beta read yapamadığım kadar uzuuun bi bölüm
umarım bu arkadaş grubunu çok seviyorsunuzdur <333
enjoyy ve yorum yapın🫂🫂
-
sonraki günleri bir dilara'nın bir kerem'in yanına mekik dokuyarak geçirdi ismail. ilk başlarda birbirlerinin suratlarına bakmasalar bile aynı ortamlarda bulunmaya devam ettiler, haftanın ortasında irfan can'ın doğum gününü kutladılar hep birlikte. tabi birbirlerine laf falan sokuyorlardı ama genel olarak hiç değilse malum gece kadar kötü bir hava hakim değildi aralarında. sonradan sonraya, artık üzerinden biraz zaman da geçtiği için iyice inata bindirerek 'o geliyorsa ben gelmeyim kanka ya'lara falan başladılar ortak planları için. ismail bir dilara'yla konuşup onu kerem'in anlık sinirle ağzından öyle bir şey kaçırıverdiğine ikna etmeye çalışıyor, bir kerem'e gidip çok uzattığını izah etmeye çalışıyordu ama nafileydi. yine de, hiç değilse artık kırgınlık faslını atlatmışlardı, sinir aşamasına geçmişlerdi. barışmaya yakınlardı yani.
o akşam ismail barış alper'le yaptıkları plana uymak adına keremlere gidiyordu. kerem'in anne babası sera işleriyle falan ilgilenmek için şehrin daha kırsal kesiminde yer alan hobi bahçelerinde kalacaklardı o hafta sonluğuna, barış alper de hazır ev boşken kerem'in kafasını dağıtmak adına onlarda kalmasını teklif etmişti ismail'e. aslında kerem'in kafa dağıtmaya değil de bir saniyeliğine bile olsa dilara'yı görmeye ihtiyacı vardı tabi, orası ayrıydı. kızı bir görse hemen yelkenleri suya indireceğine emindi ismail, gözleri buluştuğu anda buzları çözülüverecekti ama inada bindirmişti bir kere; belki o gece konuşup ikna edebileceklerini düşünüyordu ismail.
tüm gece görmeyeceği için kedisi pati'yi koca bir gecelik sevdikten sonra çantasına gece için giyecek bir şeyler koyup çıktı evden ismail. onlar lisedeyken de bazen böyle geceler olurdu; kerem'in anne babasının yine hobi bahçelerine gittiği bazı geceler hep birlikte kerem'lerin evine toplanır, salonun tam ortasına yer yatağı sererek sıkış tıkış uyurlardı yan yana. gece yatmadan önce birbirlerine korku hikayeleri anlatıp hikayenin yükseldiği yerde "bö!" diye bağırırlardı aniden; en çok korkan hep kerem olurdu, her seferinde de aynı numarayı yerdi. bazen de hoşlandıkları kişilerden ya da hayallerinden ya da bu tarz güzel şeylerden bahsederlerdi gecenin sessizliğinde; bazen okulda olan biten ne varsa onun muhabbetini ederlerdi. tabi uykuya dalmadan öncesi hep güzel olurdu ama ismail'in yanına hep irfan can düşerdi uyku düzeninde, çocuğun horultuları o kadar yakınından gelirdi ki ertesi gün toplamda birkaç saatlik uykuyla hayatına devam etmek zorunda kalırdı ismail.
neyse ki o gece sadece kerem, ismail ve barış alper olacaklardı. bu planın sadece kerem için yapılmadığını odadaki herkes bilecekti yani.
kapıyı çaldığında karşısında barış alper'i görmeyi bekliyordu ama bunun yerine seda abla'yı buldu ismail, üzüldüğünü söyleyemeyecekti bile. "ismail!" diyerek daha içeri girmesine bile izin vermeden ona sarıldı seda abla. ismail elindeki poşeti tutmayan bir elini kadına sarıp gülümsedi, seda abla'yı görmek her zaman bir öncekinden daha iyi hissettiriyordu.
tabi kerem'le aynı genleri paylaştıkları için boyu kısaydı seda abla'nın, ismail'in ancak boynuna kadar geliyordu ama o haline rağmen küçücük kollarıyla ismail'i öyle bir sarmaladı ki ismail'in gariban akciğerlerine nefes alacak alan kalmamıştı. "dana gibi olmuşsun oğlum, nerelerdesin sen?"
"abla, belim kırıldı galiba."
seda abla onu içeri buyur edince ayak üstü biraz son zamanlarda neler yaptıklarına dair konuştular, epeydir keremlerin evine uğramadığı için seda abla'yı da görmüyordu ismail, tabi kadıncağız mert hakan abi'nin kafesine de gelmiyordu haliyle, görüşememişlerdi. mutfağa giderek kendi annesinin kerem'in annesinden alıp, bir türlü vermeye fırsatı olmadığı için evde biriken tabak çanağı getirdiği poşeti tezgaha yerleştirirken bir yandan da seda abla'nın, o tüm sene üniversitedeyken ne yaptığını dinliyordu; bolca müzik dinlemiş, ismail'in adını hiç duymadığı yerlere gitmişti anadolu'da; hatta bir ara bir seramik kursu için istanbul'a bile gelmişti. bunu duyunca "abla niye bana söylemedin ya, gezdirirdim seni." dedi ismail dudaklarını büzerek, okulu istanbul'da olduğu için tüm sene ismail de oradaydı haliyle.