Ayazın anlatımıyla
Yeni bir gün. Okula son 2 gün ve evimizde anlamlandıramadığım bir gerginlik. İnanmayacaksınız ama bu sabah ne babam yemek yemişti nede annem. Hatta abim bile çok az yemek yemişti. Her kesin üzerinde bir gerginlik ve tedirginlik hakimdi. Garip değil mi?
Benden sakladıkları bir şeyler var gibime geliyordu. Peki ya neydi? Yada ben yanılıyordum. Sahi ne saçmalıyordum ben? Böyle bir şey olamazdı. Muhtemelen işleriyle ilgili sorunları vardı. Şimdi söyleyeceğim size bencilce gele bilir ama...umarım şirketi başkasına vermek zorunda kalırlar. Ya ben yönetemem ki koskoca şirketi.
Başımı iki yana sallayıp düşüncelerimden ayrıldım ve odama gitmek için adımladım. Tam bu sırada babam endişeyle merdivenlerden aşağıya inip, salonda gerginlikle votka atan annemin yanına gitti.
Pıçıltıyla konuşmaya başladıklarında artık bende geriliyordum. Neydi onları bu hale getiren?"Fatih, oğlum buraya gel!"
Abime seslenmeleriyle abim mutfaktan çıkıp onların yanına gitti. Lan neler dönüyordu bu evde? Ne olmuştu?
Hepsi salonun ortasında ayakta durmuş konuşuyorlardı. Abime bir şey söylediklerinde abim yuksek sesle "Ayaza söylediniz mi?" diye sordu.
Babam cevabında "hayır ama artık söylememiz gerek" dediğinde annemde konuşmaya başlamıştı.
Şuan karşımda benim hakkımda konuşuyorlardı fakat hesaba katmadıkları bir şey vardı. Ben buradaydım. Hemen yanlarında onları dinliyordum."Ben Ayazı çağırayim" dedi abim. Tam salondan çıkmak için kapıya döndüğünde kapının karşısında beni gördü. O, annem, babam şaşkınlıkla bana bakarken, ben kaşlarımı çattım. "Neyi bilmem gerek?"
Seslice yutkundu babam. Ardından abim bana doğru ilerleyip kolumu tuttu ve salondaki koltuğa oturttu.
Bir kaç saniye sonra abimle ben geniş koltukta oturuyorken, annem ve babamda çarprazımızdaki geniş koltukta oturuyorlardı. Anlatmak istedikleri ancak korktukları bir şey vardı belliydi. Belkide yine yanılıyorumdur. Onlar kim korkmak kim yani. Ama yine de bir şey vardı işte. Benim bilmediğim ve ne kadar çözmeye çalışırsam bile çözemediğim."Ayaz bilmen gereken bir şey var" diye söze atıldı abim. Söylemek istiyor gibiydi. Onun bakışları...üzgün gibiydi. Sanki bir şey biliyormuş da söyleyemiyormuş gibiydi. Yıllarca sakladığı bir şeyi paylaşıyor gibiydi. Ne söylemek istiyordu o?
Ağzını açtı. Konuşacağı sırada lafını böldü babam. "Ayaz bu aralar dışarıya çıkmazsan iyi olur. Hatta baya bir süre çıkma. Bir yere gitmek istersen abinle gidersin"
Şaşkınlıkla babama baktığım sırada abim hemen babama döndü. "Neden anlatmıyoruz? Anlatalım işte. Bilmek hakkı"
Annem başını sert bakışlarıyla abime bakıp başını iki yana sallayarak reddetti onu. "Saçmalama"
"Bende burdayım farkındaysanız"
Helisinin bakışları bana döndüğünde annem göz devirdi. Onu asla anlayamıyordum. Bana inanmıyordu tamam. Peki şimdiye kadar devam mı ediyordu bana karşı siniri? Hayır bu sinir değildi. Bu bes belli kindi, nefretti. Bu kadarıda fazlaydı artık. Sustum. Bir şey demedim. Belli ki yanlış bir şey yapmıştım. Başka bir haraketimden dolayıydı böyle oluşu belkide. Ne diye bilirdim ki?"Ayaz" diye bana seslenen abim bana döndü. Bir şey söylemeye çalışıyordu ama söyleyip söylememek arasında gidip geliyordu sanki.
"Fatih sus"
"Fatih!"
Annem ve babamın uyaran sözlerine karşılık tamamen bana dondü ve nihayet konuştu. "Abim senin bir ikizin var."
![](https://img.wattpad.com/cover/376281573-288-k754474.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİZİM BİR KATİL
AksiYıllar önce bir-birinden ayrı düşen Ayaz ve Aras. Biri diğerini öldü biliyor, diğeri ise tüm gerçekleri bilerek intikam arzusu ile yaşıyor. Peki ya Arasın yaptığı her şey Ayazın üstüne kalırsa? Aras her kese acı çektirmeye başlarsa? Ortada dönen ger...