TEHDİT!

45 8 8
                                    

Sabahın erken saatlerinde gözlerimi açmıştım yeni güne. Çok fazla uyuyan biri değilimdir. Ama benim aksime diğer ev halkı çok geç uyanır. Ve bu yüzden çocukluğumdan beri bir çok şeyi yalnız başıma yapmışımdır. Kahvaltı yapmak, dizi izlemek ve bu gibi bir çok şeyi onlar olmadan yapmışımdır. Tahminlerime göre beni asosyalliğe iten bunlardı.

Sizde anlamışsınızdır, insan bir çok şeyi yalnız yaptığında sonradan insanlarla birlikte yapamıyordu. Örnek kahvaltı yapmak. Kahvaltılarımı hep yalnız yaptığımdan artık ailemle birlikte yemek yiyemiyordum. Rahatsız oluyordum ve hepsi bana bakıyor gibi hissediyordum. Anksiyetem vardı benim. Belkide buydu öyle düşünmeme sebep.

Har neyse işte. Yine hep olduğu gibi saat 9 da kalkmış ve tüm işlerimi hallettikten sonra rahat eşofman takımıyla aşağıya inmiştim. Evde sessizlik hakimdi. İşime gelirdi. Sessizliğe hep bayılmışımdır. İnsanların saçma sapan eleştirileriyle dolu sesleri duymaktansa, hayatım boyu sessizliği dinlerdim daha iyi.

Sessiz adımlarla mutfağa geçtim. Sessizliği sevdiğim gibi işlerimide sessizce hallederdim.

***

Kahvaltımı yapmış mutfağı toplamış ve salona geçmiştim. Kendimi geniş koltuğa atıp televizyonla bakıştım bir süre. Şimdi diyeceksiniz ki 'sıkılmıyor musun?' Cevabımsa tabii ki hayır olucak. Ben yalnızlığa aşık biriyim. Böyle tek olduktan sonra sıkıntı kelimesi aklıma bile gelmez. Ama kalabalık ortamlarda, hem sıkılır hemde tedirgin olurum. Elim ayağım bir birinə dolanır bir kere. Yapamam ben öyle yerlerde. Markete bile zor bela gidip geliyordum.

Merak etmeyin. Şuanlık durumum iyi. Bir sürə psikoloğa gitmiş ve bu psikolojik hastalığıma bir tedavi uygulamıştık. Şimdi eskiye göre daha daha iyiyim.

Televizyonla bakışmayı kesip kalktım koltuktan ve salondan bahçeye açılan cam kapıyla bahçeye çıktım. Nereye gitmişti benim gecem? Sabah kalktığımda bulamamıştım onu. Umarım bahçeye çıkmıştır da annem görmemiştir onu.

Her yeri gezdim. Villamızın etrafında bir kaç tur gezdim, kedimi aradım ama yok. Hiç bir yerde yoktu. Neredeydi bu? Onu bulmam gerekiyordu. O benim tek arkadaşımdı. Acaba evde başka bir yere mi gitti? Küçük bir şeylere dahi endişelenen, küçük bir şeylerde bile tedirgin olan biri olarak, hemen eve koştum. Kedimi bulmam gerekiyordu. Acaba ona kötü mü davrandım? Bu yüzden mi istemedi beni?

Tüm düşüncelerimi bir kenara itip kedimi aramaya başladım. Tüm evi gezdim ama yoktu. Bakmadığım tek bir yer kalmıştı: abimin odası. Ama ya kızarsa bana? Uyuyor nede olsa. Kızar mı? Yanlış mı yaparım acaba? Uyanır mı? Ama benim kedimi bulmam gerek. Hayır üzgünüma ma kedimi almadan hiç bir şey yapamam. Aklım onda kalır bir kere.

Sessiz adımlarla abimin odasının önüne gelip kapıyı araladım. Uyanmaması için tıklamamıştım. Uyanmasin ki birileriyle konuşmak zorunda kalmayayim.

Yatağına adeta yepışmış bir şekilde uyuyordu. Nasıl desem...delice uyuyordu. Tüm yatağı kaplamıştı abim. Ama derin bir uykudaydı. Uyanmazdı bence. Odada gözlerimi gezdirmeye başladığımda hiç bir yerde kedimi bulamadım. Neredeydi bu? Acaba kaçmış mıydı? Hayır be kaçmamıştır. Off.

Oflayarak kapıya yöneldiğim sırada küçük bir miyavlama sesi duydum. Kaşlarımı çatarak sesin geldiği yere dondüğümde onu gördüm. Abimin kolları arasında uyuyan Gecemi. Ben bunu nasıl fark etmemiştim?

Oyy minnoşum benim. Sessiz bir şekilde onlara doğru yürüdüm. Yatağa yaklaştığımda bir şeyi anladım. Benim bu kediyi fark etmemem gayet doğaldı. Simsiyah kedi siyah atlet giymiş abimin kucağında tabii ki fark edilmezdi. Peki ya ben bunu nasıl alıcam buradan şimdi?

İKİZİM BİR KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin