum.'
'Defol git Alaz! Burada olmanı kimse istemiyor.'
'Neden?' Yine ruhsuz bir sesle konuşmuştu Alaz.
Koltuğun yanında uzattığı elini bir anda koltuğun kenarına koyunca Asi o ana kadar görmediği bir şeyi fark etti.
Alaz'ın elinde bir silah vardı...
...
Asi Alaz'ın kendisini vurmayacağını zaten biliyordu ama elinde bir silah ile ona nefret dolu gözlerle bakması ister istemez kendisini afallatmıştı. Amacının ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ama Alaz'ın yüzü o kadar ifadesizdi ki Asi asla anlamıyordu.
'O silah ne Alaz? Beni vurmaya mı geldin? Neden peki? Aldığın intikam yetmedi mi?'
'Seni vurmaya mı geldim...Biz hiç olmamışız sanırım Asi Kız. Sana kıyamayacağımı zaten biliyorsun diye düşünüyordum. Gerçi sen çok güzel kıyıyorsun... Bebeğimize kıydın sonuçta, için hiç acımadan hem de.' Alaz elindeki silahı beline koyup ayağa kalktı ve yavaşça kıza doğru yürüdü.
'Senin nasıl bir kadın olduğunu görememek benim aptallığımdı, ne oldu benim polis olduğumu öğrenince benden o kadar nefret ettin ki bu nefret sonucu o orospu evladına aşık olduğuna mı karar verdin, sonrada evleneyim mi dedin? Haaa Asi Kız, bebeğimi de bu yüzden mi öldürdün? Sana mani olacak diye mi?'
'Saçma sapan konuşmayı kes! Bebeğin tek sorumlusu sensin Alaz, sakın kendini masummuş gibi göstermeye kalkma, sen beni kandırdın... saçma sapan intikamın için kullandın... Hamile olduğumu sana söylemeye geldiğim gün polis olduğunu öğrendim, uğruna her şeyi yaptığın intikamını öğrendim. Ne yapmamı istiyordun? Aaa Alaz ne güzel intikam aldın, hadi ben hamileyim bebeğimiz ile mutlu olalım mı demeliydim?'
'Beni dinleyebilirdin?'
'Beni kandırdın Alaz, beni kullandın!'
'Sen...sen sadece saçmalıyorsun. Ben senin için ölüyordum Asi! Sen... Sen gerçekten hiçbir şeye değmeyen bir insansın. O evleneceğin kişi ile çok yakışmışsınız cidden.'
'Sakın beni bir şeyler ile suçlamaya kalkma aşağılık herif!' Asi sinirlerine hakim olamayarak Alaz'a doğru gitti ve yüzüne oldukça şiddetli bir tokat attı, Alaz yüzünün kızarmasına ya da tokatın acısına asla aldırmadı.
'Neden Asi Kız? Yalan mı? Bebeğimi öldürdüğün an kendini o Tolga orospu çocuğunun kollarına atmadın mı?'
Alaz bunun yalan olduğunu zaten biliyordu ama Asi'nin canını yakmak istiyordu. Asi ağlamaya başlamıştı, Alaz hem ona bu kadar acı yaşatıp hem de yalan yanlış şeylerle suçlayamazdı.
Yumruk yaptığı elleri ile Alaz'ın gövdesine vurmaya başladı. Hem ağlıyor hem de vurmaya devam ediyordu.
'Aşağılık herif, nefret ediyorum senden, ne geldiyse senin yüzünden geldi başıma zaten bir de utanmadan bana iftira mı atıyorsun. Beni kandıran sensin, ablam ile yatan sensin. İntikam uğruna her haltı yiyen sensin bir de üstüne beni mi suçluyorsun. Utanmaz herif.'
Alaz duyduğu şey ile bir anda şok oldu, Rüya'ya dokunmamıştı bile, ne yatması. Asi'nin kollarından tutu bir anda sırtını kapıya yasladı ve direk dudakları dudaklarına değecek kadar yaklaşıp.
'O takıntılı ablan sana ne dedi, ne yalanlar söyledi bilmiyorum ama ben ona hiç dokunmadım. İlk gün beni öpmesi dışında öpmedim bile, o da o anlık bir olaydı. Ne söylerse söylesin hepsi yalan. Ona inanmak ile büyük aptallık yapmışsın. Bunun için mi öldürdün bebeğimi? Ablan ile yattığımı düşündüğün için mi?' Alaz'ın yakınlığı Asi'ye asla iyi gelmemişti, vücudu deli gibi onu istiyordu, hormonları hiç yardımcı olmuyordu ona.
'Ablam neden yalan söylesin, beni zaten kandırdın...kullandın. Ben bir şey yaşamadım onunla demek onun için daha kolay değil miydi?'
'Ablan ilişkimizi biliyordu Asi, ne zaman öğrendi bilmiyorum ama ben evinize operasyona gittiğimde bana bunu söyledi.'
'Yalan söylüyorsun.'
'İnan güzelim sana operasyon konusunda bile yalan söylemedim, hep mecburdum dedim. Bitireceğim bu olayı dedim, bütün delilleri elde etmeye çalışıyordum. Neden biliyor musun?'
Asi'nin dudaklarına bir öpücük kondurdu, alt dudağını dudakları arasına alıp öylece kaldı ve bu öpücük ile beraber kızın bütün vücudu istekle titremeye başladı, Alaz Asi'yi öpmeye devam ederken aynı zaman konuşuyordu.
'Çünkü sana köpek gibi aşık oldum, aşkından gözüm döndü, kaç kez operasyonu batıracağım diye azar yedim... sayısını unuttum. Amacım intikam mı sanıyordun, bu doğru ama hep baban olmamasını istedim katilin, hep Zafer Demirhan'dır diye araştırdım. Onun üzerine gittim. Sonunda ne oldu? Ben her şeyi senin için yapmışken, kendimi defalarca tehlikeye atmışken sen ne yaptın sevgilim? Anlayıp dinlemeden beni terk ettin, gidip bebeğimizi aldırdın. Üstüne üstlük bir de babamın katilinin oğlu ile evleneceksin.' Alaz öpüşmenin şiddetini arttırdı ve öpüşmenin başından beri sakin kalmaya ve karşılık vermemeye çalışan Asi'nin ağzından bir inleme döküldü.
'Beni özlüyorsun değil mi Asi Kız, bana olan aşkın zaten yalan dolan onu anladık o kesin ama vücudunun vücuduma tepkileri gerçekmiş demek ki, şimdi bana söyle Asi kız.' Bir anda öpüşmeyi bitirip Asi'nin çenesini tek eli ile kavrayıp sıktı. Gözünde karanlık bir ifade vardı,
'Beni özledin mi?' Elleri göğüslerine gidip onları sıktı ve boynuna bir öpücük bıraktı,
'Bırak beni Alaz, ikimiz ile ilgili her şey zaten bitti.' Asi ayakta kalabilmek için arkasındaki kapının koluna tutunmak zorunda kaldı. Alaz hiç istifini bozmadan kıza dokunmaya ve boynundan öpmeye devam ediyordu. Göğüslerinden sonra elleri yavaşça karnına doğru indi ve o anda Alaz küçük çaplı bir şok yaşadı. Öpülmenin etkisi ile kendini çoktan Alaz'a bırakmış olan Asi ise Alaz'ın ne yaptığını çok sonra algılayabildi.
'Asi...Asi...sen yapmamışsın...' Alaz iki elini de karnının üzerine koymuş ve hamile olduğu net bir şekilde belli olan Asi'nin yüzüne bakıyordu şimdi. Asi bir anda Alaz'ın kollarından kurtulup birkaç adım uzaklaşmıştı. Nasıl böyle bir hata yapmıştı, ona dokunmasına nasıl izin verirdi. Asi Alaz'dan daha da uzaklaştı ve ona arkasını döndü, şimdi ne yapacaktı...Alaz hamile olduğunu anlamıştı işte... Arkasından gelen ayak seslerine aldırmadan derin nefesler alıp vermeye başladı. Alaz ise şok içerisindeydi resmen, Asi bebeği aldırmamıştı, kıyamamıştı demek ki...
Asi'nin arkasında kıza sarılıp yüzünü boynuna gömdü Alaz, kokusunu içine çekti doyasıya... Hasretinden uyuyamadığı, çektirdiği acılar yüzünden derbeder olduğu kadına daha da sıkı sarıldı sonra... Elleri istemsizce iyice belirginleşmiş olan ama elbisesinin sakladığı karnına gitti tekrardan. Asi'nin tekrar ağlamaya başladığının farkındaydı,
'Ağlama Asi...bebeğimize kıymamışsın...ben ne diyeceğimi bilemiyorum.'
'Yapamadım, senden ne kadar nefret etsem de ona kıyamadım. Benim de bebeğim o.'
'İkimizin bebeği Asi Kız, ikimizin bebeği.' Alaz kızın boynunu öpmeye devam ediyordu, Asi ise gerçeği söyleminin rahatlığını yaşamış ve biraz da olsa sakinleşmişti. Sonrasında ne olacağı umrunda bile olmayan bir şekilde başını Alaz'ın omzuna yaslamıştı,
'Beni buradan götür Alaz, başından beri hataydı zaten. Nişan falan olmayacak, götür beni buradan.'
Alaz duyduğu cümle ile gerçek dünyaya döndü bir anda, Asi hamileydi ve onun çocuğunu taşırken başkası ile evlenecek miydi, Alaz gelmeseydi olacak olan bu muydu? Asi adamın suratındaki duygu değişimlerini net bir şekilde gördü, ne için olduğunu anlayamadı ama, tamam hamile olduğu ve çocuğu aldırmadığını öğrenmişti, Asi ona beni buradan götürde demişti. Sorun neydi ?
'Noldu Alaz, ne bekliyorsun? Götür beni buradan.'
'Sen karnında benim çocuğumla mı nişanlanıyordun? 1 hafta sonra da evlenecektin? Amacın neydi Asi? Bu nasıl bir saçmalık!'
'Bunu mu konuşacağız şimdi Alaz? Tamam aldırmadım çocuğu, senin anlatacağın her şeyi de mantıklı bir şekilde dinleyeceğim. Hamileyim ben hormonlarım yüzünden bazen ani tepkiler verebiliyorum.'
'Ani tepkin beni terk etmek, bebeği aldırdım demek ve başkası ile evlenmek mi? Ne yapacaktın bebeği başka bir yerde doğurup bana hiç göstermeyecektin değil mi? Haberim bile yok nasıl olsa. Ben bunları hak etmedim Asi Kız, bu kadarını cidden haketmedim.'
'Bunları sonra konuşalım Alaz, ben de sana hâlâ kızgınım. Sadece bu nişan saçmalığından kurtulmak istiyorum. Bu odaya neden geldim sanıyorsun? Kaçacaktım, yani nişanlanmayacaktım, zaten sana olan sinirim ile bir anda verilmiş bir karardı. Şimdi beni buradan götür.'
'Gideceğiz Asi Kız, benim bebeğim karnındayken zaten başka bir şeyi aklından bile geçirme ama seninle işimiz daha bitmedi. Bana bu yaptıklarının sonucu senin için zorlu olacak, affetmeyeceğim seni.'
'Ben de seni affetmeyeceğim Alaz, ama yeter götür beni buradan artık. Aşağı koruma ordusu dolu, elimizi kolumuzu sallayarak çıkamayız. Hamile olduğum için kafama göre her yerden de atlayamıyorum. Ne yapacağız.'
'Beni bu kadar hafife alman üzücü.' Deyip kızın elini tuttu ve diğer eline de silahını alıp odadan çıktılar. Asi Alaz'ın elindeki silahtan korkuyordu ama aynı zamanda buradan başka bir çıkış yolunun olmadığını da biliyordu. Yavaşça merdivenden inmeye başladılar, Asi'nin elbisesi çok kabarık olduğu için rahat hareket edemiyordu, Alaz ise onun yürüyüşüne uyum sağlayarak devam ediyordu. Merdivenler bitince Alaz bilerek kapıya değilde salona doğru ilerledi ve orada oturan kalabalığa yaklaştı. Öz anne ve babası Soysalanlar dahil olmak üzere herkes oradaydı, Elif bile Ali ile beraber oradaydı. Alaz bu görüntü ile biraz şaşırmış ve bakışlarını hemen toparlamıştı, Elif ve Ali, Asi'yi vazgeçirmek için gelmişlerdi nişana ama bir anda Alaz'ı bir elinde silah diğer elinde Asi ile salonun ortasında görmeyi beklemedikleri kesindi. Herkes şok olmuş bir şekilde onlara bakarken ilk hareket eden Elif oldu ve silahını eline alarak Alaz'a doğru gitti ve onu korumak için yan tarafına geçti.
'Ne işin var Elif senin burada?'
'Ali ile beraber Asi'yi vazgeçiririz belki diye geldik ama ihtiyaç kalmamış sanırım.'
Elif'in korumalara silahını kaldırdığını ve Alaz'ı korumaya çalıştığını göre Ali'de direk kardeşinin diğer tarafına geçti ve diğer korumalara karşı konumunu aldı. Şebnem Arkan şok içerisinde Asi'ye ne yaptığını bu saçmalığın ne olduğunu soruyordu. Rüya ise sinir krizi geçirir bir halde ağlamaklı bir şekilde Alaz'a bakıyordu sadece. Eline hemen telefonunu alan Serhan Soysalan birkaç kelime söylemiş ve hemen kapatmıştı telefonunu. Neslihan Soysalan ise oğluna ve Asi'ye endişeli bir şekilde bakıyordu.
Tolga Asi'ye doğru bir adım atacakken hemen ayağının yanına, yere bir kurşun isabet etti, Alaz silahını direk Tolga'ya çevirmişti. Tolga'ya bakarken ki surat ifadesi çok korkunçtu...
...
Alaz bir elinde silahı diğer elinde Asi ile tam karşısındaki manzaraya tiksinerek bakıyordu.
'Demek benim hamile sevgilimi bu orospu çocuğu ile evlendirip çocuğumu benden ayıracaktınız ha, öyle mi?'
Hamile lafını duyan herkesin ağzı açık kalmıştı. Elif hemen yanındaki Asi'ye dolu dolu gözlerle bakmıştı, Ali'de derin bir oh çekmişti hemen. İkisi de bebeğin aldırılması olayıyla ilgili kendilerini de suçlayıp vicdan azabı çekiyorlardı.
Şebnem Hanım şok olmuş bir sesle,
'Asi saçmalamada buraya gel, ne işin var onun yanında. O adam babandan intikam almak için seni kullandı. Ablanı kullandı...' cümlesini bitiremeden Alaz onun konuşmasını böldü.
'İntikamım için bu operasyona başladığım doğru ama Asi'yi kullandığım kısmı yalan Şebnem Hanım, kızınıza aşık olduğumu onu nasıl deli divane gibi aradığımı siz de biliyorsunuz. Diğer kızınıza gelirsek ise o tamamen operasyon içindi evet ama kendisini asla kullanmadım. Size nasıl yalanlar söyledi bilmiyorum ama kendisine dokunmadım bile. Eğer inanmıyorsanız son güne kadar attığı bütün mesajları size okutabilirim ya da bu bir operasyon olduğu için her telefon konuşmamızın kayıt edildiği gerçeği ile o konuşmaları size dinletebilirim. Benim bu operasyon boyunca tek bir kural dışı hareketim oldu o da Asi'ye aşık olmak. Yalancı kızınız, dolandırıcı eşiniz ya da sizinle bir ters durumum olmadı. Eşiniz zaten hapiste cezasını çekiyor olduğu için de tek hesabım sevgilime yamamaya çalıştığınız yanınızdaki orospu çocuğu ile, bilmem anlatabiliyor muyum?'
Alaz konuştukça yalanları ortaya çıkan Rüya ağlama krizine girmişti, Şebnem Arkan ise şok içinde ağzı açık bir şekilde ayakta dikiliyordu. Asi Rüya'nın hareketlerinden zaten yalan olduğunu anladığı bilgilerin ağırlığının üzerinden kalkmasının rahatlığını yaşıyordu. Alaz onlar birlikte iken ablası ile olmamıştı ama geçen hafta sarıldığı sarışın kız aklına gelince içini yine bir burukluk kapladı. Asi acılar içinde kıvranırken Alaz başka kızlarla görüşmüştü, bir anda elini çekmek istedi ama Alaz elini öyle sıkı tutuyordu ki eli gevşemedi bile, sadece onun elini çekmeye çalıştığını fark eden Alaz yandan ters bir bakış atmıştı. Asi hemen buradan gitmek istiyordu, bu nişan olayı başlı başına saçmalıktı, Asi buradan gitmek ve Alaz'a saldırmak istiyordu. Nasıl başka bir kıza sarılmıştı, başka bir kızla olmuştu. Biliyordu asla sırası değildi bu kıskançlığın ama elinde de değildi. Hormonları onu daha da takıntılı bir kadın haline getirmişti.
....
Şebnem Arkan, Asi'yi ikna edip Alaz'dan uzaklaştırmak zorundaydı, elindeki son kozu kullanarak onu ikna etmeye çalıştı.
'Asi babana verdiğin sözü unutma, Tolga ile evlenmek zorundasın. Saçmalamayı bırak ve o adamdan uzaklaş.'
'Hayır anne, başından beri hataydı...Alaz gelmeseydi de ben yapamayacaktım... yapamam anla beni. Affedin beni...'
Asi Alaz'ın kolundan çekerek ona dönmesini sağladı ve gidelim Alaz dedi.
'Gideceğiz Asi Kız ama önce benim görülecek küçük bir hesabım var. Babamı Zafer Demirhan öldürtmüş malum, ben baba acısı yaşadıysam onun da en azından evlat acısı yaşaması mantıklı bir adım bence.'
Asi korku ile yerinden sıçradı, Alaz Tolga'yı öldürecekti... Demek ki bu yüzden gelmişti, Asi'ye nefret kusmak ve Tolga'yı vurmak için. Herkesin korkudan yüzü kireç gibi olmuştu. Konuşmanın başından beri sessizce bekleyen Serhan Soysalan ilk kez Alaz ile konuştu.
'Oğlum saçmalama, Zafer Demirhan zaten ömrü boyunca hapiste kalacak, sen neden durduk yere katil olasın. Hem Tolga'nın ne suçu var.'
'O adamın oğlu olmak başlı başına bir suç zaten ama bir de işin içine benim sevdiğim kadın ile evlenmeye çalışmak ve bebeğimi benden saklamak giriyor. Benim olanlara göz koyulmasını sevmem.'
Tolga sinirli bir şekilde öne atıldı ve bütün korumalar silahlarını Alaz'a çevirdi.
'Lan piç kurusu Asi'yi ben seviyordum, aylarca sana ona olan aşkımı anlattım. 5 yaşından beri seviyorum onu hem de, sen geldin ve onu benim ellerim arasından aldın. Bırak Asi'yi de seni öldürmeden hemen buradan defolup git.'
'Asi'yi senin elinden almadım Tolga salağı, o hiçbir zaman senin olmadı. Biz aşık olduk ve bazı şeyler elimizde olmadan gelişti. Yani seninle alakalı hiçbir şey yok ortada. Ama senin benim hamile sevgilimi evlenmek zorunda bırakman olayı var mesela.'
Asi Alaz'ı sakinleştirmeye çalışıyordu ama Alaz asla oralı bile olmuyordu.
'Alaz o bir şey yapmadı, indir şu silahını da gidelim. Babalarımız istedi evliliği, bak onun bir suçu yok o da benim gibi kabul etmek zorunda kaldı.'
'Sen karışma sevgilim, bu herifin seninle ilgili bir durumu zorla kabul edeceğine beni kimse inandıramaz.'
Elif hemen yanında huzursuz bir şekilde konuşmaya başladı.
'Alaz al Asi'yi de gidelim buradan, Tolga kötü biri değil aylarca aynı evde yaşadım onunla, babası gibi değil inan bana.'
Ali de konuşmuştu ve
'Hadi kardeşim, al sevdiğin kızı da gidelim buradan, bak annem çok korkuyor sana bir şey olacak diye. Babamızın kalbi de var biliyorsun.'
'Olmaz, önce biz ödeşeceğiz. Sonra ben Asi'yi alıp gideceğim.'
'Alaz sen polissin, komisersin! Ne demek birini vurmak.' Diye bağırmıştı Elif.
'Babamı öldürdüler Elif, sen de biliyorsun bunu, senin de baban gibiydi. Ben neden polis olduysam sen de o yüzden olmadın mı? İkimizde onu örnek alıp onun yolundan gitmedik mi?'
'Öyle, ikimiz de Levent babamın yolundan gittik. Kendi elleri ile polis koleji sınavlarına hazırladı bizi, ikimizde iyi insanlar olalım istiyordu çünkü, senin gelip birini vurmanı ve katil olmanı değil. Anneni düşün, Çağla ve Kerem'i düşün. Gerçek anne ve babanı düşün, Ece'yi ve Ali'yi düşün belki de en önemlisi yanında senin çocuğunu taşıyan Asi'yi düşün.' Alaz bir an olsa da afalladı ve korkudan yüzü bembeyaz olmuş Asi'ye baktı, yine ağlamaya başlamıştı. Bu arada onlar konuşurken evin içine silahlı korumalar gelmeye ve Zafer Demirhan'ın korumalarına silah çekmeye başlamışlardı. Serhan Soysalan'ın Alaz gelir gelmez neden telefonuna aşıldığı belli olmuştu. Oğlunu buradaki silahlı adamlardan korumak için kendi korumalarını çağırmıştı. Alaz Asi'den sonra Serhan Soysalan ile göz göze geldi, hâlâ ayakta olan adamın rengi biraz kızarmış gibiydi, eli ara ara kalbine gidiyordu, annesi Neslihan Soysalan ise ağlıyordu. Tekrar Asi'ye döndüğünde el ele tutuştukları elini alıp karnına dokundurdu. Asi elini karnına götürür götürmez bir hareket hissetti Alaz, bebeği...hareket etmişti.
'Korkuyor Alaz, huzursuz olduğunda bu kadar çok hareket ediyor. Şu an benden kaynaklı aşırı huzursuz. İkimizde korkuyoruz, hadi gidelim buradan. Nolursun....' Alaz bebeğin hareketi karşısındaki şoku hâlâ atlatamamışken Serhan Soysalan tekrar konuşmaya başladı.
'Al Asi'yi ve git buradan Alaz, merak etme kimsenin size zarar vermesine izin vermem. Gidin hadi...'
Duydukları yüzünden çılgına dönen Şebnem Arkan tekrar bağırmaya başlamıştı,
'Asi hayır! O adamla falan gidemezsin. Seni silerim, baban da ben de seni sileriz. Hemen yanıma gel ve o adamdan uzaklaş.'
'Yapamam anne, sana ve ablama inanıp zaten saçma sapan kararlar verdim. Bebeğimin babası o, hiçbir şey bu gerçeği değiştirmiyor. Ben ona kızgın olsamda bebeğimin bir suçu yok, babası ile olmayı hak ediyor.'
'Saçmalama Asi! Sana yanıma gel dedim.'
'Hayır Anne, üzgünüm.'
'Asi...'
'Yeter Şebnem, Alaz'dan herhangi biri gibi bahsetmeyi kes. O benim oğlum, Alaz Soysalan o! Asi'de benim gelinim. Hemen evlenecekler ve çocuklarını büyütecekler, sen de paşa paşa anneanne olacaksın, bunu kabulleneceksin. Tıpkı benim babaanne olduğum gibi...' Neslihan Soysalan Alaz'a büyük bir sevgi ile bakıyordu, Alaz şaşkınca konuşmaları dinledi. Şebnem Arkan hâlâ itiraz eder bir tavır ile devam ediyordu, Rüya'da ona katılmış ve ikisini onu aldatmakla suçlamıştı. Asi'ye beni kandırdın, senden nefret ediyorum, senin gibi kardeş olmaz olsun demişti.
Tolga tam Alaz'a doğru bir atak yapacağı sırada ise Serhan Soysalan'ın emri ile bir koruma direk kafasına bir silah dayamıştı. Bütün bu olaylardan sonra Alaz biraz şaşkın birazda Asi yüzünden tedirgin bir şekilde silahını beline geri koydu ve Asi'nin elinden çekip çıkışa doğru yürümeye başladı, bütün korumalar kendilerine uzatılan silahlar yüzünden etkisiz kaldığı için kimse hareket edememişti. Evden çıkıp Alaz'ın arabasına doğru ilerlediler, Asi hemen yan koltuğa oturup kemerini bağlamıştı. Alaz hala kafası karışık bir şekilde arabanın yanında duruyordu. Onlar evden çıktıkları anda Ali Soysalan'da eline bir silah almış ve Elif ile beraber kapıda herkese silahlarını tutup dışarıya çıkmalarına engel oluyorlardı.
....
Alaz arabaya bindi ve direk evin olduğu bölgeden çıkmaya başladı. Asi'yi rahatsız etmeyecek bir hızla sürmeye çalışıyordu arabayı. Site arazisinden çıkıp evine doğru ilerlemeye devam etti, asla Asi'den tarafa bakmıyordu, konuşmak için evi bekleyebilirlerdi hem o zamana kadar Alaz kafasını toparlayacağını da düşünüyordu.
Asi hala yaşadığı günün korkusunu hisseder bir durumdaydı, elini karnından asla çekmiyordu, bebeğinin varlığı ona farklı bir güven hissi veriyordu. Arada bir Alaz'ın yüzüne bakmaktanda kendini alamıyordu, onu o kadar uzun zamandır görmüyordu ki özleminden ağladığı geceler aklına geliyordu. Alaz'a bakarken uyuyakaldı Asi, elleri karnında bebeğini hissederek uyumak yeni alışkanlığıydı artık.
....
Alaz evlerinin önüne gelip, yol boyunca ilk kez yan tarafına dönünce uyuyan Asi ile karşılaştı. Elleri karnının üzerinde mışıl mışıl uyuyordu resmen, bu görüntü ile Alaz saatler sonra ilk kez Asi'ye inceleyen gözlerle baktı. Kız çok azda olsa kilo almış ve yanakları renklenmişti. Hemen arabadan inip diğer tarafa geçti ve Asi'yi uyandırmadan kucağına alıp eve doğru yürümeye başladı. Asi'nin uykusu ağırdı ama yine de yavaş hareket ediyordu, bugün çok korkmuştu ve bebeğinin de bundan etkilendiğini biliyordu...
....
Apartmana girip asansöre bindi ve 6.katın düğmesine bastı, Asi hala uyuyor ve arada bir uyurken konuşma alışkanlığına devam ediyordu. Cümleleri artık daha açık bir şekilde duyuluyordu
'Seni çok özledim Alaz.' Dedi boğuk bir sesle Asi.
'Yalan söylüyorsun.'
'Söylemiyorum, seni çok özledik...Ben de bebeğim de...'
Asi uyumaya devam ediyordu,
'Bebeğim seni çok seviyor biliyor musun. Ne zaman ismini söylesem hep hareket ediyor.'
'Öyle mi...bu güzel... ben de bebeğimi çok seviyorum, onu kaybettiğimi düşünmek bile beni günlerce mahvetti.'
'Beni sevmiyor musun? Ben seni çok seviyorum...' lafını bitiremeden hareket edip Alaz'ın kucağında yeni bir konum almaya çalışmıştı.
'Sana çok kızgınım Asi, hayatımda hiç kimseye bu kadar kızgın hissetmemiştim.'
'Ben seni çok seviyorum...sensiz nefes bile alamıyorum. Demiştim sana ikimiz arasında ben daha çok seviyorum.'
'Yine yanılıyorsun...ben daha çok seviyorum...Asi Kız...' konuşmasına devam edemeden asansör açıldı ve Alaz koridorda evinin kapısına doğru ilerlemeye devam etti ve önüne gelince kapıyı çaldı.
....
Saat hâlâ erken olduğu için kimsenin uyuduğunu düşünmüyordu. Belirli bir süre sonra kapıyı Çağla açtı ve ağzı açık bir şekilde önündeki manzaraya baktı, annesi içeriden kim geldi diye soruyordu. Alaz diyebildi Çağla kontrol etmeye çalıştığı sesi ile, annesi bir anda ayaklanıp,
'Nerede o sıpa, anlatsın bakalım sabahın köründe çıkıp nereye gitmiş. Zaten günlerce eve gelmemişken hâlâ bu tavırlarına neden...' Mehtap annesi gördüğü görüntü ile konuşmaya devam edemedi, oğlu kapının önünde kucağında abiye elbise giymiş ve uyuyan bir kızla duruyordu. Alaz kendisine şok içinde bakan annesi ve kardeşine izin verecek misiniz? Asi'yi yatağa bırakacağım dedi. İki kadın o anda ağızları açık bir şekilde onlara baktıklarını fark ettiler ve geri çekildiler. Alaz hemen ayakkabısını kapıda çıkarıp içeri girdi. Çağla'ya Asi'nin ayakkabılarını çıkarttıktan sonra kendi odasına doğru ilerlemeye başladı. Annesi ve Çağla da arkasından geliyordu. Belirli bir süre sonra Kerem'de aralarına katılmış ve Alaz'ın yatağının üzerine bıraktığı Asi'ye gözleri kocaman açılmış bir şekilde bakıyordu. Alaz Çağla'ya dönüp Asi'ye gecelik ya da rahat eşofman tarzı bir şeyler getirmesini istedi. Asi bu arada yatakta iyice yayılmış ve uyumaya devam ediyordu. Alaz odadan çıkıp kapıyı kapattı ve kendisine açıklama yapmasını bekler gibi bakan annesine baktı.
'Asi...anne... aldırmamış bebeğimizi...başkası ile nişanlanacaktı...yani ailesi zorluyordu.' Derin bir nefes alıp konuşmaya devam etti,
'İzin veremezdim anne, ne kadar kızsam da çok seviyorum. Hem bebeğimizi aldırmamış, aldım buraya geldim. Yolda yorgunluktan uyudu.'
'İyi yapmışsın benim canım oğlum, gelinim ve torunum tabi ki burada olacaklar.' Onlar konuşurken Kerem o abla benim yengem mi diye sormuştu ve annesi evet Kerem senin yengen o demişti. Alaz'ın yüzüne bir tebessüm yerleşti o anda, bu arada Çağla elinde kıyafetler ile geldi ve onları Alaz'a uzattı. Alaz kıyafetleri alıp odaya gidecekken Çağla bana olanları anlatmayacak mısın diye sordu. Annesi ben anlatırım dedi ve iki çocuğunu da alıp salona doğru yürümeye başladılar. Alaz odaya girdi ve hala derin bir uykuda olan Asi'nin yanına gitti, üzerindeki kıyafet çok ağır ve rahatsız görünüyordu. Alaz Asi'yi yataktan azda olsa kaldırıp dizine yasladı ve kıyafetinin fermuarını açtı, elbise tek çekişte Asi'nin üzerinden çıktı ve kız iç çamaşırları ile kaldı. Karnı tahmin ettiği gibi baya büyümüştü Asi'nin, net bir şekilde hamile olduğu belli oluyordu. Buna ek olarak destekli sütyeninden taşan göğüsleri Alaz'ın gözlerini kocaman açmasına neden olmuştu. Hamilelik cidden göğüsleri büyütüyordu demek ki, Kuşadası'nda da fark etmişti bu durumu ama şu an daha da büyüktü göğüsleri. Daha rahat edebilmesi için sütyenini de çıkardı Alaz, belirli bir süre sadece göğüslerini izledikten sonra içini çekip yutkunarak Çağla'nın getirdiği askılı geceliği kıza giydirmeye başladı. Bol bir gecelikti ve diz kapağına kadar iniyordu. Çağla eşofman vb. şeylerde getirmişti, Asi uyandıktan sonra istediğini giyebilirdi. Hâlâ saçı ve makyajı duruyordu ama onları uyanınca kendisi hallederdi artık, Alaz bu düşünce ile kızın üstünü örtüp kendisini direk odasındaki banyoya attı ve duş almaya başladı. Duştan çıktıktan sonra saçlarını havlu ile kuruttu ve üstüne geceliğini geçirip Asi'nin yanına uzandı, bütün gün çok yorucu geçtiği için onunda uykusu gelmişti, günler sonra ilk kez uyuyabilecekti hatta. Asi'yi bulamadığı günden beri 2/3 saatten fazla hiç uyuyamamıştı. Işıkları kapattı ve sokak lambasının ışığında Asi'yi izlemeye başladı. O kadar huzurlu uyuyordu ki, elleri karnındaydı. Arabada da elleri karnında uyuyordu, Alaz dayanamadı ve o da elini kızın karnına ellerinin üzerine koydu ve belirli bir süre sonra uykuya daldı.
Uzun zamandır böyle huzurlu bir uykuya dalmamıştı. Sevdiği kadın yanındaydı, bebeği yanındaydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bambaşka Hayatlar, Aynı Aşk ve Dönülemeyen Kararlar
Fiksi RemajaKaçırılan Soysalan İkizleri bir şekilde hayatta kalmayı ve büyümeyi başarırlar. Asi ve Rüya kardeş, Asi ve Yaman ise çocukluk arkadaşıdır. Yollar ve hayatlar bir şekilde kesişir ve beklenmeyen olur. Soysalan ikizleri kendilerinden çalınan hayatı ger...