" Evet, dinliyorum sizi." Anladığım kadarı ile annemin herşeyden haberi vardı ama babama birşey anlamamıştı. Barış'ı burada görmek onu bir hayli şaşırtmıştı.
" Baba, şöyle... Ee biz Barış'la komşuyuz bayadır ve...arkadaş olduk." dedim zar zor. Nasıl anlatacağımı bilemiyordum. Göz ucuyla Barış'a baktığımda, beni anlayan bakışlar atıyordu.
" Ee sonra?" dedi, anlamaya çalışarak.
" Efendim, biz birbirimizi tanıdıkça sevmeye başladık ve aşık olduk. Sizin de bimenizi istedik." dedi, Barış çok ani bir şekilde. Nefesimi tuttum ve dudaklarımı ısırmaya başladım. Babam oldukça sakindi.
" Doğru mu bu kızım?" diye sordu sakince. Sanki anlayışla karşılıyordu bu durumu.
" Doğru babacım." dedim, net bir şekilde.
" Sen şimdi..." dedi, elini yüzüne götürüp sakallarını kaşıdı.
" Baba, biliyorum sen Galatasaray'da oynuyor diye biraz önyargılı yaklaşıyor olabilirsin ama bunun bir önemi yok inan ki. Biz birbirimizi seviyoruz ve bunu takmıyoruz."
" Kızım benim oynadığı takımla işim olmaz. İsterdim Beşiktaş'lı olsun ama sen seviyorsan önemi yok. Ben bu çocuğun seni üzmeyeceğini nereden bileyim. Tanımıyorum etmiyorum. Topçu değil mi sonuçta."
" Baba, ben Barış'a güveniyorum o öyle biri değil inan bana."
" Ne deseniz haklısınız bana güvenmeyedebilirsiniz ama size yemin ediyorum ki ben kızınızı üzmem, üzemem. Ben kızınıza aşık oldum. Ne yaptı, nasıl yaptı bilmiyorum ama beni kendine aşık etti. Pınar'ı tahmin edebileceğinizden çok seviyorum." Babam, Barış'ın söyledikleri karşısında şaşkınlığını gizleyemiyordu. Barış'tan böyle bir konuşmayı bende beklemiyordum. Yürek yemiş gibi dan diye söyleyiveriyordu herşeyi.
Boğazını temizleyip, derin bir nefes verdikten sonra, önce anneme sonra bana döndü. Gülümseyip, başımı salladıktan sonra o da az da olsa gülümsüyordu. " Sen şimdi Galatasaraylı mısın?"
Gülümsemeye başladığımda,"Ben hâlâ senin yavru kartalınım merak etme." dedim.
" İşte benim kızım." deyip ayağa kalktığında, bende onunla birlikte ayaklandım ve ona sıkıca sarıldım.
" Bensiz mi?" diye soran anneme, babam ile birlikte kollarımızı açtık. O da gelip sıkıca sarıldı.
Bir an Barış'ı unuttuğumda, babamın "Sende gel hadi oğlum." dedi babam. Babamın bu denli iyi davranması beni gerçekten şaşırtıyordu. Barış çekinerek yanımıza gelip sarılmamıza katıldı. Böyle birşeyin yaşanacağını tahmin edemezdim. Babamın Barış'ı hoş karşılaması bana nedense normal gelmiyordu.
Babam," Hadi tamam yeter bu kadar." deyip, geri çekildi.
İçimdeki mutluluk yüzüme vuruyor, gülmeme engel olamıyordum. Anneme dönüp baktığımda, dolu gözleri ile tebessüm ediyordu. Onu böyle görünce dayanamayıp ona bir daha sarıldım.
" Kızım..."
" Annem yapma böyle ama beni de ağlatacaksın."
" Ne yapayım kızım. Büyüdün gittin, koca kız oldun." dediği sırada kapının çalması ile annemden ayrıldım.
" Ben bir bakayım. Sil gözyaşlarını." dedim, kapıya giderken.
Kapıyı açtığımda," Ben geldiiim." diyerek beni karşıladı, Aslı.
" Hoşgeldiiin."
" Ne yaptınız, durumlar nasıl?"
" Çok iyi, anlamadım nasıl oldu ama çok şükür iyi herşey."
" Ayy iyi hadi." dedi, içeri doğru geçerken. Salona geldiğimizde, " Ben geldim, Aran ailesi." dedi, neşeli sesi ile.
" Hoşgeldin kızım." diye karşıladı babam onu.
" Aslı'm hoşgeldin."
" Hoşbulduk, hoşbulduk. Enişte merhaba." Enişte mi? Bundan olmaz diyen Aslı değil mi bu?
Barış da hiç garipsemeyerek, "Merhaba baldız." dedi.
" Akşam yemeğe kalıyorsunuz değil mi çocuklar?" diye sordu annem.
" Ben bugün yola çıkarız diye düşünmüştüm. Pınar'ın okulu var yarın." dedi, Barış.
" Senin de antrenmanın var."
" Benimki önemli değil. Sen okulunu aksatma."
" Asıl benimki önemli değil. Sen antrenmanını kaçırma artık." dediğim sırada babam boğazını temizledi. O sırada annem ve Aslı'nın yan yana oturup sırıttığını gördüm.
İkimizde dönüp babama baktığımızda, " Tamam çocuklar, siz geç olmadan gidin. Bir kahve içeriz en azından."
" Ben yemeğe kalırım Sema teyzem boşver sen onları." dedi, Aslı.
" Kal, kal sevdiğin yemeklerden yaparız."
" Ben kahve yapayım o zaman." dedim, mutfağa doğru ilerlerken.
" Bende yardım edeyim." diyerek arkamdan Aslı geldi.
...
" Tanıştığımıza çok memnun oldum." dedi, Barış kapıya doğru ilerlediğimizde.
" Bizde çok memnun olduk oğlum." dedi annem, Barış'ın sırtını sıvazlarken.
" Herşey için teşekkür ederim. Görüşmek üzere." dedi Barış, kapının önüne çıktığında.
" Dikkatli sür arabayı, kızım sana emanet."
" Siz hiç merak etmeyin."
" Görüşürüz annem." diyip anneme sarıldım sıkıca. Ardından, "Görüşürüz babacım." diyip babama sarıldım.
" Ben alınıyorum ama." dedi, Aslı kapının kenarından usulca bakarken.
" Gel buraya. Arayı çok açma." dedim, ona da sarılırken.
" Birkaç güne döneceğim."
" İyi tamam konuşuruz."
" Görüşürüz canım." dedikten sonra, herkese el sallayıp merdivenlere doğru ilerledik.
" Allah'a emanet olun." diye seslendi annem arkamızdan.
Bir kaç basamak indikten sonra, elimin yakınında hissettiğim temasla bakışlarımı aşağıya doğru çevirdim. Ellerimi nazik bir şekilde kavramıştı elleri. Başımı kaldırırken, alnıma bir öpücük kondurdu.
" Endişelenecek birşey yokmuş değil mi?"
" Sen öyle san."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
in the name of love
FanfictionYan daireden gelen sesler gün geçtikçe artıyordu. Artık dayanılmaz bir hale gelmişti. Her gece başka bir kadın girip çıkıyordu...