Bölüm 9

49 3 1
                                    

~Mutluluğu tanırsın mutsuzluğu bana sor sen...

.

.

.

~Oysa ne çok ağladım ben tek damla göz yaşı dökmeden...

.

.

.

~Kaş insanlar kırdığı kalbin kırıldığı halini göre bilseydi...

.

.

Aradan 2 ay geçmişti ve biz görevimizin birinci ay üçüncü haftasındaydık. Sonunda itler bitmişti ve biz helikopterle geri dönüyorduk. Helikopter aşağı inince sırayla ve rütbeyle indik. 

Hepsinin annesi buradaydı ama benim annem yoktu. Her zaman böyle zamanlarda gelirdi. Bir şey mi oldu acaba? Bu düşüncelerle bedenimi endişe ele geçirdi. 

Hepimiz tekmil verdik. Komutan Koray bir adım öne çıktı. 

"Yüzbaşı/ Koray Aydın/ Bursa/ Görev başarıyla tamamlanmıştır Komutanım!"

Dedi. 

 "Rahat Asker!" dedi Albay ve hepimiz rahata geçtik.

 Hepsinin annesi onlara sarılırken ben boş boş duruyordum. Umarım geçikmişdir. Yada yemek bişiriyordur. Derin bir nefes aldım. Albay yanıma geldi. "Odama gel Asker konuşalım" dedi. Başımı salladım ve birlikte odasına gittik.

  "Otur Asker" dedi kendisi oturarak. Tabi ki ilkten oturamazdım. "Otur Asker bu bir emirdir!" dedi.

  Emir demiri keser.

  Oturdum. Albay bana bakıyordu. Bir şey demek istiyordu ama nasıl başlayacağını bilmiyordu sanki. 

 "Asker direk konuya girmek istiyorum. Uzatmıycam. Annenin neden burada olmadığını merak ediyorsundur büyük ihtimal ile." dedi ve derin bir nefes aldı. Başımı salladım. 

"Annen bundan bir hafta önce evde baygın bir şekilde bulunmuş komşularınız tarafından Hastaneye götürüldü. Biz dün buraya gelmesi için gittiğimizde Evde yoktu. Komşular haber verdiler bize" dedi. 

 Hemen ayağa kalktım. "Komutanım hangi hastane?" dedim telaşla. Hastanenin yerini diyince izinle çıktım odasından. Hızla karargahın bahçesinden çıkarken çardakta oturan bizimkilerin bana seslenmesini duydum ama onları takmadan arabama bindim.

   Arabayı hızla sürüyordum. Annem benim tek servetim di. Annemsiz kalamam ben. Annem benim her şeyimdi.

  Babam öldüğünde daha 13 yaşındaydım. Okuldaydım. Benden 5 yaş büyük olan iki kuzenim beni almıştı okuldan. Sevinmiştim onlarla vakit geçireceğim için. Taki evimin önündeki kalabalığa kadar.

  Hızla eve girdim. Annemin feryatları hala kulağımdaydı. Babamın tabutuna sarılıp ağlıyordu. O görüntü gözümün önünden hala gitmiyordu. Ben 13 yaşında büyüdüm. 13 yaşımda olgunlaştım ben.

  Hastaneye varınca hızla arabadan indim. Danışmandan odanın nerede olduğunu öğrendim. Asansöre bindim ve çalıştırdım.

 İnince verdiği oda numarasına gittim.  Camdan baktım anneme.

   Yatan oydu sedyede ama benim canım yanıyordu. Onu o kablolara bağlı görmek canımı yakıyordu.


      İçeriye bir doktor girmişti kontrol etmek için. Bense kenarda oturmuş bekliyordum. Doktor çıkınca yanına gittim hemen. 

"Durumu nasıl Doktor bey?" dedim. Derin bir nefes aldı. "Durumu iyi değil. Kalp krizi geçirmiş ve bu bedenini ağır etkilemiş. Her şeye kendinizi hazırlayın" dedi ve gitti. 

 Arkasında koca bir enkaz bıraktı.

 Doktorun Dedikleriyle dahada çökmüştüm. Oturdum. Ellerimle yüzümü kapattım.

  Ne garipti değil mi? Gözümden tek bir damla akmadı ama en çok ben ağladım.

  Şuan nasıl mı çaresizim? Bir orman yanıyor ama benim göz yaşımdan başka su yoktu.


 Saate bakmak için telefonumu açtım. Tamamen kapatmıştım aramalara kafam karışmasın diye. Açınca cevaplanmamış aramalar doldurdu ekranımı. Tanıdığım her kes aramıştı. 

Telefonumun önüne bir arama düşünce isime baktım.

 Koray aşko arıyor...

  İsimi ne zaman koydum ki? Alazın  işiydi ben koymamıştım. Aramayı cevaplandırdım.

  "Al-" sözümü tamamlamadan azar işittim iyimi? "Ali sen neredesin oğlum? Arıyoruz açmıyorsun, mesaj yazıyoruz cevaplamıyorsun. Kendi başına neler yapıyorsun sen? Delirdik burada biz endişeden. Evine geliyoruz kapıyı çalıyoruz yok. Kapıyı açan yok"

   Titrek bir nefes aldım. Sesimi düzeltmeye çalıştım ama yorgun ve bitkin bir şekilde çıkıyordu. "Komutanım" diye bildim tek kelime. "Ali? Aslanım bir sorun mu var?" dedi. Sesimden anlamıştı. "Komutanım annem" dedim. Devamını getiremiyordum.

   "Ne oldu Fatma teyzeye?" dedi endişeyle. "Kalp krizi geçirdi. Hastanedeyiz" dedim. "Konum at" dedi. "Gerek yok Koray. Görevden döndük yoruldunuz siz. Uyuyu-" sözümü tamamlamadan "Konumu bekliyorum" dedi aramanı sonlandırdı. 

    Konumu atıp saate baktım. 4 buçuktu. Gece gece rahatsız ettim onları.


 Yarım saat sonra kolidorun başında adım sesleri duydum. O tarafa döndüğümde tüm timin buraya geldiğini gördüm. Ayağa kalktım. Yanıma gelince "Nasıl durumu?" dedi Alaz. Zorlukla "Doktor her şeye hazırlıklı olmamı dedi" dedim. Alaz bana sarıldı.

 "Sorun yok kardeşim. Bunun üstünden gelicez. Hep birlikte" dedi. Başımı salladım ve "Hep birlikte" diye fısıldadım.


  Uyandığımda başım Ömerin omzuna yaslanmıştı. Ayağa kalktım. Dün ne kadar ısrar etsemde hiç biri gitmemiş burada kalmışlardı. Tuvalete gittim ve elimi yüzümü yıkadım. Aynadan kendime baktım. Saçım dağılmıştı ama kötü görünmüyordu. Dün geç uyuduğum için gözüm kızarmıştı.

    Tuvaletten çıktım. Odanın önüne gelince hepsi uyanmıştı. Yanlarına gittim. "Hadi beyler kalkın gidin bir şeyle yiyin" dedim. "Sen?" dedi Kadir. "Ben birazdan kantine inip bir şeyler atıştırırım" dedim oturarak.

    "Yok öyle şey kalk ayağa" dedi Koray. "Şimdi aç değilim Koray." Yalandı. Açtım. Dün görevden sonra hiç bir şey yememiştim. Ama annemi yalnız bırakmak istemiyordum. "Hadi Kalk kalk kalk" dedi Alaz kolumdan tutarak. 

  Beni ayağa kaldırdı ve hep beraber bir restorana gittik.

===========================================================================

Her kese merhaba arkadaşlar.

Uzun bir arada sonra uzun bir bölümle ben.

Bölüm nasıldı?

Siz nasılsınız?

Umarım beğendiniz bu bölümü.

Vote (yıldız) atmayı ve yorum yapmayı unutmayın.

Birde şu garibanın yüzünü güldürün bir takip atın be.

Geri takip vardır. Merak etmeyin.

Kendinize çok çok çok çok çok ama çok iyi bakın.

Görüşürüz bay bayy

AskerWhere stories live. Discover now