Ayazın anlatımıyla
Karanlık ve oldukça sessiz sokaklarda kafamdaki düşüncelerle yürüyordum.
Bu yıl sonuncu sınıf olucaktım ve kafam soru işaretleriyle doluydu. Ne okumak istiyordum? Ne olmak istiyordum? Amacım neydi?Derslerim çok iyiydi. Okul birincisiydim. Bu büyük bir şeydi değil mi? Derslerime önem verirdim. Ama neden? Neden sürekli ders yapıyordum? Cevap çok basit. Babam yüzünden. Biz zengin biriydik ve o'da bu yüzden benim en iyi olmamı isterdi. Yanlış anlamayın ailemle aram iyi ama bazı sıkıntılar var işte. Babam işletme bölümünü okuyup şirketi benim yönetmemi istiyor. Peki ya ben? Ben şirket yönetmek istemiyorum ki. Ben şarkı yapmak istiyorum. Rap söyleyip şarkı yapmak istiyorum.
Her şey çok yorucu ve kafa karıştırıcı. Ve bu beni stresse sokuyor. Kendimi bunalmış hissediyorum.
Derin bir nefes alıp yürümeye devam ettim. Bir kaç adım sonraysa siren sesleri tüm sokağı kapladı. Kim bilir yine hangi şerefsiz ne yapmıştı.
Kolumdan düşen siyah çantamı geriye itip yürümeye devam ettiğimde polis arabalarının bana doğru geldiğini gördüm. Umursamadan başımı yere eğdim fakat arabaların büyük bir frenle durması ve sokakta yankılanan sesle ister istemez kafamı kaldırmak zorunda kaldım.
Ne? Bir dakika. Neler oluyor şuan? Çevremi 3 polis arabası sarmış durumda. Onlara kaşlarımı çatıp bakmaya başladığımda arabaların kapısı açıldı. 3 kişi elinde silah ile bana doğru gelirken diğerleri arabaların yanında bekledi.
"Ayaz Alkaya. Cinayet suçundan tutuklusunuz"
"NE?!" Cinayet mi? Ben mi? Ben karıncaya bile zarar vermem ne cinayeti lan?
Korkuyla ve şaşmınlıkla kaslatı kesilirken koluma takılan kelepçenin soğukluğuyla irkilerek kendime geldim. "Bırakın beni. Ben hiç bir şey yapmadım!" Sesimi yükselterek geri çekilmeye başladığımda iki kolumdanda birer polis tuttu.
"Açıklamanızı karakolda yaparsınız."
"Ya bırakın beni! Ben hiç bir şey yapmadım diyorum!" Beni dinlemeyip önümüzdeki polis arabasına dogru sürüklediler. Tabii ben ne yaltım? Tabii ki dizilerdeki ezikler gibi daha fazla direnmeyip beni götürmelerine izin verdim. Nede olsa karakola gidiyorduk değil mi? Suçsuz olduğum kanıtlanırdı.
***
Karakola gelmiş ve küçük bir odaya alınmıştım. Oda çok küçüktü ve gri rengine boyanmıştı. Burası...çok bunaltıcıydı. Derin bir nefes alıp arkama yaslandım. Tüm sorunlarımın üstüne buda eklenmişti. Kim bilir ne zaman çıkardım buradan.
Kapının sert bir şekilde açılmasıyla bakışlarımı kapıya yönelttim. Tahminime göre 40 lı yaşlarında biriydi. Suratı kaskatı kesilmişti. Sinirli ve sert görünüyordu. Tam bir polis tipi vardı. Karşıma geçerek oturmadan ellerini masaya yasladı.
"Ayaz Alkaya. Yaptığınız cinayetten dolayı bir açıklamanız var mı?" Sert sesi odayı doldururken ona ifadesizce baktım. "Size ben hiç bir şey yapmadım demiştim"
"Öyle mi?" Kahkaha atmaya başladı. Şuan ne dönüyordu burada? Neden buradaydım ve neden cinayet suçundan tutukluydum? Biri benimle dalga mı geçiyordu yoksa gerçekten ortada ciddi bir yanlış anlaşılma mı vardı?
"Daha ne kadar inkar edeceksin? Suçunu kabul edersen her şey daha kolay olur" size bir bilgi. Bu dünyada en çok nefret ettiğim şey haksızlıktır. Adaletsizliktir. Hiç bir şey yapmadığım halde kim oluyordu da beni suçlaya biliyordu? Nasıl bir mantıktı bu?
"Size daha öncede söyledim. SİZE BİR ŞEY YAPMADIĞIMI SÖYLEDİM. NEDEN ANLAMIYORSUN?" evet. Sinir. Sinir benim en zayıf noktamdır. Çabuk sinirlenmem ama sinirlenince çok büyük tepkiler veririm. Buda o anlardan birisi olucaktı sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİZİM BİR KATİL
HorrorYıllar önce bir-birinden ayrı düşen Ayaz ve Aras. Biri diğerini öldü biliyor, diğeri ise tüm gerçekleri bilerek intikam arzusu ile yaşıyor. Peki ya Arasın yaptığı her şey Ayazın üstüne kalırsa? Aras her kese acı çektirmeye başlarsa? Ortada dönen ger...