Karmaşa

24 3 31
                                    

Sasuke, yemekhanenin yoğunluğundan uzakta, köşedeki masasında yalnız başına oturuyordu. Çatalını hafifçe havada tutuyor, üzerinde asılı kalan kırmızı domatesin ağırlığını bile hissetmiyordu. Gözleri dalgın, düşünceleri çok uzaklardaydı. Aklı sürekli olarak, dün gece yaşanan o olayın karanlık ama bir o kadar da çekici hatıralarına kayıyordu. Komutan Uzumaki'nin sıcak dokunuşları, onun teninde bıraktığı izler, Sasuke'nin zihnini tamamen ele geçirmişti. Derin bir nefes aldı, ama bu nefes ona sadece o geceyi daha da canlı bir şekilde hatırlattı. Yüreği hızla çarpmaya başladı.

"Komutanım... Sadece bana yardım etmek zorunda kaldığından benimle oldu..." diye kendi kendine düşündü. O anki mahcubiyeti ve çaresizliği bir kez daha içini kapladı. Komutan Uzumaki olmasaydı, kızgınlık dönemi çok daha kötü geçecek, belki de hiç bitmeyecekmiş gibi gelecekti. Sasuke, kendine engel olamadan o geceyi zihninde tekrar yaşadı. Komutanının güven veren güçlü elleri, sıcak nefesi... "Dahası..." Sasuke'nin yüzü daha da kızardı, zihnindeki düşünceler kontrol edilemez hale gelmişti. "Komutanım sadece... beni kurtarmak için benimle sevişti... Değil mi? Aksi takdirde, o da istemezdi..."

Bu düşünceyle içindeki utanç dalgası tüm bedenini ele geçirdi. Gözlerine bir anlık bir görüntü düşmüştü, anılarına ait belirsiz bir kare. Sıcak tenlerin birbirine değdiği o an... Utançtan yerin dibine girmek istiyordu. Birden masaya doğru eğildi ve alnını hızlıca vurdu. Çatalındaki domates, masaya düşmeden hemen önce elinden kayıp yere yuvarlandı.

"SASUKE!"

Sakura'nın çığlığı Sasuke'yi bulunduğu halden bir anda çıkardı. Panikle yanına koşmuştu. Onun arkasında ise Tenten ve İno geliyordu.

"Sasuke, iyi misin? Ne yaptın sen?!" diye sordu Sakura, endişeyle Sasuke'nin yüzüne eğilirken.

İno, Sasuke'nin kıpkırmızı olmuş yüzüne bakarken irkilmişti. "Yüzü domates gibi olmuş, iç kanama mı geçiriyor?!" diye endişeyle bağırdı.

"Hayır, bu normal değil! Hemen Tsunade'ye götürmeliyiz!" Tenten, ciddi bir şey olduğunu düşünerek hızla müdahale etmek için öne çıktı, ama Sasuke'nin elini havaya kaldırması onları durdurdu.

"Hayır, iyiyim..." Sasuke, başını iki yana salladı, gözleri hafifçe kapalıydı. Kalbinin hızlı atışı, düşündüğünden çok daha fazla panik yaratmıştı. "Gerçekten, sadece... şu aralar aklım çok bulanık."

Tenten, destek vermek için ona yaklaştı ve nazikçe Sasuke'nin siyah ipeksi saçlarını okşadı. "Zavallı Sasuke~ Aşk acısı mı çekiyorsun yoksa?" Sözleri şakacıydı, ama Sasuke'nin ne kadar dalgın olduğunu gördüğünde, onun içinde neler döndüğünü anlayabiliyordu. Eğilip, Sasuke'nin kulağına fısıldadı. "Komutan Uzumaki, değil mi? O seni bu derece sarhoş etmiş."

Sasuke, Tenten'in fısıldadığı cümlelerle neredeyse yerinden sıçradı. Kızıl yüzü daha da belirginleşti, kalbi bir anda hızla çarpmaya başladı. Tenten'in onu bu kadar kolay çözmüş olmasına karşı büyük bir panik dalgası hissetti. "Ya-yanılıyorsunuz!" diye çabucak toparlandı ve ayağa kalkarak bir adım geriledi. "Ben iyiyim, izninizle... işim var!" Sesindeki acelecilik, durumu daha da ele veriyordu. Masadaki herkesi şaşkın bir şekilde arkasında bırakıp hızla yemek salonundan çıktı.

Koridorda attığı her adım, yankılanan kalp atışlarının ritmine uyuyordu. Her şey onun kontrolünden çıkıyordu. Ne zaman Naruto'nun ismini duysa, o gece yaşananlar zihnine kazınıyordu. Komutanının dokunuşları, sıcaklığı, sesinin derinliği... Hepsi Sasuke'nin içine işlemişti.

"Agh... Sasuke sen tam bir aptalsın!" diye kendi kendine söylenerek koridorda hızla yürümeye devam etti. Elleriyle yüzünü ovuşturup kendi düşüncelerinden kurtulmaya çalıştı. Ama ne kadar kaçsa da, Naruto'nun varlığı zihninde yankılanıyordu.

• Savaş ve Aşk • NaruSasuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin