KİMSİN SEN?!

129 18 10
                                    

Oldukça sessiz ve gerici bir havayla eve doğru yürüyordum. Daha bir kaç dakika önce karakoldan çıkmıştım ve olanların sadece bununla sonlanacağını düşünmüyordum.

Bakışlarımı simsiyah gökyüzüne çevirip kapüşonumu açarak rüzgarın saçlarımı geriye taramasına izin verdim. Hava serin ve rüzgarlıydı. Düşüncelerimin yansıması olan gökyüzündeyse hiç bir yıldız yoktu. Içimdeki çaresizlik gibi. Lise son sınıf olduğum ve akl8mda hiç bir şey olmaması yüzünden zaten gergindim. Birde bu olaylar çıkmıştı başıma.

Biri bes belli benimle oynuyordu. Anlamadığım bu adamın nasıl benim yüzümü kameraya göstermesiydi? Ölen amirin dedi ğine göre videolara benim yüzüm yansımıştı. Peki ya o amirin sonra ölmesi? Adam hem beni tutuklatıp hem de koruyor muydu? Ama neden?

Kafam çok karışıktı. Tek emin olduğum şey birinin benimle oynadığıydı. Video konusuysa tamamen akl8mı karman çorman yapmıştı. Bilinmezlikler okyanusunda boğulup gidiyordum sanki.

Umursamamaya çalıştım. Kimsenin olmadığı bu sokakta, iki elimi açıp gözlerimi kapattım ve so-uğu hissettim. Derince soludum içime serin havayı. Ciğerlerim oksijenle her dolduğunda rahatlıyor gibiydim. Bu iyi hissettiriyordu. Bir tek bu iyi hissettiriyordu...

Gözlerimi açıp ellerimi ceplerime soktum. Insanoğlu ne istediğini bilmeyen bir varlıktır. Misal ben. Demin soğuğu hissetmek isterken şimdi ellerimi ceplerime sokmuştum. Saçma değil mi?

Babam ve abime haber vermemiştim. Çünkü yürümek istemiştim. Kafamın boşalması için kendimle yalnız kalmam ve rahatlamam gerekiyordu. Iyiki de haber vermemişim. Bu anı hiç bir şeye değişmezdim. Ailemle geçirdiğim hiç bir an şimdikinden daha iyi değildi.

Sorun onlarda değil bendeydi. Ben yalnız kalmaya bayılan biriyimdir. Kabul ediyorum kendimi insanlardan soyutluyordum ama benim mutlu olmamı sağlayan tek şeyde buydu. Ben toplum arasında iyi değildim. Ben insanları sevmiyordum. Kimseyi kötülemiyorum. Her kes iyidir ama ben sevmiyorum işte. Ben sadece yalnız başıma, kendimle vakit geçirmeyi seviyorum.

Evimizin olduğu sokağa geldiğimde adımlarımı yavaşlattım. O dört tarafı duvarla kaplı kutuya girmek istemiyordum. Simsiyah gökyüzünü izlemek, odamın tavanını izlemekten daha cazip geliyordu. Odamın diyorum çünkü içeriye girsem bile salona geçmez ve direkt odama çıkardım.

Her ne kadar yavaş yavaş gitsem bile vardım o kutuya. Bahçeye girdim., ama adımlarımı koskoca villamızın kapısına değil arka bahçeye yönelttim. Her akşam dışarıya çıkıp gökyüzünü izlerdim ve buda o anlardan biriydi. Açıkcası göky7zünü görebildiğim her yer daha güvenli geliyordu bana.

Arka bahçeye geldiğimde her zamanki yerim olan, büyük salıncağa yerleştim. Sırtımı geriye yaslayıp yeniden gökyüzüne daldığımda kedi miyavlama sesi geldi sağımdan. Eğer şimdi en çok hangi canlılarla iyi anlaşa biliyorsun diye sorsalar, kesinlikle hayvanlar derim. Insanlar değil, hayvanlar. Kediler, köpekler, kelebekler...

Sağıma döndüm hemen. Hemen salıncağın yanında tıpkı gökyüzü gibi karanlık olan bir kedi duruyordu. Bu kediyi ben getirmiştim buraya. Aşağı sokakların birinden bulmuştum ve çok tatlı gelmişti. Yanında ne annesi vardı nede başka bir kedi. O gün 1 gün boyunca sokakta o kediyle oynamıştım. Belki annesi gelir diye beklemiştim. Gelmeyincede buraya getirmiştim.

Yana kaydım ve kedimin yanıma gelmesi için yanımı pat-patladım. "Gel bakalım yanıma Gece"

Ismini Gece koymuştum. Geceyi severdim ve derdimi anlata bileceğim tek şey olarak geceyi görürdüm. Gece gökyüzüyle konuşmak psikologlara derdimi anlatmaktan daha iyi hissettiriyordu. Bu yüzden ona Gece ismini vermiştim. Artık gece gökyüzüyle konuşurken beni dinleyecek arkadaşımda vardı.

İKİZİM BİR KATİLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin